Makbule Pekdoğan

Makbule Pekdoğan

Ben Bir Sayı Değilim

Ben Bir Sayı Değilim

Benim adım önemli değil. Çünkü savaşta kalan çocukların çoğunun adını kimse hatırlamaz. Biz, sadece "kaybedilen çocuklar" olarak geçeriz haberlerde. Kimi zaman bir son dakika bülteninde, kimi zaman sadece bir rakam olarak.

Ama ben bir sayı değilim.

Ben bir çocuğum.

Bir zamanlar sıradan bir hayatım vardı. Küçük şeylerle mutlu olan bir çocuktum. Annem bana süt kaynatır, saçımı okşarken hafifçe gülümserdi. Babam işten gelirken bazen bana küçük bir oyuncak araba getirirdi, kırmızıydı, hâlâ hatırlıyorum. Kardeşimle yere uzanır, halının üstünde saatlerce oynardık. En sevdiğim renk maviydi. Maviyi seviyordum çünkü gökyüzü maviydi. Çünkü umut maviydi.

Dün mutluydum.

Ama bugün değilim. Çünkü dün ailem vardı, bugün yok.

Bir geceydi. Her zamanki gibi erkenden uyumuştum. Annemin sesi kulağımda hâlâ:

"Hadi uyu artık, yarın güzel bir gün olacak." demişti.

Ama olmadı.

Sonra bir ses… Korkunç bir patlama… Evimizin duvarları titredi. Annemin çığlığını duydum. O çığlık kulağımdan hiç gitmedi. Sonra sessizlik oldu. Kardeşim yanımdaydı, sarıldım ona. Uyandırmaya çalıştım, ama olmadı. Gözlerini bir daha hiç açmadı. Babam… O da sustu. Geri dönmedi.

Ben uyandığımda taşların altındaydım. Kımıldayamıyordum. Ağladım. Sesimi duyan olur sandım. Ama uzun bir süre kimse gelmedi. Bacağım ezilmişti. Şimdi yok. Çocukken koşmak en doğal şeydir, derler. Ama ben artık koşamam.

Beni bir kampa getirdiler. Çadırların arasında yüzlerce çocuk var. Kimisinin annesi yok, kimisinin babası. Bazıları hiç konuşmuyor, bazıları durmadan ağlıyor. Biz birbirimize sarılarak ısınıyoruz. Çünkü sarılacak anne kollarımız kalmadı.

Geceleri çok sessiz oluyor burası. Ama sessizlik rahatlatmıyor bizi. Sessizlik demek; düşünmek demek. Düşündükçe korkular büyüyor. Geçmiş gözümüzün önünde dönüp duruyor.

Sonra duydum: Bazı çocukları buradan alıp götürmüşler. Nereye gittiklerini kimse bilmiyor. Fısıltılar dolaşıyor çadırlarda: “Organ mafyası…” O kelimenin ne demek olduğunu tam bilmiyorum. Ama korkuyorum. Çünkü savaş bizi sadece evsiz, aç ya da sakat bırakmıyor; bizi birilerinin malı yapıyor. Biz artık çocuk değiliz onların gözünde. Birer organız, birer para kaynağıyız.

Bir gün, arkadaşım Rami kayboldu. Akşam çorbasını bile içemedi. O günden sonra onu bir daha gören olmadı. Sadece bir gölge gibi kaldı aramızda. Her gece rüyamda onunla birlikte kaçıyoruz bu kamptan. Ama sabah uyanınca yine buradayım.

Her gece kabuslarla uyanıyorum. Bombaların sesi hâlâ kulaklarımda çınlıyor. Kardeşimin yüzü gözümün önünden gitmiyor. En çok bu acıtıyor: Ölüm, çocukların oyunlarını yarıda bırakıyor.

Ben sadece oyun oynamak istiyordum. Bir topum olsun, annem bana şarkı söylesin istiyordum. Okula gitmek, resim çizmek, düşüp dizimi kanatmak bile istiyordum. Çünkü çocukluk böyle şeylerle doludur. Ama savaş elimden her şeyi aldı.

Şimdi gökyüzüne bakıyorum. Keşke yeniden uçurtma görebilsem. Keşke kuşların sesini duyabilsem. Keşke yeniden çocuk olabilsem...

Ama biliyorum, bizim için bu çok zor. Çünkü bizim çocukluğumuz bombaların altında kaldı.

Ben sadece bir çocuğum.

Silahım yok. Gücüm yok. Oyun oynayacak güvenli bir sokak bile yok.

Biz savaşmak istemiyoruz. Ama en çok biz çocuklar kaybediyoruz.

Unutmayın bizi. Çünkü biz sadece kaybolmadık. Biz susturulduk, görmezden gelindik, silindik.

Ama hâlâ buradayız.

Hâlâ umut etmek istiyoruz.

Hâlâ yaşamak istiyoruz.

Çünkü ben bir sayı değilim.

Ben bir çocuğum.

Bu yazı toplam 2275 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Makbule Pekdoğan Arşivi