Makbule Pekdoğan

Makbule Pekdoğan

Başarıya kör bakış ve gelişimin önündeki cahillik

Başarıya kör bakış ve gelişimin önündeki cahillik

İnsan doğası karmaşık bir bilmece gibidir; kimi zaman kendi başarılarımızın ışığında gururlanırken, kimi zaman başkalarının zaferleri bize kendi düşüşümüzü fısıldar. Özellikle bazıları için, etraftaki birinin yükselişi, kendi gölgelerinin daha da belirginleştiği bir tehdit olarak algılanır. Bu durumu kabullenmekte zorlanan bu kişiler, başkasının parlaması karşısında adeta kendi yıldızlarının solduğunu hissederler. Bu his, çoğu zaman küçümseme, alay etme, hatta yıkıcı bir rekabete dönüşen aşağılama çabalarıyla kendini gösterir. Bu sadece basit bir kıskançlık meselesi değil, aynı zamanda bireyin kendi potansiyeline tam olarak inanmamasından kaynaklanan derin bir güvensizlik ve yetersizlik hissinin dışa vurumudur. Kendi iç dünyalarında boğuşan bu kişiler, başkalarının başarılarını birer tehdit olarak algılama eğilimindedir. Başarılı olanı tebrik etmek, ilham almak yerine, eleştirmeye, küçümsemeye veya hatta doğrudan engellemeye çalışırlar. Onlar için bu tavır, kendi yetersizliklerini gizlemenin, belki de kabul edilemez buldukları eksikliklerini örtbas etmenin bir yoludur. Bu kişiler, kendi değerlerini başkalarının başarısı üzerinden tanımlama hatasına düşerler, bu da onları sürekli bir karşılaştırma döngüsüne hapseder.

Bu kıskançlık olgusu, bireysel psikolojinin ötesinde, toplumsal ve kültürel düzeyle de yakından ilişkilidir. Toplumun genel eğitim ve bilinç düzeyi yükseldikçe, bireylerin başkalarının başarısına karşı daha olgun ve anlayışlı yaklaştığı gözlemlenir. Kültürel olarak gelişmiş toplumlarda, başarı genellikle bireysel çabanın, yeteneğin ve azmin bir sonucu olarak görülür ve hak ettiği takdiri alır. Burada, başkasının başarısı, bir rekabet unsuru veya kişisel bir tehdit yerine, bir ilham kaynağı veya kolektif ilerlemenin bir parçası olarak algılanma eğilimi gösterir. Bu tür ortamlarda, başarıya giden yolda birbirine destek olmak, ortak hedeflere ulaşmak için işbirliği yapmak daha yaygındır. Açık iletişim ve şeffaflık, bu tür toplumlarda kıskançlığın etkisini azaltan önemli faktörlerdir.

Öte yandan, kültürel gelişimin daha düşük olduğu veya rekabetçi ortamların daha yıkıcı bir nitelik taşıdığı toplumlarda, kıskançlık daha yaygın ve belirgin olabilir. Bu kişiler, genellikle sadece "okumak" olarak algılanan formal eğitimin ötesinde, gerçek kendini geliştirmenin ne anlama geldiğini kavramakta zorlanırlar. Kitap okumayı veya bir diploma almayı kişisel gelişimin yegane ölçütü sanarken, deneyimlerden öğrenmek, eleştirel düşünme becerilerini geliştirmek, empati kurmak, etkili iletişim kurmak gibi gerçek gelişim unsurlarını göz ardı ederler. Bu sığ bakış açısı, başkalarının sadece kağıt üzerindeki bir diplomayla değil, bilgi birikimi, tecrübe ve kişisel yetkinlikleriyle elde ettikleri başarıları hazmedememelerine yol açar. Onlar için başarı, sadece bir sonuçtur ve bu sonuca ulaşmanın ardındaki süreç, emek ve fedakarlıklar görünmez hale gelir. Eğitim, sadece bilginin aktarılması değil, aynı zamanda empati, eleştirel düşünme ve esneklik gibi sosyal becerilerin geliştirilmesiyle de eş anlamlıdır. Bu beceriler geliştikçe, bireyler başkalarının başarılarına daha yapıcı bir perspektiften bakmayı, hatta onlardan ders çıkarmayı öğrenirler. Bu durum, bireylerin kendi gelişim alanlarını keşfetmesini ve içsel motivasyonlarını güçlendirmesini engeller.

Aynadaki Yüzleşme ve Potansiyelin Keşfi

Peki, başkasının başarısıyla dalga geçerek kendi yetersizliklerini gizlemeye çalışanlar, bir an durup aynada kendilerine bakabilselerdi ne olurdu? Belki de o an, dışarıya yansıttıkları alaycı tavırların altında yatan derin güvensizliği fark ederlerdi. Kendi eksikliklerini örtbas etmek için başkalarını aşağı çekmeye çalışmak yerine, bu enerjiyi kendi potansiyellerini keşfetmeye harcayabilselerdi? İşte gerçek gelişim, bu içsel yüzleşmeyle başlar. Kendilerini geliştirmeyi bilen insanlar, başkasının başarısının kendi yetersizlikleri olmadığını, aksine ilham verici birer örnek olduğunu anlarlar. Onlar için başkalarının yükselişi, kendi gelişim yolculuklarında birer kilometre taşıdır; öğrenmek, ilerlemek ve daha iyiye ulaşmak için birer motivasyon kaynağıdır.

Oysa ki, başkasının başarısı, bizim de başarabileceğimizi gösteren birer ışıktır. Her başarılı hikaye, potansiyelimizi hatırlatan, sınırlarımızı zorlamamız için bizi teşvik eden birer ders niteliğindedir. İlham almak, öğrenmek ve motive olmak yerine, karamsarlığa kapılmak, hem kişisel gelişimimizi engeller hem de etrafımızdaki insanlarla olan ilişkilerimizi zehirler. Başkasının başarısını kıskanmak, bizi kendi içimize kapatırken, kendi potansiyelimizi görmemizi engeller. Unutmayalım ki, gerçek güç, başkasının başarısını içtenlikle kutlayabilmek ve kendi yolumuza, kendi hedeflerimize odaklanabilmektir. Toplumsal olarak daha olgunlaştıkça, kıskançlığın yıkıcı etkileri azalacak ve başarıya giden yolda birbirimize destek olmanın, birbirimizi yüreklendirmenin kıymetini daha iyi anlayacağız. Başarı, sadece bir bireyin yükselişi değil, aynı zamanda tüm toplumun ortak faydasi haline gelecektir. Bu perspektif, bireysel ve toplumsal ilerlemenin anahtarıdır.

Bu yazı toplam 2532 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Makbule Pekdoğan Arşivi