SANDALYEDE NAMAZ 4

Sandalyede namaz kılmayla ilgili geçen haftaki yazımız, Hanefî mezhebinin hükümlerine göreydi. Bu hafta ise Şâfiî mezhebine göre sandalyede namazın nasıl kılınacağını işlemeye çalışacağız. Zira görev mahallimizde Şâfiî kardeşlerimizin bulunması ve Şafiî mezhebine göre farklı uygulamaların bulunması, zihinlerde soru işaretlerini beraberinde getiriyor.

Mezhepler arasındaki fıkhî ihtilaflara genel çerçeveden bakıldığında, sanki dini yaşamı gereksiz yere bölüyormuş gibi algılanabilir. Ancak şu var ki, farklı fıkhî görüşlerin temellendirilmesi Hz. Peygamber’e (s.a.s.) dayanıyor. Başka bir deyişle, her bir fıkıh mezhebinin, içtihatlarının arkasında Sevgili Peygamberimizin bir uygulaması veya bir tavsiyesi mevcuttur. Nitekim bu meyanda “Ümmetimin ihtilafı rahmettir” rivayeti, dini yaşamda farklı bakış açılarının meşru görüldüğüne işarettir. Bu nedenle, ibadetlerdeki farklı uygulamalar,  dinen bölünme/ayrışma gibi değerlendirilmemelidir.    

Namazın Ayakta Kılınması Gereken Haller: Şâfiîlere göre, namazı oturarak kılmanın şartı biraz daha katı şartlara bağlanmıştır. Buna göre aşağıdaki durumları taşıyan kimse namazını ayakta eda eder:

  • Ücretle dahi olsa, başka birinin desteği ile ayakta kalabiliyorsa,
  • Ayakta kalmaya gücü yetiyorsa,
  • Huşu bozulmayacaksa bir yere dayanarak namazını ayakta kılabilir,
  • Namazı Sadece ayakta ve yatarak kılabiliyorsa, (secde, celse, teşehhüt ve rükû) oturulacak yerleri ayakta eda eder.

Ayakta Durmaya Gücü Yetip Rükû ve Secde Yapamayan Kimse: Bu durumda olan musallî, namazın rükünleri şu şekilde gerçekleştirir:

  • Kıyamı ayakta, rükû ve secdeyi ise yapabildiği kadar (eğilerek) eda eder,
  • Rükû ve secde için eğilemiyorsa, boynu ve başıyla ima eder,
  • Rükû yapabildiği halde secdeyi eda edemiyorsa, secde yerine de rükû yapar. Bu takdirde iki kere rükûa gider. Şayet rükûdan biraz daha fazla eğilebiliyorsa secde için biraz daha eğilir. 

Oturarak Namaz Kılma: Musallî, otururken kelp oturuşu hâriç, iftiraş, teverrük ve bağdaş gibi diğer oturma şekillerini seçebilir. Ayrıca rükû halinde, iki dizinin ön taraf hizasına gelecek şekilde eğilir. Secdede ise arzulanan; yerin hizasına kadar eğilmesidir. Kişi, aşağıdaki hallerde namazını oturarak eda eder:

  • Gemide, ayakta namaz kıldığı halde baş dönmesi veya düşme tehlikesi varsa,
  • Ayaktayken idrarını tutamayıp oturduğunda ise idrarı gelmiyorsa,
  • Güvenilir bir doktorun; “oturarak namaz kılacağına dair” raporu ve tavsiyesiyle,
  • Savaş esnasında askerin, namazı ayakta kıldığı anda düşman tehlikesi hissedilirse,

Yatarak Namaz Kılma: Musallî, ayakta ve oturarak namazını eda edemiyorsa, bu takdirde ayak tabanlarını kıbleye uzatarak ve sağ tarafına yatarak namazını eda eder. Eğer buna da muktedir değilse sırt üstü yatarak ibadetini gerçekleştirir. Güç yetirebildiği kadar aşağıdakilerini yerine getirir:

  • Rükû ve secdeyi yapar,
  • Rükûa gücü yetiyor, secdeye de gidemiyorsa iki defa rükûa gider,
  • Rükû ve secdeyi ayırabilmeye muktedir olan musallî, her iki rüknü de ayırmakla mükelleftir,
  • Musallî, başının ön kısmı veya yanağıyla secdeyi ifa edebiliyorsa ve bunları yaptığında yere daha yakın oluyorsa namazını bu şekilde kılmalıdır. Buna da muktedir değilse başını hareket ettirerek rükû ve secdeyi imayla yerine getirir.

Namazını Gözü veya Kalbiyle Kılar: Hastanın namazında, Hanefîlerle Şafiiler[1] arasındaki en önemli fark; göz ve kalple kılınan namazdır. Hanefîler, yatarak dahi olsa namazını kılamayan kimsenin namazını ertelemesi gerektiği görüşünü savunurken; Şafiiler ise göz ve kalple namazın kılınabileceğini ve namazın, tehir edemeyeceği görüşünü savunmuşlardır. Şafiî ekolüne göre aşağıdaki durumlarda, namaz; göz ve kalple (ima edilerek) kılınır.

  • Rükû ve secdeyi imayla dahi olsa eda edemiyorsa namazını gözüyle (imayla) kılar.
  • Musallî, gözüyle namazını kılamıyorsa, namazı kalbinden geçirerek kılar. Daha sonra namazını iade etmez.

Önümüzdeki hafta konu hakkındaki yazı dizimize, “vasıtalarda namaz” konusuyla nihayet vereceğiz inşallah.

 

 

[1] Şâfiî mezhebine göre, insanın aklı başında olduğu müddetçe namazını kazaya bırakamaz.

Bu yazı toplam 5118 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ahmet Polat Arşivi

Piyango Bileti Almayalım

18 Aralık 2025 Perşembe 10:00

Unutmak III

10 Aralık 2025 Çarşamba 13:25

Niyet

28 Kasım 2025 Cuma 10:01

Musa, Harun ya da hiç olmak

21 Kasım 2025 Cuma 15:00

Kelimelerimiz

13 Kasım 2025 Perşembe 12:40

İlgi Alanımız

30 Ekim 2025 Perşembe 09:44

Seferden Sorumluyuz

23 Ekim 2025 Perşembe 10:37

Unutmak

16 Ekim 2025 Perşembe 11:04

Kur’an’ı Anlama XVI. Cüz

25 Eylül 2025 Perşembe 10:04

İtidal ve Denge

17 Eylül 2025 Çarşamba 10:47