Ahmet Polat
AVRUPA İZLENİMLERİM
Gerek akraba ziyaretleri, gerekse dini ve hayrî hizmet projelerimize maddi kaynak bulmak amacıyla yaklaşık iki ay, başta Almanya ve Fransa olmak üzere bazı Avrupa ülkelerini ziyaret ettik. Bu ziyaretler kapsamında Avrupa’da ikamet eden Müslüman kardeşlerimizin dini yaşamıyla alakalı bazı tespitlerde bulunduk. Gördüğümüz müspet ve menfi kanaatleri bu yazımızda sizlere aktarmaya çalışacağız.
Gençler: Avrupa’da yetişen genç Müslümanlarda İslâmî kimlik, genel anlamda kendini göstermektedir. Ancak bununla beraber, tarihini ve kültürünü bilmeyen, gelecek mefkûresi bulunmayan, sisteme entegre edilmiş, tabiri caizse “iki arada bir derede kalmış” jenerasyonla karşılaştık. Başka bir deyişle, Müslüman ailelerimizin, evlatlarına aşıladığı İslâmî değerler; çevre, okul ve sosyal hayatın içerisindeki baskın Batı kültürü karşısında yok olmanın eşiğine geldiğini teessürle müşahede ettik. Gençlerin dini kimlik ve vatan sevgilerini her fırsatta dile getirmeleri, zihinlerdeki bu gelgitleri doğrular niteliktedir.
Öte yandan dinimizce haram kılınan zina, alkol, uyuşturucu, kumar vb. kötü alışkanlıklar; Avrupa’da normal karşılanmaktadır. Bu da gençlerimizin dünya hayatındaki imtihanlarını daha da zorlu kılmaktadır. Dolayısıyla orada iffetiyle hayatını sürdüren (özellikle) erkekleri takdirle karşılamamız gerekiyor.
Batı’nın, -tamamen- dışa (zahire) yönelik bakış açısı taze fidanlarımızı da etkilemektedir. Bu bağlamda (özellikle) genç kızlarımız fiziki görünüşte mükemmelliği yakalama hususunda gayret sarf ettikleri gözlemlenmiştir. Farklı giyim tarzlarıyla tesettür sınırlarının zorlanması kanaatimizi tesciller mahiyettedir.
Ülkemizde en çok şikayetlenerek dillendirdiğimiz ve muzdarip kaldığımız “dinin şekle indirgenmesi” maalesef orada da zirveye çıkmış vaziyettedir.
Bu başlık altında şimdiye kadar yazdıklarımız olumsuz taraflardı. Bundan sonra ise tekliflerimizle birlikte olumlu görüşlerimize yer vermeye çalışacağız.
Batı’da yaşayan genç Müslüman kardeşlerimize rol model olabilecek, entelektüel birikime sahip, tarih, sosyoloji ve yabancı dil bilen, aynı zamanda onların halleriyle hemhal olan din görevlilerine ihtiyaç duyulmaktadır. Bu noktada sorumluluk bizlerin omuzlarındadır.
Kültür, sanat ve tiyatro sahalarında İslâmî motiflerle bezenmiş eserler inşa edip gençlerin hizmetine sunmalıyız. Zira mevzu bahis alanlardaki boşluklar, başka türlü doldurulmaktadır.
Gençlerin özgüveni yerinde, rahat yaşamaları, statü hastalığına düçar olmamaları, çok kültürlü ortamda yaşama becerisine ve eleştirel mantığa sahip karakterde yetişmeleri de Batı’nın eğitim sisteminin ne kadar güçlü olduğunu göstermektedir.
Avrupa’daki gençler nezdinde cami, çok fonksiyonlu bir mekân gibi algılanmaktadır. Hattı zatında cami bir kafe, buluşma yeri ve lokal mesabesindedir. Bu bakış açısı bir taraftan iyidir, ancak yeterli değildir. Binaenaleyh cemaatle namaz kılınıp, ders halkaları kurulduğunda, camilerin asıl gayesine göre hareket edilecektir.
Ebeveynler: Avrupa’da yaşayan anne-babaların, çocuklarına gerçek anlamda rol-model olamadıkları dikkat çekmektedir. Bunun sebeplerini irdelediğimizde farklı nedenlerle karşılaştığımızı söyleyebiliriz:
• Çocuk yetiştirmede evlatlar arasında adaletin gözetilmemesi.
• Yavrularımıza dünya-ahiret hedef ve vizyon koyamamaları.
• Takip ve kontrol hususunda gerekli özenin gösterilmemesi.
• Sahih din bilgisi edinmede rehberlik yapıl(a)maması.
• Tesettür, mahremiyete hassasiyetle birlikte zararlı alışkanlıklardan kaçınmanın fayda ve hikmet mebni olduğunu etraflıca anlat(a)mama.
• Avrupa’da yaşayan Müslümanların, yaşadıkları toplumda bıraktıkları olumsuz imaja karşı refleks gösterilmesine yönelik; dürüstlük, emeğin karşılığı, İslâm kültür ve medeniyetinin temsilciliğini üstlenme, kanunlara saygı duyma, hoşgörü vd. konularda bizzat yaşayarak telkinde bulun(a)mama.
Yüce Allah, özellikle Avrupa’da yaşayan yavrularımıza, ana babalarımıza doğru yolu göstersin, kalplerimize ilham versin ve imanla ölmeyi nasip eylesin.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.