​​​​​​​ORUÇ VE İNFAK

İslam’ın beş şartından biri olan oruç, Ramazan ayında 29 veya 30 gün tutulur. Ramazan ayı, Müslümanların ideal bir toplum olma yolunda önemli bir zaman dilimidir. Bu ayda oruç tutulmasıyla nefis terbiye edilir, insan hayatı nizam ve intizama girer, toplumdaki yardımlaşma ve kaynaşma faziletleri ön plana çıkar. Bu bilgiler; Hz. Peygamberimizin (s.a.v.) “Ramazan ayı geldiği zaman cennetin kapıları açılır, cehennemim kapıları kilitlenir, şeytanlar ise zincire vurulur” (Buhârî, Savm 158) hadisini doğrular niteliktedir.

Oruçla birlikte namaz ve infak (özelde ise zekât); Müslümanların gündeminde daha fazla yer alır. Oruç, namaz ve zekât; tıpkı bir binanın temelindeki demirler gibi birbirleriyle bağlantılıdır. Dolayısıyla oruçsuz namaz ve zekât, zekâtsız namaz ve oruç düşünülemez.

Herhangi bir mesele anlatılacağı zaman o meselenin tarihi seyrini ele alarak geçmişiyle irtibatlandırmak; konunun anlaşılmasında kritik rol oynar. Bu itibarla oruç ile infak arasındaki bağı yazmaya başlamadan evvel ecdadımızın infak bağlamında Ramazan ayını nasıl ihya ettiğine kısaca temas ettikten sonra asıl konumuza gireceğiz.

Ecdadımız Osmanlı, rahmet ve mağfiret iklimi Ramazan ayını ilmek ilmek işleyerek İslam Kültür ve Medeniyetine eşsiz bir miras bırakmıştır. Atalarımızın, dinin anlaşılması ve yaşanmasında bizim için emsal teşkil edecek örf/adetlerini infak bağlamında ele alacak olursak şu kavramları zikredebiliriz:

Zimem Defteri: Mali durumu iyi olan zenginler, Ramazan ayıyla birlikte bakkal, manav gibi dükkânlara giderek ismini dahi bilmediği fakirlerin borçlarını tekeffül ederlerdi. Böylece yaptıkları iyiliklerine riya karışmazdı.

Arife Çiçeği: Fakir çocuklara bayramlık elbiseler alınırdı. Gönülleri hoşnut olan çocuklar, sevinçlerinden ötürü bayramdan önce sokağa çıkarak yeni elbiseleriyle dolaşırlardı.

Diş Kirası: Konak sahibi varlıklı bir kimsenin tevazu ve cömertliğini ortaya çıkaran gelenektir ki, tanımadığı yoldan geçen fakirleri iftar yemeği vermesi daha sonra da duasına nail olabilmek için o fakire maddi yardımlarda bulunmasıdır. Diş kirasında dua/gönül almanın ön plana çıktığı görülmektedir.

Gelenek haline gelmiş bu uygulamalarla birlikte bazı zamanlarda farklı uygulamalar dikkat çekmektedir:

  • Ramazan ayı vesilesiyle kurban kesilip etinin fakirlere dağıtılması.
  • Savaş mağduru dul, öksüz ve yetim mültecilere elbise diktirilmesi.
  • Padişahların terfi, izin, madalya dağıtımı gibi teşvikleri.
  • Fakirlere temel gıda maddelerinin dağıtımı.

Ecdadımızın Ramazan kültüründe dini motiflerin, belirgin bir şekilde ön plana çıktığı görülmektedir. Bizler de infak ve yardımlaşma konusunda ecdadımızın çizdiği rotadan gitme konusunda gayret göstermeliyiz. Ayetler[1] ve sahih hadisler, infak üzerinde ısrarla durarak Müslümanları Allah (c.c.) için yardımlaşmaya teşvik etmektedir.

Oruç; göz, kulak, dil ve mide gibi zahiri uzuvların kendilerini kötülüklerden ve mübah şeylerden hapsetmesine vesile olduğu gibi kalbin maneviyat dünyasına açılan kısmını da harekete geçirir.

Oruçla manen olgunluğa ulaşan Müminin kalbi; cömertlik duyguları sel olup taşar, takva azığıyla azıklanır. Böylece bünyesindeki hastalıklı fikirleri temizleyerek Yüce Kur’an’ın derin düşünmeyle ilgili tedebbür, tezekkür, nazar ve teemmül gibi merhalelerini harekete geçirerek dünyanın değersiz olduğunu idrak etmek suretiyle yaratılış gayesine muvafık yol almayı gaye edinir. Bu da kalbini kin, nefret, mal yığma/sayma, cimrilik, akraba ile ilişkiyi kesme, riya ve hasetlik gibi dinimizin kötülediği ahlaki zafiyetleri terk eder.

Oruç tezgâhından geçen Mümin; nefsini terbiye ederek güzel ahlaka kavuşur ve Allah’ın (c.c.) rızasına yönelir ki, kendisi senenin bir ayında oruçla aç-susuz kaldığını, fakir ve miskinlerin ise senenin tamamını böyle geçirdiğini empati kurarak sadaka, zekât ve yardımlaşma gibi infak müessesesini işletir.

Sonuç olarak, oruç ile infak ve namazın da infak (zekât) arasında güçlü bir bağ vardır. Dolu dolu bir Ramazan ayı geçirmek dileğiyle hayırlı Ramazanlar.

 

[1] Haşr 59/18, Bakara 2/177-245-267, Âl-i İmrân 3/92-133-134-180, Nur 24/33 vd.

Bu yazı toplam 3020 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ahmet Polat Arşivi

Piyango Bileti Almayalım

18 Aralık 2025 Perşembe 10:00

Unutmak III

10 Aralık 2025 Çarşamba 13:25

Niyet

28 Kasım 2025 Cuma 10:01

Musa, Harun ya da hiç olmak

21 Kasım 2025 Cuma 15:00

Kelimelerimiz

13 Kasım 2025 Perşembe 12:40

İlgi Alanımız

30 Ekim 2025 Perşembe 09:44

Seferden Sorumluyuz

23 Ekim 2025 Perşembe 10:37

Unutmak

16 Ekim 2025 Perşembe 11:04

Kur’an’ı Anlama XVI. Cüz

25 Eylül 2025 Perşembe 10:04

İtidal ve Denge

17 Eylül 2025 Çarşamba 10:47