ZEYTİN DALI
"Zeytin'e ve İncir'e andolsun ki!..." Tin Súresi
"İncil'de Nuh Peygamber'e barışı müjdeleyen güvercin zeytin dalı getirir...Tufanın yok edici gücüne karşı direnen zeytin ağacı ise ölümsüzlüğün sembolü olmuştur."
Tevrat'ta insanlara hakkaniyet ve doğruluk anlatılırken, zeytin ağacı işaret edilmiştir.
Yani bütün dinlerde 'Zeytin ve Zeytin Ağacı' ndan bahsediliyor.
Kur'an-ı Kerim'de üzerine yemin edilen "Zeytin", insanoğlu tarafından yok edilmeye yeminli adeta.
" Zeytin ve İncir'i yok etmeye andolsun ki..." deyip talan ettiler, ediyorlar, edecekler de.
Yok etmeye gelince şu insan ne de mahir ne de aceleci, ne de istikrarlı ne de zalim,acımasız, bencil...
(Bundan menfaati olanlar için geçerli bu sözüm.)
Sadece Kur'an-ı Kerim'de değil, İncil ve Tevratta da bahsedilen "Zeytin" in neden ülkemizde zerre kadar değeri yok?
Taa Antik Yunan'da başlayıp Roma'dan, Osmanlı Devleti'ne, Cumhuriyet Dönemi'nden günümüze kadar uzanan serüveninde; baş üstünde gezerken nasıl ayaklar altına alındığının hüzünlü hikayesi...
Öyle üzücü ki, ülkemizin her yerinde orman katliamı sürerken, zeytin ağaçları da bundan başka bir şekilde nasibini alıyor.
Zeytin ağacı öyle sağlam öyle sağlam ki eğer özenle bakılırsa 1000-1500-3000 yıla kadar ömrü var. Ama ortalama 300-400 yıl ömre sahip. Düşününce devasa bir yatırım hem insana hem ekonomiye hem ekosisteme.
Bu yüzden de "Zeytinliklerin" yasa ile yok edilmesi uygun görüldü. Yani Zeytin Ağaçları'nın taşınması diye bir şeyin mümkün olmadığını söylüyor işin uzmanları. Her şeye kılıf uyduran yöneticiler bunu da masumlaştırıyor.
Doğa birgün dile gelecek ve onlara bunu yapanlardan intikamını alacak. Elbette doğanın intikamı insanın intikamını benzemiyor. Çünkü doğa denge üzerine kurulmuştur. Ve kendisine bunu yapana da sessiz kalana da aynı tavrı sergileyecek. Doğanın nazarında herkes eşit.
Sofralarımızda gözümüze ve damağımıza hitap eden zeytin, bizin tahmin ettiğimizden daha sağlam köklere ve tarihe sahip.
İnsanlık tarihinin en kadim dostlarından biri. Hem ağacı hem meyvesiyle Akdeniz'in, Mezopotamya'nın, Anadolu'nun hafızasına kök salmış bir yaşam simgesi.
Zeytin Ağacı'nın hikayesi, insanlık tarihi kadar eski. İlk izlerine 8.000 yıl öncesine dayanıyor.
Günümüzde yeşile karşı var olan düşmanlığı hepimiz görüyor, izliyor ve ümitsizce bekliyoruz; bir umuda sığınmak için dört gözle bekliyoruz. Ormanların ve ağaçların akıbeti yasa yapıcıların merhametine muhtaç bir halde. Yani ormanlarımız ve ağaçlarımız öksüz ve yetim kaldı. Paranın gölgesinde bir bir kurban ediliyorlar.
Ne insan ne hayvan ne ormanlar ne... böylesine değersizleştirilmemiştir.
Birçok bilim insanı, çevreci, ziraat mühendisi, ekolojist ve hukukçu elinden geleni yapıyor ama nafile.
Bir avuç insanın menfaatine neler neler gözden çıkıyor. Doğa bize düşman değildi ama insanoğlu ona karşı bir savaş açtı; sonunda kaybedeceğini bildiği bir savaş açtı. Bu savaşı açanlar belki intikam günü geldiğinde dünyada olmayacak ama bu kişilerin neslinden olanlar bunun ceremesini çekecek.
Mesela bir doğal afet karşısında insanoğlunun telaşını ve çaresizliğini bir düşünün lütfen?
Bu yüzden kesilen, yakılan, yok edilen 'Zeytin Ağaçları' nın yerine yenilerini dikerek bir Zeytin Dalı uzatabiliriz doğaya...
Zeytin ile ilgili yazıma devam edeceğim. Kendisi gibi tarihi de öyle derin ve kuvvetli ki, bir yazıya sığdırmak mümkün değil.
Keyifli okumalar diliyorum.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.