Hayatın koşturmacası içinde, çoğu zaman en kıymetli hazinemizi, geleceğimizin mimarları olan çocuklarımızı ihmal eder gibiyiz. Oysa onların minik yüreklerine ekeceğimiz her bir değer tohumu, yarınımızın dünyasını şekillendirecek. İşte bu yüzden, onlara bırakabileceğimiz en anlamlı mirasın, sadece maddi zenginlikler değil, aynı zamanda ruhlarını besleyecek, onları insan kılacak erdemler olduğuna inanıyorum.

Gözlerimin önünde canlanıyor, çocukluğumun o sıcak anıları... Annemin o şefkatli sesiyle anlattığı törelerimiz, büyüklerimize duyduğumuz o derin saygı... Ölümün o soğuk yüzüne karşı bile koruduğumuz o vakar, düğünlerin o içten coşkusu... Tüm bunlar, bizi bir arada tutan, bizi biz yapan o görünmez bağlardı. Ve şimdi düşünüyorum ki, bu değerli mirası yeni nesillere aktarmak, omuzlarımızdaki en kıymetli görevlerden biri.

Nasıl öğreteceğiz onlara saygıyı? Sadece kuru nasihatlerle mi? Yoksa kendi yaşantımızla örnek olarak mı? Bir çocuğun meraklı gözleriyle dünyaya baktığını unutmayalım. Onlar, gördüklerini taklit eder, duyduklarını içselleştirirler. Bu yüzden, öncelikle biz yetişkinler olarak birbirimize saygılı davranmalı, törelerimize sahip çıkmalı, büyüklerimize hürmet göstermeliyiz.

Ölümün o kaçınılmaz gerçeği karşısında duyduğumuz hüznü, ama aynı zamanda hayata duyduğumuz o derin saygıyı da öğretmeliyiz onlara. Düğünlerin sadece eğlence değil, aynı zamanda toplumsal bağlarımızı güçlendiren, sevdiklerimizle bir araya geldiğimiz kıymetli anlar olduğunu anlatmalıyız. Çünkü saygı, hayatın her anına, her insana duyulması gereken o temel erdemdir.

Bu satırları yazarken içimde bir anne yüreği taşıyorum. Çocuklarımın geleceği için duyduğum o tatlı endişeyi, onlara en güzel değerleri verme arzusunu hissediyorum. Onların tertemiz kalplerine ekeceğimiz her bir saygı tohumu, sadece onların bireysel hayatlarını güzelleştirmekle kalmayacak, aynı zamanda daha anlayışlı, daha merhametli bir toplumun da temelini oluşturacak.

Unutmayalım ki, bir çocuğa öğretilen saygı, aslında geleceğe yapılan en değerli yatırımdır. Onların minik ellerini tutarak, onlara sevgiyi, hoşgörüyü ve saygıyı öğretelim. Biliyorum ki, saygıyla büyüyen her çocuk, yarınlara umutla bakmamızı sağlayacak, geleceğimize en güzel mirası taşıyacaktır. Kalpten kalbe uzanan bu saygı köprüsü, nesilden nesile aktaracağımız en kıymetli emanetimiz olacaktır.