Ahmet Polat
RAMAZAN VE ORUÇ
Geçtiğimiz hafta “Yavrularımızı Nasıl Yetiştirebiliriz?” adı altında bir yazı dizisine başlamıştık. Bu akşam itibariyle mübarek Ramazan ayını idrak edeceğimiz için Ramazan ve Oruç hakkında yazı yazma ihtiyacı hâsıl oldu.
Biz Müslümanlar, dini bayramlarımızı ve kandillerimizi hicri/ay takvimine göre belirleriz. Ay takvimine göre bir yıl 354 veya 355 gündür. Miladi takvim ise 365 gün 6 saat olduğu hepimizin malumlarıdır. Ülkemiz miladi/güneş takvimini kullanması itibariyle mübarek günler ve dini bayramlarımız, bir önceki seneye nazaran 11 gün önce idrak edilir.
Ramazan, Arapça kökenlidir ve kızgın yerde yalın ayak yürümekle yanmak, şiddetli sıcak ve güneşin yakıcı sıcaklığı manasına gelmektedir. Bu ayda Hz. Allah’ın (c.c.) rızasını ümit ederek Müminlerin oruç tutup aç ve susuz kalmaları sonucunda vücutlarında hararet oluşur. Bu hararetin de günahları manen yakmasından hareketle Ramazan ismi verilmiştir.
Ramazan kelimesinde; temizlik ve keskinlik anlamları da vardır ki, oruç ve diğer ibadetlerle bir ayı değerlendiren Müslüman günahlardan arınır, iman ve ahlak bakımından keskinleşir. Ramazan ayı aşağıdaki bahislerden ötürü Müminler nezdinde büyük ehemmiyet arz eder.
- Kur’an-ı Kerim bu ayda indirilmeye başlanmıştır.
- Hz. Peygamber (s.a.v.) ile Cebrail (a.s.) arasında gerçekleşen Kur’an’ın arz ve mukabelesi bu ayda gerçekleşmesiyle Sahabe-i Kiram’dan günümüze kadar Mukabele sünneti/geleneği devam eder.
- Bu ayda oruç tutmak farzdır.
- Bin aydan daha hayırlı Kadir gecesi Ramazan ayındadır.
- Cennet kapıları açılır, cehennem kapıları kapanır ve şeytanlar zincire vurulur.
- Teravih namazları kılınır.
- Ramazan ayını ihya eden Müminin günahları affedilir.
- Fitre, fidye ve zekât ihtiyaç sahiplerine teslim edilerek sosyal yardımlaşma ve dayanışma duyguları daha da pekişir.
- İtikâf ibadeti Ramazanda eda edilir.
- Ramazan ayında ifa edilen ibadetlere daha fazla ecir verilir.
Oruç ise Farsça rûze kelimesinin Türkçemize geçmiş halidir. Oruç, Arapça’da savm-sıyama tekabül etmektedir. Savm, sözlükte bir şeyden uzaklaşmak, bir şeye karşı kendisini tutmak ve o şeyden engellemek manasınadır. Oruç terim olarak, imsaktan (fecr) iftara (gün batımına) kadar ibadet maksadıyla yeme, içme ve cinsel ilişkiden sakınmak demektir.
İslam’ın beş temel şartından biri olan oruç; akıllı, ergenlik çağına ulaşan her bir Müslüman erkek ve kadına farzdır. Hastalık, yaşlılık, baygınlık, sefer, -hanımlarda- adet dönemi, hayız, nifas, hamilelik ve çocuk emzirme gibi meşru mazeretler dışında Ramazan ayının haricine bırakılamaz. Hasta olan bir kimse ise alanında uzman ve güvenilir hekim raporuyla/tavsiyesiyle orucu tutmaz. Şu halde basit mazeretlerin arkasına sığınarak oruç tutmamak dinen caiz görülmemektedir. Dolayısıyla özürsüz orucu terk etmek günahtır.
Ramazan ayında oruç tutamayan kimse daha sonra kaza edebilecek güce muktedirse orucun fidyesini ödemez. Şayet bir kimse oruç tutamayacak derecede yaşlı veya hasta ve daha sonra da tutamayacağı anlaşılırsa bu takdirde tutamadığı orucunun fidyesini ihtiyaç sahibi fakir kimselere verir. Diyanet İşleri Başkanlığı, Din İşleri Yüksek Kurulu Kararı çerçevesince 2022 yılı fitte miktarı 40 TL olup asgari bu miktardan her bir gün için fidyesini verir.
Ramazan orucundan önce Âşûrâ orucu farzdı. Hicretin ikinci senesinde (624) Şaban ayında Ramazan orucu farz kılınarak Âşûrâ orucu nesh edilmek suretiyle sünnete çevrildi. Oruç, “Ey iman edenler! Sizden öncekilerin üzerine yazıldığı gibi sakınasınız diye sizin üzerinize de sayılı günlerde oruç yazıldı.”(Bakara, 2/183 ) ayetinde de ifade edildiği üzere önceki ümmetlere de farz kılınmıştır. Ancak biz Ümmet-i Muhammed’in orucu geçmiş ümmetlerin oruçlarına kıyasla daha kolaydır. Zira onlarda sahur yoktu.
Oruç, günün belirli saatlerinde aç kalmayı ifade etmeyip insanın manevi olgunluğa erişmesinde etkin rol oynamaktadır. Başka bir deyişle, âdemoğlu oruç vesilesiyle şehvetini dizginleyip aç-susuz kalmak suretiyle aciz, zelil ve muhtaç olduğunu hissederek ruhani yönünü takviye eder. Kendisini ahlaken yetiştirir. Aynı zamanda toplumsal problemlere de duyarsız kalmaz. Bu bağlamda şu özlü bilgiyi hatırlatmamız yerinde olacaktır: Hz. Yusuf (a.s.) Mısır’da Maliye Bakanı iken “fakirlerin halini anlayamam” endişesiyle kasten aç kalırmış.
Oruç tutarken dikkat edilmesi gereken bazı hususlar vardır ki, bunlar; gıybet, nemime, yalan, kalp kırma, gibi dilin afetleridir. Oruç esnasında daima tefekkür halinde olmalı malayani sözler sarf edilmemelidir. Ayrıca gün içerisinde okuduğu Kur’an’ın anlamını içselleştirmelidir.
Oruç, Hz. Allah’ın (c.c.) insanlara bahşettiği en ulvi nimetlerin şükrünün edası niteliğindedir. Nimetlerin kadri kıymetini bilmek o nimetin cinsiyle olur. Bu da âdemoğlunun günlük en zaruri ihtiyaç duyduğu yeme, içme ve şehevi arzulara set çekmesidir. Ramazan ayında oruç farizasını ifa eden Müminler şu hasletleri elde eder:
- Oruç, cehennem ateşine karşı kalkandır.
- Oruç tutmak suretiyle organlarda bulunan toksinlerin atılmasıyla vücut kendisini yeniler, sindirim sistemi organları zindeleşir.
- Sabır ve nefisle mücadele gibi ahlaki erdemler Müminin özgüven kazanmasına vesile olur.
- Oruç kişiyi haramlardan alıkoyar.
- İrade eğitiminde önemli bir yere sahiptir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.