RAMAZAN BAYRAMI

Bayram; “sevinç ve eğlence günü” anlamına gelen ve Farsça kökenli Bezrem-bezrâm kelimesinden dilimize geçmiştir Arapça karşılığı ise “mutat hâl alan, hastalık, sevinç ve hüzün gibi devamlı gelip giden, tekerrür eden” anlamındaki ‘îddir.

Peygamber Efendimiz (s.a.v.) Medine’ye hicret ettiğinde, Cahiliye Araplarının iki günde (Neyrûz ve Mihricân) oyun ve eğlence tertip ettiklerini görür. Efendimizin; “Bu iki gün nedir?” sorusuna, orada bulunan bir Sahabe; “Ya Resûlellah biz Cahiliye döneminde iki gün eğlenirdik” şeklinde cevap verir. Hz. Peygamber (s.a.v.), bunun üzerine “Allah, şu iki günün yerine daha hayırlı bir güne değiştirdi. Bunlar, Fıtır (Ramazan bayramı) ve Udhiye (Kurban bayramı) günleridir.” (Ebû Dâvud) Cahiliye döneminde kutlanan iki gün, dünyevi gayelerle icra edilirken; Yüce İslâm’ın, biz Müslümanlara armağan ettiği iki gün ise dünya-ahiret amaçlıdır.

Biz Müslümanlar; diğer dinin müntesipleri gibi bayramları, -içinde alkol, dans ve türlü kötülüklerin işlendiği büyük- karnavallar eşliğinde değil, Allah’ın razı olacağı zikir, dua ve bayram namazıyla kutlarız.

Ramazan bayramını kutlamamızın hikmetlerini birkaç maddede sıralamamız mümkündür:

  • İslâm’ın beş şartından biri orucun eda edilmesiyle imanımız sağlamlaşır.
  • Tuttuğumuz oruçlarla (inşallah) cehennemden âzâd edilmeyi kutlarız.
  • Müminin, fıtratına dönüp “ümmet-i vasat” özelliğini tekrar kazanmasına vesiledir.
  • İhtiyaç sahibi fakir ailelere fıtır sadakası vererek ihtiyaçlarını gidermek ve onların maişet sıkıntısı çekmeden mutluluk içinde bayram geçirmelerini temin etmek.
  • Gafletten uyanmamıza vesile olan Ramazan ve oruç vesilesiyle elde ettiğimiz kazanımlarımız, bayramla taçlandırılır.

Ramazan bayramı; bir Müslümanın, 30 gün oruç tutmak suretiyle yeme, içme, şehevi arzulardan kendini alıkoyması ve savm-ı kelâmla (dilin oruç tutması) yaratılış fıtratının hilafına davranmasının karşılığında Allah’ın (c.c.) bir hediyesi ve lütfudur. Dolayısıyla bayram günlerinde fıtrata dönülmesi yani yenilip içilmesi sebebiyle oruç tutmak, dinen hoş karşılanmamaktadır. İşin ilginç tarafı ise bir gün önce yeme içme hoş karşılanmıyorken, bir gün sonra da oruç tutmak kerih görülmektedir. Bu da insanoğlunun dünyada, hayatının belirli kurallar çerçevesinde devam ettirmesi gerektiğine işarettir.

Ramazan ayının nihayete ermesi ve Yüce Allah’ın bizlere bayram yaptırmasının şerefine, Bayram namazına gidip gelirken yolda ve namaz esnasında tekbir, tehlil ve tahmidde bulunuruz. (Evimiz ile Camiye gidiş ve dönüş yollarımız farklı olmalıdır.) Bu sebepten ötürü Bayram namazları; yaşlısı, engellisi, genci, çocuğu, felçlisi, (imkân varsa hanımlar) topyekûn Cami’de, olabildiğince coşkuyla eda edilmelidir ki, teşekkür ve niyazımız anlam kazansın.  

Ecdadımız, yukarıdaki bilgilerden ötürü Ramazan bayramına “Şükür bayramı” demiştir. Ancak şükür ile şekerin Osmanlı Türkçesinde yazılışı (شكر =شكر) aynı olduğundan şükür, şekere dönüşmüştür veya dönüştürülmüştür ki, bu doğru bir ifade değildir. Yavrularımıza bu inceliği anlatmamız gerekir.

Bayramlar, toplumun kaynaşmasına, birlik beraberlik bağlarının gelişmesine ve sevinçlerin hep beraber paylaşılmasına vesiledir. Bu bağlamda dinimizin, üzerinde ısrarla durduğu -sıla-ı rahim- akraba ziyaretleri, dargınların barışması, komşu, yaşlı ve hasta ziyaretleri, kabristanlığa gidip orada medfun bulunanları hayırla yâd etmek ve ölümü derinden hatırlamak elzemdir. Ayrıca yavrularımıza bayram geleneğini aşılama mahiyetinde onları sevindirecek jestlerde bulunmalıyız. Nitekim bayramı neşe içerisinde geçirmek dinimizin şiarlarındandır. Bir Müslüman, nasıl ki herhangi bir merasime iştirak ederken tıraş olup güzel kokular sürünüp ve en iyi elbiselerini giyiniyorsa aynı şekilde bayramda da bu özveriyi göstermesi gerekir.

Kur’an-ı Kerim’de “Üsve-i Hasene” (Ahzâb, 33/21) olarak nitelenen Peygamberin ümmetlerine; nezaket, hoşgörü, affedicilik, güleryüz vb. güzel hasletler yaraşır. O halde bayramda, gerek yüz yüze, gerekse kitle iletişim araçlarıyla tanıdıklarımıza iyi niyet tebrik ve temennilerinde bulunmalıyız. Hz. Allah, Ramazan bayramını bütün Müslümanlar için hayırlara vesile kılsın, bilvesile bayramınızı tebrik ederim.

Bu yazı toplam 2757 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ahmet Polat Arşivi

Piyango Bileti Almayalım

18 Aralık 2025 Perşembe 10:00

Unutmak III

10 Aralık 2025 Çarşamba 13:25

Niyet

28 Kasım 2025 Cuma 10:01

Musa, Harun ya da hiç olmak

21 Kasım 2025 Cuma 15:00

Kelimelerimiz

13 Kasım 2025 Perşembe 12:40

İlgi Alanımız

30 Ekim 2025 Perşembe 09:44

Seferden Sorumluyuz

23 Ekim 2025 Perşembe 10:37

Unutmak

16 Ekim 2025 Perşembe 11:04

Kur’an’ı Anlama XVI. Cüz

25 Eylül 2025 Perşembe 10:04

İtidal ve Denge

17 Eylül 2025 Çarşamba 10:47