Peygamberimiz, İman ve İstikamet

Mevlid-i Nebi, “Peygamberin doğumu” manasındadır. Bilindiği üzere Hz. Peygamber, hicri (ay) takvime göre 12 Rebiülevvel Pazartesi günü Fil senesinde, Miladi (güneş) takvime göre ise 20 Nisan 571’de dünyaya teşrif etmiştir. Hicri ve miladi takvim arasında bulunan 11 günlük fark sebebiyle dini gün ve geceler, bir önceki seneye nazarla 11 gün önce kutlanır.

Türkiye’de, 1989 itibariyle, 14-20 Nisan tarihleri arasında, Kutlu Doğum Haftası adı altında çeşitli etkinlikler gerçekleştirilmiştir. Efendimizin doğumu, menfur 15 Temmuz Hadisesine kadar 14-20 Nisan arasında Kutlu Doğum Haftası, 12 Rebiülevvel’de ise Mevlit Kandili olarak iki farklı zaman diliminde kutlanıyordu. Hatta bu farklı uygulamadan ötürü İslâm âlemi tarafından yoğun eleştirilere maruz kalıyorduk. Zira (onlara göre), dinde olmayan bir şeyi (bidat) yaygınlaştırıyorduk.

Esasında meseleye düz mantıkla bakıldığında, senede bir defa kutlanması gereken Kutlu Doğumun iki farklı tarihte kutlanması abartı veya saçma gelebilir. Oysa yetkili makamları dinlediğimizde, bu ikiliğin haklı gerekçelere dayandığını söyleyebiliriz.

2015’de İlahiyat Fakültesindeyken Hadis derslerimize Prof. Dr. Bünyamin ERUL hocamız girerdi. ERUL, aynı zamanda DİB’in en yetkili makamlarından Din İşleri Yüksek Kurul Üyesi idi. Hocamız bir dersinde, “Kutlu Doğum Haftasının tuttuğunu, bu uygulamanın; her sene, Peygamberimizin bir vasfını, hafta boyunca çeşitli etkinliklerle insanlara anlatma gayesi güttüğünü söylemişti.

29 Kasım 2017 tarih 30255 sayılı Resmi Gazete ile (menfur 15 Temmuz’dan sonraki gelişmelerden ötürü), 14-20 Nisan arasında kutlanan Kutlu Doğum Haftası kaldırılmış, bu hafta içindeki yapılacak etkinlikler de Mevlid-i Nebi Haftasına kaydırılmıştır.

Bu girizgâhtan sonra asıl meselemize gelirsek, Diyanet İşleri Başkanlığınca, 2023 Mevlid-i Nebi Haftası için “Peygamberimiz, İman ve İstikamet” teması seçilmiştir.

Arapça kökenli olan istikâmet (الاستقامة); “doğruluk, dürüstlük, adalet, itidal, itaat, sadakat ve dürüstçe yaşama” anlamlarındadır. Istılahta ise “söz ve davranış bakımından her zaman ve her yerde dinî ve ahlâkî hükümlere uygun bir hayat sürme, her türlü aşırılıktan sakınma, zorluklara karşı Allah’a itaat edip Hz. Muhammed’in sünnetine uyma” manasındadır.

İstikametle alakalı ayetlerden bazıları şunlardır:

  • “Sana buyurulduğu gibi dosdoğru ol!” (Hûd, 11/112),
  • “’Rabbimiz Allah’tır’ deyip de dosdoğru çizgide yaşayanlar, işte onların üzerine melekler şu müjdeyle inerler: ‘Korkmayın, kederlenmeyin, size vaad olunan cennetle sevinin!’” (Fussilet, 41/30),
  • “Bizi dosdoğru yola ilet; Nimetine erdirdiklerinin yoluna; gazaba uğramışların yoluna da, dalâlete sapmışların yoluna da değil!” (Fâtiha, 1/6-7),
  • “Muhakkak ki Allah iman edenleri dosdoğru bir yola iletir.” (Hac, 22/54),
  • “Ey Âdemoğulları! Size ‘Şeytana kulluk etmeyin, o sizin için apaçık bir düşmandır; bana kulluk edin, doğru yol budur’ dememiş miydim?” (Yâsin, 36/50-51),
  • “İşte böylece sana da kendi buyruğumuzla bir ruh (Kur’an) vahyettik. Sen kitap nedir, iman nedir bilmiyordun; ama şimdi onu, dilediğimiz kullarımızı sayesinde doğruya eriştirdiğimiz bir ışık kıldık. Hiç şüphe yok ki sen doğru yolu, göklerin ve yerin yegâne sahibi olan Allah’ın yolunu göstermektesin. İyi bilinmeli ki bütün işler dönüp dolaşır Allah’a varır.” (Şûrâ, 42/52-53)…

Bir Sahâbî, Efendimiz’den, “efrâdını câmî ağyârını mâni” (diye ifade edilir ki, “tam tanım” demektir.) şekilde İslâm’ı tanıtmasını istemiştir. Efendimiz de “Allah’a inandım de, sonra da dosdoğru ol!” (Müslim, İmân 62) buyurmuştur.

İstikamet, dini bütün kurallarına göre yaşamak demektir ki, gerçekten çok zordur. Hattı zatında, Peygamber ve Hz. Allah’ın velî kulları dini tam manada yaşarlar. Biz Müminler, “istikamet üzere yaşama” çabası içerisindeyiz. Biraz daha açmak gerekirse, istikameti, cetvelle çizilen bir düz çizgi kabul edelim. Bu düz çizgiyi, cetvelsiz çizmeye çalıştığımızda, resim çizme ve yazımız; her ne kadar güzel olsa da mutlaka küçük kavisler ortaya çıkacaktır. İşte, dini yaşamaya çalışırken istikamet üzere bulunma; bir nevi cetvelsiz düz çizgi çizmedir ki, çok zordur. Ama en azından o çabayı göstermek bizden istenen “kulluk vazifemizdir.”

İstikamete Ulaşma Yolları: Müslümanın, istikamet üzere hayatını sürdürebilmesi için bazı şartları vardır:

  • İtikat ve amelin bir arada bulunması: Allah inancımızı namaz, oruç, sadaka vd. ibadetlerle birlikte ahlâki erdemleri özümsemek,
  • İmanın; (farz, vacip, nafile gibi) ibadet, bid’atlardan sakınma ve güzel ahlâkla muhafazası,
  • İtidal (denge) hali.

İstikametin Yansımaları: Nasıl bir ilacı kullandığımızda, müspet veya menfi tesirini görüyorsak, istikamet üzere yaşamaya çalışıldığında şu olumlu gelişmeleri görebiliriz:

  • Dünya ve ahiret emniyeti (Allah’a teslimiyet),
  • Günümüzde en çok dillendirdiğimiz, serzenişte bulunduğumuz “emanetlerin yerini/ehlini bulması”,
  • Hak ve hukuka riayet,
  • İyiliği emir, kötülükten alıkoyma,
  • İnsanlara yumuşak davranma ve zulmetmeme,
  • Güzel ahlâk (gıybet, nemime, zanda bulunma gibi yerilen fiillerden kaçınma),
  • İbadetlerden zevk alma,
  • İyi arkadaş edinme,
  • Enaniyetten (bencillikten) uzak durma, diğerkâmlığı (îsâr) öne çıkarma,
  • Kalpte istikrar oluşması (istikrarsızlık münafıklık alametidir),
  • Tevhit üzerine sebat,
  • Allah için sevme ve buğzetme,
  • Başarı ve güzellikleri Allah’a mâl etme,
  • Topluma faydalı birey olma çabası (sâlih amel),
  • İş disiplini vd.

İstikametten Ayrılma Alametleri: Müslüman, her anın muhasebesini yaparak tehlikelere karşı daima uyanık kalmalıdır. Binaenaleyh kendisini istikametten uzaklaştıracak halleri tanıyıp ona göre tavır takınmalıdır. İstikametten ayrılmaya sebebiyet veren şeyler şunlardır:

  • Kötü arkadaş,
  • Aşırılığa gitme (ifrat ve tefrit),
  • Allah’ın rahmetinden ümidini kesme,
  • Boşluk (hedefsiz yaşama),
  • İman zayıflığı (Namaz, dua, zikir vd. terk),
  • İnternet, sosyal medya, dizi ve filmleri kötü yönde/ölçüsüz kullanma vd.

Bütün Müslümanlar, Allah’ın cennetini ve cemalini arzulamaktadır. İstikamet, tıpkı helalinden para kazanıp geçimi sağlama gibi zorlu ve zahmetlidir. Öyleyse geliniz, Peygamberimizin doğumu vesilesiyle işlenen “Peygamberimiz, İman ve İstikamet” kavramlarını zihin dünyamızda yeniden tartalım.

Bu yazı toplam 11598 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ahmet Polat Arşivi

Piyango Bileti Almayalım

18 Aralık 2025 Perşembe 10:00

Unutmak III

10 Aralık 2025 Çarşamba 13:25

Niyet

28 Kasım 2025 Cuma 10:01

Musa, Harun ya da hiç olmak

21 Kasım 2025 Cuma 15:00

Kelimelerimiz

13 Kasım 2025 Perşembe 12:40

İlgi Alanımız

30 Ekim 2025 Perşembe 09:44

Seferden Sorumluyuz

23 Ekim 2025 Perşembe 10:37

Unutmak

16 Ekim 2025 Perşembe 11:04

Kur’an’ı Anlama XVI. Cüz

25 Eylül 2025 Perşembe 10:04

İtidal ve Denge

17 Eylül 2025 Çarşamba 10:47