Ahmet Polat

Ahmet Polat

Seferden Sorumluyuz

Seferden Sorumluyuz

Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı olarak atanan Brüksel Din Hizmetleri Müşavirimiz, Fatih Mehmet KARACA Hocamızın, 15.10.2025 Çarşamba günü veda programına katıldık. Veda yemeği, adeta ahde vefanın bir yansıma idi. Brüksel Büyükelçimizin yanı sıra, Belçika Diyanet Vakfı Yönetim Kurulu, Belçika’nın muhtelif yerlerinden gelen (Cami) Dernek Başkanları ve Din Görevlileri olmak üzere 160 civarı katılımcı vardı. Üç sene burada görev yapan Sn. Müşavirimiz (Başkan Yardımcımız); elinden gelen gayreti göstermiş. Bunu kürsüye çıkan konuşmacılardan, duygusallıktan ve sevgi selinden anlıyoruz.

(Bilindiği üzere gerek Türkiye gerekse gönül coğrafyamızı yakından ilgilendirecek bir gelişme yaşandı: DİB üst düzey kadroları, kanun gereği değişti. Değişimin hayırlara vesile olmasını Yüce Allah’tan temenni ediyorum.)

Yazımızda, kendi hissemize düşen payı alma adına, programda dikkat çeken iki meseleyi ele almak istiyoruz.

Birinci Mesele: Konuşmak üzere kürsüye çıkan Belçika Diyanet Vakfı Müdürü Coşkun Bey, konuşma esnasında bir ara, Hocamızla geçirdiği üç yıllık zaman zarfında, ondan sürekli işittiği, aklında kalacak olan, ilham verici ve hiç unutamayacağı şu sözü sarf etti: “Sonuç bizim için önemli değil; gayret önemli.”

Peygamberlerin bir misyonu vardı: Allah’tan aldıkları insanlara vahyi tebliğ etmek. Görevlerini yaparken hiçbir zaman az çok dememişler, omuzlarına yüklenen sorumluluğu yerine getirmeye çalışmışlardır. Tüm bu gayret ve çalışmalarına rağmen, sayıları iki elin parmaklarını geçmeyen iman etmiş ümmetleri ile ahirete göçmüşlerdir. Yine buradan hareketle Efendimiz (s.a.s.), “Durum böyleyken bu son kitaba inanmazlarsa arkalarından üzülerek neredeyse kendini helâk edeceksin!” (Kehf, 18/6.) Bu ayette, “Peygamber Efendimizin (s.a.s.) tebliğ vazifesini yerine getirirken, işini ne kadar ciddiye aldığı ve kendisini heder edecek derecede irade gösterdiği” ifade edilmektedir. Hayatımıza dokunarak yön vermesi, meşgul olduğumuz işi en iyi biçimde yerine getirebilme adına bu ayet; yol gösterici ve ilham verici mahiyettedir.

İnsanların kâhir ekseriyeti, hayat felsefesini maalesef yukarıdaki ayetin zıt istikametinde kurgulayarak “salt sonuç odaklı” prensiple hareket etmekteler. Bu da doğal olarak istatiksel bilgileri, rakamları, kısa vadede sonuç odaklı yaşamı beraberinde getirmektedir.

Lejyoner diye tabir edilen Avrupa liglerine transfer olan yerli futbolcularımız, yeni takımının taraftarlarıyla ilgili olarak kanaatlerini bildirirken “baskı altında olmadıklarını, iyi futbol oynadığı maçta yenilmelerine rağmen taraftarların alkışlarını takdir ve tebriklerini aldıkları” meyanında bildirirler. Yani gayret ve çaba önemlidir, sonuç arka plandadır.

Hz. Peygamber (s.a.s.) 23 sene sürdürdüğü tebliğ vazifesinde, söylem ve eylemi birleştirmiş, devamlı aksiyon halinde yaşamış bizlere de rol model olmuştur. Bizler de Efendimizi (s.a.s.) takip ederek hayatımızın son anına kadar mücadeleden, bizler için yüklenen sorumluluktan kaçmamalıyız. Zira iman bunu gerektiriyor. Gün (ya da boyu gerçekleştirilen mücadelenin) sonunda belki matematiksel anlamda kazanamamış gibi görünebiliriz. Ancak niyetimiz ve tarafımız bellidir ki, o da biz seferden sorumluyuz, tevfik Allah’tandır.

Özetle belirtmek gerekirse, Müslüman; sonuç ne olursa olsun aksiyonu ve gayreti elden bırakmamalı, yılmadan gayretini, hayat mücadelesini sürdürmelidir.

İkinci Mesele: Tabi burada takdir edilmesi ve dillendirilmesi gereken bir husus daha var ki, o da (genel itibariyle) Avrupa’da (özelde ise Belçika’da) yaşayan millet varlığımızın, bu aksiyona dahil olması, her türlü faydalı hizmetlere destek vermeleridir. Daha açık ifadeyle, bugün gurbetçi kardeşlerimiz; çocuklarına dinimizi, diyanetimizi, vatanımızı, bayrağımızı ve kutsal değerlerimizi okutup öğretebilmek için kendi imkânlarıyla kiliselerin mülkiyetini satın alıp camilere dönüştürüyor, milyon Avroları bulan (Cami, Kur’an Kursu ve umuma mahsus çok yönlü) inşaat projelerine giriyorlar, başlarındaki görevli hocalara da sahip çıkıyorlar. Bu tür projeleri de başından sonuna kadar bizzat kendileri takip ederek en iyi şekilde tamamlamayı büyük bir heyecanla takip ediyorlar.

Başka bir ifadeyle, kendisine hizmet sunma gayreti gösteren, planı, projesi ve vizyonu olan görevlilerimize sahip çıktıklarını, değer verdiklerini, gösterilen eylem planı ve hedef doğrultusunda var güçleriyle gayret ettiklerini (bu mesele tahtında) belirtmek gerekir.

Kendi iç dinamiklerinde oluşturdukları ortam ile, “bir şeyler yapma” derdini taşıyan buradaki millet varlığımızın; hizmet üreten, samimi duygular taşıyan, katma değer katan görevlileri sahiplenmesi, onların nezaketini ve asaletini göstermektedir.

Alt başlık bağlamında kısaca şunu söyleyebiliriz: Bizlere hizmet verme gayretinde olan her bir görevliye sahip çıkmak, faydalı projelerine destek vermek ve vefa göstermek bizim karakterimizi ve îmânî sorumluluğumuzu ortaya çıkarır.

Bu yazı toplam 239 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ahmet Polat Arşivi