Makbule Pekdoğan
Ekranların Gölgesinde Kaybolan İnsanlık
Dünyayı parmak uçlarımızla keşfediyoruz; ama yıldızları, çiçekleri, rüzgarın tenimize dokunuşunu ve insanların gözlerindeki ışığı unutuyoruz. Hayat artık ekranda yaşıyor; bildirimler, mesajlar, beğeniler… Hepsi anlık tatmin veriyor ama ruhumuzu besleyemiyor. Bir zamanlar kalbimizi ısıtan gerçek gülümseme, şimdi bir emojinin arkasında saklanıyor. Ve farkında olmadan, insan olmanın büyüsü bir parmak kaydırmanın gölgesinde kayboluyor.
Teknoloji hız ve konfor sunuyor; ama karşılığında ilişkilerimizin derinliğini çalıyor. Arkadaşlıklar ekranlarda eriyor, sohbetler emoji ve sticker’larla sınırlanıyor. Sessizlikler bile artık bildirim sesleriyle bölünüyor. Bir zamanlar birlikte geçirilen saatler, paylaşılan kahkahalar, derin sohbetler… hepsi yavaş yavaş yerini kısa mesajlara bırakıyor. Peki, ne zaman durup karşımızdakinin gözlerine bakacağız? Ne zaman o samimi bakışın, bir dokunuşun, kelimelerden daha güçlü olduğunu hatırlayacağız?
Bir an durun. Telefonu bırakın. Ellerinizdeki cihazı değil, yanınızdakini tutun. İşte o an, hayatın gerçek dokusunu hissedersiniz. Bir gülüş, bir bakış, bir kelime… Hepsi ekranın ötesinde birer mucize gibi parlar. Çünkü hiçbir uygulama, gerçek sevgiyi, anlayışı ve samimiyeti taklit edemez. Hiçbir filtre bir insanın kalbine dokunamaz. Ve hiçbir ekran, paylaşılan o sessiz anların verdiği huzuru yaratamaz.
Belki çözüm çok basittir: Hayatın hızını değil, kalbinizin ritmini takip edin. Gerçek mutluluk ekranların gölgesinde değil; insanın kendi içinde, birbirimizde ve paylaşılan sessiz anlarda saklıdır. Her dokunuş, her gülüş, her göz teması ruhumuzu besleyen bir ışık olur. Ve o ışığı fark edenler, dünyayı hâlâ hissedebilenlerdir.
Her gün farkına varmadan bir şeyler kaybediyoruz. Bir arkadaşın kahkahası, bir çocuğun şaşkın bakışı, sabahın ilk güneşi… Ekranlar bu anları gösterebilir, ama hissettiremez. Doğanın sesi, insanın samimiyeti, kalpten gelen bir kelime… Bunlar hiçbir teknolojik cihazla çoğaltılamaz. Her anı yaşamak, farkına varmak ve saklamak gerekir.
Unutmayın: Gözlerinizi ekrandan kaldırdığınızda, insan olmanın ne demek olduğunu hatırlarsınız. O an, hayatın bütün sesi, bütün rengi yeniden sizin olur. Her nefes, her bakış, her kalp atışı size ait olur. Ve belki de o zaman anlarsınız: Mutluluk bir “like”ta değil; gerçek bir gülümsemede, içten bir bakışta, paylaşılan anlarda gizlidir.
Teknoloji hayatımızı kolaylaştırabilir ama insanlığımızı değiştiremez. Kalplerimizi kaybetmeden, gözlerimizi ekrandan kaldırdığımızda, yaşamın tüm renklerini, tüm seslerini yeniden keşfederiz. İşte o an, hayat yeniden başlar. Ve belki de fark edersiniz ki, insan olmanın büyüsü hiçbir uygulamada saklı değildir; o sadece paylaşılan anlarda, kalpten kalbe geçen bir ışıkta vardır. Bir sonraki yazımda buluşmak ümidiyle hoşça mutlu kalın.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.