SANDALYEDE NAMAZ 2

Bu haftaki yazımızda, hangi durumlarda sandalyenin kullanılabileceği detaylandırılacaktır. Hastanın, namazını edayla mükellef olduğu İcmâ ile sabittir. Ancak güç yetiremediği rükünler, kendisinden düşer. Hastalık (özür) hali; namazın rükünlerini edada kişinin acziyetini ortaya çıkarmaktadır. Dolayısıyla, âcizlik durumu; kıyam, rükû, secde, celse ve teşehhüdün (heyetini) şeklini değiştirmeyi mübah kılmaktadır.

Sandalyede Namazı Meşru Kılan Hastalıklar

  1. Kalp hastası, şeker, yüksek tansiyon gibi ayakta durmanın baş dönmesine sebebiyet vermesi halinde,
  2. Özellikle el, ayak, sırt gibi vücutta bulunan kırık ve vücudun, ayakta durmasını sağlayabilecek uzuvların alçıya alınması,
  3. Böbrek yetmezliği ve diyaliz hastaları,
  4. Kişinin, ayakta kaldığı zaman adale, kemik, sinir ve mafsal gibi uzuvların normal görevini yapamaması gibi fiziksel engeller, protez ve platini bulunan bedensel engeller ki; baş ve ayak tarafı felçli olan kimseler, mağdurlar (savaş, afet, kaza), iş kazası geçirenler, omurilik, sırt, ayak ve mafsal ağrıları, yaşlılık.

Özür halinde farz namazları sandalye üzerinde kılmak için 7 farklı durum vardır. Bu 7 durumu örneklendirerek ele alacağız.

I. Durum: Musallî; omurga (kemik) erimesi, yaşlılık, diz ve ayak ağrıları gibi hastalıklar sebebiyle kıyam, rükû ve secdeyi heyetiyle birlikte (yerli yerince) eda edemiyor. Böyle bir kimse, bütün hallerde namazı sandalyede kılar.[1] Rükû ve secdeyi imayla kılar ki, secdeyi, rükûdan daha aşağıda tutar.

II. Durum: Musallî, ayakta durmaya muktedir, rükû ve secdeyi heyetiyle yerine getirememektedir. Bu durumda kıyamı ayakta, rükû ve secdeyi sandalye üzerinde eda eder. Kısacası ayakta durmaya gücü yettiği halde sandalyede kıyamı gerçekleştirirse namazı batıl olur.

III. Durum: Musallî, ayakta durmaya gücü yetmemekle birlikte rükû ve secdeyi heyetiyle eda edebiliyor. Bu şartlarda kıyamı sandalyede, rükû ve secdeyi de heyetiyle (yerli yerince) eda eder. Görüldüğü üzere rükû ve secdeye muktedir musallînin; namazın bütün rükünlerini sandalyede kılması, namazın iadesini gerektirmektedir. Zira namaz batıl olmuştur.

IV. Durum: Musallî, kıyam ve secdeyi yerli yerince eda edememekle birlikte rükûyu heyetiyle yapabiliyor. Böyle bir kimsenin kıyam ve secdeyi (imayla) sandalyede, rükûyu da yerli yerince eda etmesi gerekir. Şayet oturarak rükûa giderse namazı batıl olur.

V. Durum: Musallî, kıyam ve rükûa heyetiyle muktedir, secdeyi de yerli yerince eda edememektedir. Bu takdirde sadece secde halinde sandalyede oturması icap etmektedir. Eğer kıyam ve rükû halinde sandalyede oturursa namazın rükünlerini terk ettiğinden batıl olur.

VI Durum: Musallî, kıyam ve rükûa gücü yetmiyor, secdeyi ise heyetiyle eda edebiliyor. Bu durumda secdeyi yerli yerince, kıyam ve rükû da sandalye üzerinde kılar. Bu şartlara haiz kimsenin; sandalye yerine yere oturarak namazı kılmak daha faziletlidir. Zira oturmak, namazda huşunun sağlanmasına ve secde mahalline daha da yaklaşmasına yardımcı olmaktadır. Son tahlilde, kıyam, rükû ve secdeyi sandalyede ifa eden kimsenin namazı (secdeyi mahallinde 7 uzuvla[2] yerine getirmemesi sebebiyle) batıldır.

VII. Durum: Musallînin; teşehhüt ve celse[3] için sandalyeye oturmaktan aciz, ancak kıyam, rükû ve secde gibi diğer rükünleri yerine getirmeye muktedir olmasıdır. Bu takdirde, (birinci ve ikinci) teşehhüt ve celse halinde sandalye üzerine oturur. Şayet namazının bütün rükünleri sandalyede kılınırsa namaz geçersizdir.

            Yukarıdaki durumlardan anlaşıldığı üzere, “sandalyede namazın hükmü” özrün durumuna göre farklılık arz etmektedir. Başka bir deyişle, musallî; gücünün yettiği nispette namazını yerli yerince kılar, özür durumunda ise ikinci hükme tabi olur. Bu da gösteriyor ki, hasta bir kimse, namazını ne şekilde kılması gerektiğini bilmelidir.

             “Bizim kalbimiz ve niyetimizi halis, bu kadar ayrıntıya gerek var mı? Allah bizim namazımızı kabul etmez mi?” gibi aklımıza bir soru gelebilir. Cevaben deriz ki, “Bir Müslüman, kendisine yetecek kadar ilmihal bilgilerini öğrenmesi farzdır. Dolayısıyla namazın rükünlerini, nerede yerli yerince eda edecek; nerede özre binaen imayla kılacak? Binaenaleyh bir müminin, dinini kemaliyle bilmesi ve ona göre amel etmesi, onun samimiyetini ortaya çıkarır. Netice itibariyle serdedilen bilgiler; her ne kadar teferruat gibi görünse de namazın sıhhati ve kişinin samimiyeti açısından gereklidir. İbadetlerin; ilim ve samimiyetle ifası, Allah katında o nispette kabulüne vesiledir.”  

            Gazetemizde köşe yazarlığı yapan Asım ATABEY’in vefat haberini duyunca derin bir üzüntüye boğuldum. Merhuma Allah’tan rahmet, kederli ailesine başsağlığı diliyorum. Her ne kadar farklı düşünce ve fikirlere sahip olsak da, memleketçe hoşgörü iklimine şiddetle ihtiyaç duyduğumuz şu zorlu ve çetin günlerde insan olduğumuzu ve insanın mükerremliğini unutmamalıyız. Kendimiz gibi düşünmeyen insanlara karşı tutumumuz konusunda Sevgili Peygamberimizi örnek almalıyız.

            Önümüzdeki hafta, yine bu bahis üzerinde devam edeceğiz. Allah bildiklerimizle amel etmeyi nasip eylesin. Âmin. 

 

[1] Imrân b. Husayn hadisi delil gösterilmektedir. (Namazını ayakta kıl. Eğer ayakta kılmaya gücün yoksa oturarak kıl.)

[2] Ben yedi organ üzerine secdeyle emredildim. (Buhârî, Kitâbü’l-Ezân) Burada yedi organdan maksat; iki el, iki ayak, iki diz kapağı, alın ve burundur.

[3] Celse: İki secde arası oturma halidir.

Bu yazı toplam 4339 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ahmet Polat Arşivi

Piyango Bileti Almayalım

18 Aralık 2025 Perşembe 10:00

Unutmak III

10 Aralık 2025 Çarşamba 13:25

Niyet

28 Kasım 2025 Cuma 10:01

Musa, Harun ya da hiç olmak

21 Kasım 2025 Cuma 15:00

Kelimelerimiz

13 Kasım 2025 Perşembe 12:40

İlgi Alanımız

30 Ekim 2025 Perşembe 09:44

Seferden Sorumluyuz

23 Ekim 2025 Perşembe 10:37

Unutmak

16 Ekim 2025 Perşembe 11:04

Kur’an’ı Anlama XVI. Cüz

25 Eylül 2025 Perşembe 10:04

İtidal ve Denge

17 Eylül 2025 Çarşamba 10:47