Makbule Pekdoğan
Alışmak, Ölmekten Daha Korkunç
Dualar molozların altından yükseliyor.
Çocuk sesleri toz bulutuna karışıyor.
Gökyüzü her patlamada biraz daha kararıyor.
Ve biz, yanan şehirlerin dumanı altında, yavaş yavaş duygularımızı yitiriyoruz.
Belki de insanlık ilk kez bu kadar sessiz,
bu kadar çaresiz,
ve en kötüsü — bu kadar alışmış.
Bombaların altında çocuklar, açlıktan ölen insanlar, susturulan diller…
Bir haber akışının arasında kayboluyor.
Bir görsel, bir başlık, birkaç saniyelik acı...
Sonra sıradaki videoya geçiyoruz.
Filistin artık sadece bir coğrafya değil; insanlığın utanç aynası.
Ve o aynaya baktığımızda gördüğümüz şey yürek parçalayıcı:
Yıkılmış şehirler, paramparça hayatlar,
“Barış” kelimesinin içi boşaltılmış bir slogan gibi kullanılması.
Bir çocuk ağladığında dünya duymuyor artık.
Çünkü dünya alıştı.
Oysa alışmak, ölmekten daha korkunç.
Doğu Türkistan’da konuşmak bile yasak.
İnsanlar sadece kim olduklarını söyledikleri için kamplara kapatılıyor.
Diller yasak, inançlar suç, kimlik tehdit.
Bir halk, görünmez duvarların ardında silinmeye çalışılıyor.
Ama dünya susuyor.
Çünkü ticaret var, çıkar var, hesap var.
İnsan hakları artık sadece diplomatik bir süs cümlesi.
Sudan’da milyonlarca insan aç, susuz, evsiz.
Kadınların çığlıkları göğe karışıyor, çocuklar korkudan konuşmayı unutuyor.
Erkekler sorguya alınıyor; dövülüyor, kırılıyor, susturuluyor.
Etleri kesiliyor, kemikleri eziliyor, insanlıkla birlikte onurları da paramparça ediliyor.
Bazıları günlerce işkencenin içinde ölümü bekliyor, bazılarıysa ölümü bile bir kurtuluş sayıyor.
Orada acının sesi bile duyulmuyor artık.
Toprak kanla ıslanıyor.
Ama dünya ekranlarını başka yöne çeviriyor.
Çünkü Afrika yanarken “seyir değeri” bile yok.
Evet, insanlık artık dijital bir vicdana sahip.
Bir paylaşım, bir etiket, bir hikâye...
Ve çoğu zaman hepsi birkaç saniyelik bir duygusal refleksle sınırlı kalıyor.
Ama unuttuğumuz bir gerçek var:
Değişim, bir paylaşımda değil; bir direnişte başlar.
Ve bu direniş, vicdan rahatlatmak için değil, mazlumun sesi olmak için yapılır.
Mazlumun yanında durmak bir kez paylaşmakla değil,
ısrarla gündemde tutmakla mümkündür.
Unutulan her acı, bir sonraki zulmün zeminidir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.