Ahmet Polat
AVRUPA İZLENİMLERİM 2
Yayınlanma:
Geçen hafta Avrupa’da ikamet eden genç Müslüman kardeşlerimizin dini yaşamlarıyla ilgili tespitlerimizi ele almıştık. Bu hafta ise gurbetçilerin dini bağlamda Türkiye’ye karşı bakış açılarına ve Avrupa hakkındaki kanaatimize yer vereceğiz. Gurbetçiler:
- Ezansız geçen her bir günde Türkiye’deki dini yaşamın kıymetini daha iyi anlıyorlar.
- Ülkemizin, İslam’ı hakkıyla yaşanabileceği bir yer olduğunu düşünmekle beraber, Türkiye’deki Müslümanların para, pul, makam, mevki, mal-mülk edinme peşinde koştuklarından ötürü sekülerleştikleri ve haliyle insanların statü peşinde koştukları izlenimine sahipler.
- Müslümanların, günlük kısır siyasi çekişmelerden sıyrılarak dünya-ahiret inşasında baş aktör olmamızı beklemektedirler.
- Bazı gurbetçiler, yetkili makamlara, Avrupa’dan oturum izni alabilmek için “Türkiye tarafından sistematik baskıya maruz kaldığını” deklare etmektedir. Bu sebepten ötürü vicdani rahatsızlık duydukları beden ve ruh hallerinden anlaşılmaktadır.
- Yeni neslin Batı kültürüne entegre olmasından mülhem gençlerin, Türkiye’deki akraba ziyaretleri, eskiye nazaran biraz daha seyrelmiş durumdadır. Gençlerin iletişim problemi yaşadığını rahatlıkla söyleyebilriz.
- Türkiye’den gelen din görevlilerin, ilmi müktesebatlarının Avrupa’daki papazlara kıyasla yetersiz kaldığı dolayısıyla din hizmetlerinde ciddi aksaklıklar meydana geldiği dillendirilmektedir.
- Vatanımızdan gelen din görevlilerinin, toplumun tüm katmanlarını kucaklayabilecek bir özelliğe sahip olmalarını arzulamaktadırlar.
- Farklı siyasi görüşlere sahip olsalar bile ülkemizi “vatan” görmektedirler.
- Çalışan insanlarda, genel anlamda iş ahlakının yerleşmediği, diğer tabirle “günü kurtarma odaklı” bir anlayış benimsediklerini düşünüyorlar.
Buraya kadar zikrettiğimiz maddeler, gurbetçi kardeşlerimizin genel anlamda bizlere (Türkiye’ye) bakış açısını yansıtmaktadır. En azından bizim izlenimlerimiz bu minvaldedir.
Dinimiz, kültürümüz ve milli birliğimizle alakalı Avrupa izlenimlerim ise aşağıda maddeler halinde serdedilmiştir:
- Paris, Lyon, Milano, Köln, Münih vd. şehirlerde LGBT bayraklarının teşhir edilerek ahlaksızlığa kapı aralamaları.
- Bölücü terör örgütü PKK’nın; yerine göre dini, kendi pis emelleri doğrultusunda kullanarak cami inşa etmesi, yerine göre de ateist, Marksist vb. marjinal gruplarla propaganda yapması.
- PKK’nın devlet makamlarınca görmezden gelinmesi.
- Dini grup ve cemaatlerin farklı din anlayışı ve yorumlarından kaynaklı kamplaşmanın meydana gelmesi. Bunun sonucunda ayrılıkların daha da keskinleşmesi.
- Farklı millet, mezhep ve meşreplerin arzulanan seviyede kaynaşamaması sebebiyle vahdetin oluş(a)maması.
- Dinin özünü yaşamaktan ziyade dinin şekle indirgenmesi.
- Cuma namazına gelen cemaatin -genel anlamda- Cuma vaazını adet kabilinden dinlemesi.
- Müslümanların, kahve köşelerinde ömürlerini tüketip, sosyal hayatta yer al(a)mamaları.
- Menfur 15 Temmuz hadisesinden sonra bazı dini kavramların zedelenmesi ve insanların kendi kabuğuna çekilmeleri.
Önümüzdeki hafta LGBT ve Cinsiyetsizleştirme Nedir? hakkında yeni bir bahis açacağız inşallah.
Bu yazı toplam 2800 defa okunmuştur
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.