NAMAZDA İMAM’A UYAN KİMSENİN HALLERİ

Bu haftaki yazımızda, son zamanlarda sıkça karşılaştığımız, soru aldığımız veya halkımızca girift görünen bir konuyu işlemeye çalışacağız.

Namaz ibadetinin bütün semavi dinlerde farz kılındığı malumdur. Ne var ki, önceki peygamberlerin ümmetleri için namazın edası, cemaatle beraber bir zorunluluk iken; Hz. Muhammed’in (s.a.v.) ümmetine esneklik gösterilerek farz kılınmamıştır. Ahir zaman Müslümanları ise cemaatle namazın farz kılınmayışını gerektiği gibi idrak edememiştir. Başka bir ifadeyle, kişinin, zorunlu hallerinde namazını münferiden kılınması meşru görülmüştür. Ancak bu meşruiyetin sınırları zamanla aşılarak günümüzdeki “namazımı evimde tek başıma kılabilirim” algısını beraberinde getirmiştir.

Toplu halde cemaatle kılınan namaz, çok büyük fazileti/sevabı bünyesinde barındırırken, belirli şartları da beraberinde getirmiştir. Bu meyanda “cami ve cemaat âdâbı”, “musallînin halleri”, “istihlâf”-(imamın namaz içerisinde bir mazeret sebebiyle imamlığı başkasına bırakması)- vd. konular klasik fıkıh kitapları ve kapsamlı ilmihallerde yer almaktadır. Tabiatıyla bunların her biri, fıkıh mezheplerinin kendine has metodolojileri doğrultusunda ele alınmıştır. Buradan hareketle Hanefî, Mâlikî ve Şâfiî ekollerinin, “namazda imama uyan kimsenin hali” bağlamındaki görüşlerini alt başlıklar açarak izah etmeye çalışacağız.

Yazımızda ayrıntıya girmeden önce, konunun daha iyi anlaşılması bakımından bazı kavramlara değinmemiz yerinde olacaktır. Aşağıdaki kavramlar, fıkıh terminolojisine sonradan girmiştir. Diğer bir deyişle, bu terimler, her ne kadar Hz. Peygamber (s.a.v.) döneminde, “imama sonradan yetişen kimsenin durumu” anlatılsa da, kavramlara yüklediğimiz anlamlar Kur’an ve Sünnet’te geçmemektedir.

Musallî (المصلى): Günde beş vakit namazını kılan kimse.

Muktedî (المقتدی): Namazda imama tabi olan kimse için kullanılmaktadır.

İktidâ (الاقتداء): Namazda imama uyma anlamındadır.

Müdrik (المدرك): Namaza, imamla beraber namaza başlayıp imamla beraber bitiren kimse. Bu kimse için ilaveten yapması gereken herhangi bir şey yoktur.

İftitah tekbirini imamla birlikte alan kimsenin namazı, fazilet bakımından diğer namazlara nazaran daha üstündür.

İmama, namazın birinci rekâtının rükûuna yetişir ve imam rükûdan başını kaldırmadan sübhâne rabbiyel-‘azîm (سبحان ربي العظيم) diyecek kadar rükûda durabilirse bu kimse müdrik sayılır.

Burada dikkat çekilmesi gereken bir husus vardır ki, müdrik olabilmek için camide (gürültüyle) koşarak imama yetişenlerle zaman zaman karşılaşmaktayız. Ancak bu davranış hoş görülmemektedir. Cami ve cemaatin manevi havasını kaçırmama adına vakarla hareket edilmelidir. Binaenaleyh muktedî, birinci rekâta yetişmesi adına sakin davranmalı, yetişemediği rekâtı da sonradan tamamlamalıdır.

Mesbûk (المسبوق): Son oturuşta (kaade-i ahire) dahi imama uyması dâhil, birinci rekât kılındıktan sonra imama uyan kimsedir. Bu tarif, Hanefîlere göredir.

Şâfiî mezhebine göre ise mesbûk, -ilk rekâtta bile olsa- başlangıç tekbiriyle imamın rükûu arasında Fâtiha’yı okuyacak kadar bir zaman bulamayan kişiyi ifade eder.

Muvâfık (الموافق): Şafiîlere ait olan bir kavramdır ki, herhangi bir rekâtta iftitah tekbiriyle imamın rükûu arasında Fâtiha’yı okuyacak kadar bir süreye yetişen kimseye denir.

Lâhik (اللاحق): Namaza imamla beraber başladığı halde, kendisine uyku ve dalgınlık veya cemaatin fazlalığından ötürü bir eziyet ve bir abdestsizlik hali meydana gelip de, namazın tamamını ya da bir kısmını imam ile kılamayan musallîdir. Başka bir deyişle, kişinin namaza imamla başlayıp belirli mazeretler sebebiyle ara vermek zorunda kalarak namazın bir kısmını imamla birlikte kılamayarak cemaati terk etmesidir.

Lâhik kavramı, sadece Hanefîlere has bir kavramdır. Diğer ekoller ise lâhik kavramını mesbûk teriminin içinde ele almışlardır.

Teorik açıdan konu hakkında birden fazla kavramın ortaya çıkması; cemaatle namazın, dinimizde ne kadar büyük ehemmiyet arz ettiğini göstermektedir.

Konu hakkında yazmaya devam edeceğiz inşallah.

 

Bu yazı toplam 6857 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ahmet Polat Arşivi

Piyango Bileti Almayalım

18 Aralık 2025 Perşembe 10:00

Unutmak III

10 Aralık 2025 Çarşamba 13:25

Niyet

28 Kasım 2025 Cuma 10:01

Musa, Harun ya da hiç olmak

21 Kasım 2025 Cuma 15:00

Kelimelerimiz

13 Kasım 2025 Perşembe 12:40

İlgi Alanımız

30 Ekim 2025 Perşembe 09:44

Seferden Sorumluyuz

23 Ekim 2025 Perşembe 10:37

Unutmak

16 Ekim 2025 Perşembe 11:04

Kur’an’ı Anlama XVI. Cüz

25 Eylül 2025 Perşembe 10:04

İtidal ve Denge

17 Eylül 2025 Çarşamba 10:47