Ahmet Polat
HELAL GIDA NEDİR? 2
Bu haftaki yazı dizimize, konumuzun daha iyi anlaşılması bakımından soru-cevap şeklinde devam edeceğiz.
Soru: Helal gıdanın önemi hakkında bilgi verebilir misiniz?
Cevap: İlk insan ve ilk peygamber Hz. Âdem’den (as) beri yaratılış fıtratımız gereği “helal ve tayyib gıda”, aranmış ve tercih edilmiştir. Özellikle son asırda, dünya nüfusunun artışı ve buna paralel olarak Kapitalist sistem tarafından, üretim-tüketim çarklarının (arzulanan seviyede) dönmesine yönelik pek çok besin maddelerimize müdahalelerde bulunulmuştur. Haliyle yapay/suni gıdalar piyasaya sürülerek insanların sağlığı tehlikeye atılmıştır. Bu bağlamda imalat esnasında kullanılan yağlar, gıdanın raf ömrünü uzatan ve estetik görünüm sağlayan katkı maddeleri, kıvam artırıcı jelatinler fabrikasyon mamullerin vazgeçilmezi haline gelmiştir. Bu katkı maddelerinin kullanılması, helal çerçevesi dâhilinde meşru görülebilir. Ancak alkol, kan, leş ve domuz gibi dinimizce haram kılınan şeylerin kullanılması durumunda gerek sağlık, gerekse İslami yaşam açısından büyük bir tehdit unsuru haline gelebilir. Başka bir deyişle, insan fıtratına ters ve haram yollarla tüketilen gıdalar neticesinde aşağıda maddeler halinde sayacağımız tehlikelerle karşı karşıya kalmamız muhtemeldir:
- Obezite ve kanser vakalarının artması.
- Kısırlığa ve tüp bebek tedavisine neden olması.
- Zihinsel ve bedensel engellere kapı aralaması.
- Kur’an’da sıkça belirtilen “sâlih amel” duygularının törpülenmesi ve Müslümanca düşünmemize ve yaşamamıza engel teşkil etmesi.
- Fabrikalarda, insanlık dışı büyük zulüm ve işkenceler altında yetiştirilip kesilen hayvanların vebaline ortak olunması.[1]
- Dua ve ibadetlerin hazzını yaşayamama.
- Şüpheli şeylerden kaçınmayıp kolaycılığa yönelerek imtihan şuurunu kavrayamama.
- Yavrularımızın, istenmeyen (huysuz, agresif vb.) karakterlere bürünmesi.
- Dünyevileşme ve toplum içerisinde baş gösteren ruhi bunalımlar.
Soru: Helal gıda sertifikasının tarihi seyrine kısaca değinebilir miyiz?
Cevap: Yukarıda da ifade edildiği üzere helal gıda, Hz. Âdem’den itibaren var olagelmiştir. Ürünler için kalite standartlarının belirlenmesi ve sertifikasyon sistemine ilişkin belirli işaretlerin kullanılması uygulamasının tarihi M.Ö. 2000’li yıllara kadar eskiye dayandığı görülmektedir. Şu kadar var ki, bu belgelendirme işi birçok devlet ve medeniyet tarafından değişik biçimlerde kullanılmıştır
İslam tarihinde sertifikasyon işlemi, başlangıçta farklı isimlerle adlandırılan ve daha sonra “hisbe teşkilatı” ismiyle sistemleşecek kurum vasıtasıyla Hz. Muhammed (sav) tarafından yeni bir anlayış ve dinamizmle yeniden geliştirilmiştir. Hz. Ömer gibi bazı halifeler de konuyla ilgili kanuni düzenlemeler getirmiştir.
Osmanlı döneminde de hisbe teşkilatına önem verildiği görülmektedir. Teşkilatın görevleri, ihtisap ağası (muhtesip) tarafından yürütülmüştür. 1862 yılında alınan kararla ülkedeki Müslümanların kullanacağı deriden üretilen ürünlerde “tâhirdir” mührü kullanılması istenmiştir. Modern, anlamdaki sertifikasyon anlayışının ilk örneğini teşkil etmesi bakımından önemlidir.
Son yüzyılda hızla globalleşen dünyada farklı milletler, farklı ülkelere göç etmiştir. Dolayısıyla inanç ve kültür bağlamında yeme-içme alışkanlıklarıyla alakalı bazı problemler ortaya çıkmıştır. Dünyada ilk sertifika 1915 yılında ABD’de bir Amerikan yemek firması tarafından dillendirilmiştir. Bu firma, ABD’de yaşayan Yahudilerin domuz hassasiyetini göz önünde bulundurup onları çekme gayesiyle Koşher Sertifikası’nı çıkarıyor. Sertifikasyon işleminde; her ne kadar “1915 tarihi ve Yahudiler” ilk gibi anlaşılsa da yukarıda da ifade edildiği üzere “1862 senesi ve Osmanlı”, kilometre taşı olarak görülebilir.
Helal sertifikasyonunda Müslümanlar, Yahudileri taklit etmiştir. Amerika, Avrupa ve Asya gibi gayrimüslimlerin yoğun olduğu kıtalarda yaşayan Müslümanlar, kendi örf ve dini inançlarını koruma adına gıda uzmanları ve STK’larca işbirliği içine girmişlerdir. 1960’larda ise ABD Müslümanları helal gıdada kendi kıstaslarını belirlemişlerdir.
Günümüz dünyasında, Malezya ve Endonezya gibi İslam ülkelerinin helal gıda konusunda büyük mesafeler kat ederek ticari potansiyel oluşturduğu rahatlıkla söylenebilir.
Ülkemizde ise sertifikasyon çalışmaları yeni yeni gelişmeye başlamıştır. Helâl sertifikası vermeye yetkili olan ilk kurum Gıda ve İhtiyaç Maddeleri Denetleme ve Sertifikalama Araştırmaları Derneği’dir (GİMDES). 2005 yılında faaliyete geçen bu kuruluş 2008 yılında, helal sertifika konusuyla ilgili dünya çapında tüm kuruluşların üst kuruluşu olan Dünya Helal Konseyi’ne (World Halal Council) üye olmuştur.
Helal gıda sertifikasyon işlemlerinde ülkece geri kalınmasının sebeplerini şu şekilde izah etmek mümkündür:
- Türkiye’nin Müslüman bir ülke olması ve insanlarının birbirine güvenmesi.
- Vatandaşlarımızın; yakın zamana kadar (salça, peynir, yağ, reçel vb. ) gıda ürünlerini bizzat kendilerinin hazırlaması/üretmesi.
- Devlet ve STK’lar marifetiyle bu tür işlemlerin gündem haline gelmemesi.
- Akademi camiası ve Diyanet İşleri Başkanlığının meseleye biraz geç müdahil olması.
- Meselenin vahametini milletçe geç kavramamız.
Soru: Bir ürünün helal gıda sertifikası alabilmesi için hangi şartları taşıması gerekiyor?
Cevap: Aslında soruya satır yazımızın satır aralarında cevap vermiştik. Ama maddeler halinde sıralayabiliriz:
- İslam Hukuku tarafından tüketimi Müslümanlar için yasaklanmış veya kesim kurallarına göre kesilmemiş hayvan ürünlerini ihtiva etmemesi.
- İslam’a göre temiz kabul edilmeyen bir madde taşımaması.
- İslam’a göre temiz kabul edilmeyen bir tarzda üretilmemiş ve paketlenmemiş olması.
- Helal kabul edilmeyen bir gıda ile temas içinde olmaması gerekmektedir.
Soru: Helal gıda konusunda münferiden neler yapabiliriz?
Cevap: Cips, çikolata gibi suni gıdalardan vazgeçebiliriz, yoğurt, peynir, pekmez, turşu gb. köy ürünlerine yönelebiliriz, azim ve sabırla karalılığımızı sürdürebiliriz, ürünlerin nasıl imal edildiği öğrenmek için tercih ettiğimiz markaların fabrikasını ziyaret edebiliriz, işimize sefer tasıyla gidebiliriz, oboziteye sebebiyet veren ve hangi şartlarda üretildiği bilinmeyen fast-food tarzı gıdaları tüketmeyebiliriz, canımızın çektiği yiyecekleri kendi evimizde yapabilir veya helal sertifikalı firmaların ürünlerini tüketebiliriz. Dışarıda sebze türü yemekler yiyerek de helal gıda hassasiyetini gözetebiliriz. Ancak burada da kullanılan yağın mahiyeti ön plana çıkmaktadır. Hulasa, gıdanın helalinden beslenmek; büyük ve çetin bir imtihandır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.