Umre Ziyaretimiz 3

1 Mart Cuma günü, Mekke’de son günümüz olması sebebiyle son tavafımızı gerçekleştirdik. Tavaf esnasında buruk bir sevinç yaşadık; bir taraftan Beytullah’tan ayrılırken öte taraftan da Medine’ye Hz. Peygamber’in manevi huzuruna varacaktık.

Mekke ile Medine, otobüsle 5 saat sürmesine rağmen (440 km) yolculuğumuz; Kur’an tilaveti, kasideler ve sohbetler eşliğinde çok güzel geçti. Yolculuk esnasında, 10-15 km aralıklarla trafik levhalarını andıran tabelalara yazılan ayet, dua ve zikirler; bizi adeta Medine’ye motive ediyordu.

Medine’ye varıp otele eşyalarımızı yerleştirdikten sonra, yürüyüş mesafesinde bulunan Ravza-i Mutahhara’ya, Efendimizin kabrine selamlamaya gittik. Şehrin manevi havası iliklerimize kadar sirayet etmişti.

Mekke, tabiat ve iklim itibariyle ne kadar zor ve çetinse Medine de bir o kadar yumuşak ve latifti. Bu durumun, her iki beldede yaşayan insanların karakterine de yansıdığını rahatlıkla söyleyebiliriz.

Cumartesi günü öğleye doğru, grup eşliğinde yürüme mesafesindeki ziyaret edilecek yerlere gittik. Ecdadımızın oradaki hatıralarını yerinde göstererek anlattık. Grubumuzda bulunan gençlerimize Tarih ve Peygamber şuurunu bizzat yerinde aşılamaya çalıştık.

Pazar günü, Hendek Savaşı’nın gerçekleştiği yere, Peygamberimizin aynı namazda (vahiyle) kıblesini değiştirdiği ve bu yüzden “İki Kıbleli Mescid” adını alan Mescid-i Kıbleteyn’e ve de Kuba Mescidine gittik. Buralarda dikkat çeken hususlardan biri de pek çok dilencinin; etrafta dolaşması ve ziyaretçileri rahatsız etmesiydi.

Son günümüzde (Pazartesi) ise randevu alınarak girilen Ravza ziyaretimizi gerçekleştirdik. Efendimizin manevi huzurunda, hayat; sanki durmuş, rüya aleminde yaşıyor gibiydik.

Medine sokaklarında ticaretle uğraşan Kazak, Özbek, Kırgız ve Türkmenistanlı Türk kardeşlerimizin sevgi seliyle karşılaştık. Aynı şekilde Pakistan, Endonezya, Afganistan Müslümanlarının da Türkiye’den gelenlere yoğun sevgi gösterdiklerini de belirtmek gerekir. Bu da bize gösteriyor ki, biz; hâlâ bu ümmetim umudu ve ümidiyiz. Öyleyse günlük kısır çekişmeleri ve kavgaları bırakıp kendimize çeki düzen vererek yeniden ayağa kalkmanın ve önderlik yapmanın çabası içine girmeliyiz.

Toplamda 13 gün süren Mekke ve Medine ziyaretimizi birkaç cümle ile toparlamak gerekirse, gençler için çok faydalı, feyizli ve bereketli geçtiğini söyleyebiliriz. Hatta bu ziyareti Hac ile taçlandırmayı düşünenler bir hayli fazlaydı. Ayrıca, ziyaret sonrası gençlerimiz; hayat planlamasında, kutsal toprakları ziyaret etmenin tesiriyle iyiliğe, hayra, tövbeye, takvaya ve daha nice güzel hasletlere yer vereceğinden zerrece şüphemiz yoktur.

Gençlerin arasında kaynayan orta yaş ve üzeri umreci kardeşlerimiz de programdan ziyadesiyle memnun kaldılar. Her birimiz, dualar ve tekrar buluşma dilekleriyle hüzünle ayrıldık. Rabbim herkese bu güzel duyguları tattırsın. Âmin.

Ramazan Ayı

Allah nasip ederse 10 Mart’ı 11 Mart’a bağlayan gece Kur’an-ı Kerim’in indiği rahmet ve mağfiret iklimi Ramazan ayına kavuşacağız.

Şu düşünceler doğrultusunda bu ayı idrak ettiğimiz takdirde azami derecede yararlanacağımızı bilelim:

  • Geçen sene Ramazan’da bulunup da şimdi aramızda bulunmayan yakınlarımızı düşünelim. Dünya ve ahiretimizi kazandığımız ömür sermayemiz, çabucak tükeniyor. Öyleyse bu ayı tövbe, istiğfar, sabır, tevekkül, tefekkür, Kur’an’da tarih ve gelecek yolculuğuna çıkma gibi tavsiye edilen şeylere kulak verelim.
  • Mukabele sünnetini yerine getirirken daha şuurlu olalım; ayetlerin ne zaman kime indiğini, surelerin vermek istediği mesajları, Muhammedî ahlâkın kodlarını yakalamaya çalışalım.
  • Ecdadımızın; daha fazla ecir almak için zekât, sadaka vd. mali ibadetlerini özellikle Ramazan ayına denk getirdiği gibi bizler de zekatlarımızı hesaplayarak ay içerisinde yerlerine ulaştıralım.
  • İnfak hususunda, daha fazla gayret gösterelim.
  • Öksüz, yetim, fakir, dul ve okumaya çalışan öğrencileri özellikle gözetelim.
  • Kronik hastalığımız varsa, oruç tutmanın yollarını arayalım.
  • Mübarek ay içerisinde, kısır döngü haline gelen fıkhî tartışmalara girmeyelim. Sorularımızı, etrafımızdaki güvendiğimiz ve samimiyetine inandığımız yetkin hocalara soralım.
  • İftar sofralarını israf sofraları haline getirmeyelim.
  • Uyku, yemek gibi zaruri ihtiyaçların azı ile de yaşanılabileceğini bizzat uygulayalım.
  • Açlığa, zulme ve katliama maruz kalan Filistin ve Doğu Türkistan gibi coğrafyalarda yaşayan Müslüman kardeşlerimize karşı mahcubiyetimizi ve acziyetimizi kalbimizin derinliklerinde yaşayalım.

Yüce Allah, Ramazan ayını hakkıyla yaşayıp yaşatanlardan eylesin. Âmin.

Bu yazı toplam 12414 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Ahmet Polat Arşivi

Piyango Bileti Almayalım

18 Aralık 2025 Perşembe 10:00

Unutmak III

10 Aralık 2025 Çarşamba 13:25

Niyet

28 Kasım 2025 Cuma 10:01

Musa, Harun ya da hiç olmak

21 Kasım 2025 Cuma 15:00

Kelimelerimiz

13 Kasım 2025 Perşembe 12:40

İlgi Alanımız

30 Ekim 2025 Perşembe 09:44

Seferden Sorumluyuz

23 Ekim 2025 Perşembe 10:37

Unutmak

16 Ekim 2025 Perşembe 11:04

Kur’an’ı Anlama XVI. Cüz

25 Eylül 2025 Perşembe 10:04

İtidal ve Denge

17 Eylül 2025 Çarşamba 10:47