Alaattin Karaer
“KUBİLAY” GENÇ DEVRİMCİ
Cumhuriyetimizin kurucusu büyük önder başkomutanımız Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün, sonsuzluğa uğurlanışının 85’inci yıl dönümü 10 Kasım’da İstanbul Piyade Okulu’nda Atatürk rozeti takmayı reddeden ve yırtıp atan maskaraları duyunca, yine ‘'Cemaatlerle protokollere devam edeceğiz' diyen birisini duyunca genç yaşta hayatını kaybeden Asteğmen Kubilay aklıma geldi!

Tarihi ve doğal güzellikleri ile tüm medeniyetleri kucaklayan ülkemizin, dünyanın eşsiz ülkelerinden birisi olduğunu bilmeyen yoktur. Her yöresi ayrı bir yaşam enerjisi ile doludur. İlkbahar-yaz, sonbahar kış! Bu dört mevsimi yaşamak her ülkenin insanına nasip olmaz.
Yazıma Ülkemizin, Zeybek ezgileri ile meşhur Güzel İzmir’le, Şirin İzmir’le başlamak istiyorum.
Ünlü tarihçi Heredot’un, “En yüce gök kubbenin altında ve dünyanın en güzel ikliminde” kurulduğunu belirttiği İzmir 5000 yıla uzanan tarihin her döneminde önemli bir yerleşim yeri olmuştur.
Emperyalizme karşı, 15 Mayıs 1919 günü ilk kurşunu sıkan yiğit Gazeteci Hasan Tahsin’in anıtının da bulunduğu tarihi şehir.
Güler yüzlü, yardımsever insanların yaşadığı şehir.
Üniversite yıllarım, altı yıl iş hayatım İzmir’de geçti. Hayatımın başlangıcı da orada oldu. İzmir’li eşimle orada tanıştım ve evlendim. İlk çocuğumuzda orada doğdu. Eşimin ailesi Eski Foça’da oturuyorlardı. Ziyarete gittiğimizde İzmir’e 28 km. uzaklıkta olan, çömlekleri, testileri, saksıları ve rengarenk desenli seramik ürünlerinin yol kenarlarında sergilendiği Menemen İlçesinin içerisinden geçer, yolun biraz ilerisinden sola dönerek Eski Foça yoluna devam ederdik. Her geçişimiz de Kubilay’ı anmadan geçemezdik.
Bugünde yine ölümünün üzerinden 83.yıl geçen Kubilay’ı anmadan geçmek olmazdı.
Gençliğinin baharında, vatan görevi yaparken yobazlar tarafından, 24 yaşında katledilen Kubilay !
Anne ve babaların ismini çocuklarına koyduğu Kubilay !
Güzel İzmir’i simgeleştiren Kubilay !
Şirin İzmir’i simgeleştiren Kubilay !
Menemen’i simgeleştiren Kubilay !
Gericiliğe, yobazlığa, bağnazlığa tepkinle, canınla karşılık vererek insanlara örnek olan genç insan, genç delikanlı. Tarih sana kalkan bu yobaz elleri kendi içinde yok edecektir.
Toplumsal belleklerden hiç silinmeyen bu olay 23 Aralık 1930’da yaşanmıştır. Tarihe “Menemen Olayı- Kubilay Olayı” olarak geçen bu tarihi olayı kaynaklardan sizlere aktarmak istiyorum:
MENEMEN OLAYI
Derviş Mehmet isminde bir yobaz ve altı silahlı arkadaşı 23 Aralık 1930 günü Menemen'e gelmişler ve camiye girerek üzerinde dini ibareler yazılı bir bayrakla, camide bulunanları ve merakla cami önüne toplananları, kendileriyle birlik olmaya davet etmişlerdir. Derviş Mehmet halka hitap ederek; "Ey Müslümanlar, ne duruyorsunuz; Halife Abdülmecit hududa geldi, Sancak-ı Şerif çıktı, gelin altında toplanalım, şeriat isteyelim" diye bağırmıştır.
Gösteriler ve tekbirlerle dini ibareler bulunan bayrağı Hükümet Konağı önündeki meydana dikmişlerdir. Toplanan halkı dağıtıp bu yobazları yakalamaya mesleği öğretmen olan Yedek Asteğmen Kubilay Bey'in askeri müfrezesi görevlendirilmiştir. Kubilay Bey, şakilere nasihat da bulunarak; yaptıklarının hatalı, sakıncalı ve kötü bir şey olduğunu belirterek vazgeçmelerini ve dağılmalarını söylemiştir. Şakiler buna mavzer kurşunu ile cevap vermişlerdir. Kubilay Bey kendisini korumak için tabancasını çekmiş ise de, bir kurşunla yaralanarak yere düşmüş ve gözleri dönmüş canilerden biri, yaralı Kubilay Bey'in üstüne atılarak boğazından kesip başını gövdesinden ayırmıştır. Bu arada Hasan ve Şevki adlı fedakar mahalle bekçilerini de şehit etmişlerdir.
Olay yerine yetişen askeri birlik ve jandarmalar şakilerin teslim olmalarını istemiştir. Bu isteği reddeden yobazlar ateşle karşılık vermişlerdir. Çatışma sonucu Derviş Mehmet ve iki arkadaşı vurularak, ikisi de yaralı ele geçirilmiştir. Diğer ikisi de iki gün sonra yakalanmıştır. Araştırma sonucu; olayın bölgesel bir nitelik taşımadığı, organize bir şebekenin düzenlediği, Cumhuriyet'i yıkmak amacını güden irticai ve siyasi bir hareket olduğu ortaya çıkmıştır. Bunun üzerine Hükümet, Menemen ilçesi ile Manisa ve Balıkesir illerinde bir ay süre ile sıkıyönetim ilan etmiştir. Yakalananlar muhakemeleri sonunda ağır cezalara çarptırılmışlardır.
Olaydan hemen sonra Atatürk, Cumhurbaşkanı ve Başkomutan olarak Genelkurmay Başkanı Mareşal Fevzi (Çakmak) Paşa'ya 28 Aralık 1930 günü bir taziye telgrafı göndererek, Cumhuriyet'e karşı suikast tertipleyen mütecavizleri lanetlemiş ve Kubilay Bey'i görevini yapan şehit olarak takdirle anmıştır. Atatürk; "Hepimizin, dikkatimiz, bu meseledeki vazifelerimizin icabatını hassasiyetle ve hakkıyla yerine getirmeye matuftur. Büyük ordunun kahraman genç zabiti ve Cumhuriyetin mefkureci muallim heyetinin kıymetli uzvu Kubilay Bey, temiz kanı ile Cumhuriyet'in hayatiyetini tazelemiş ve kuvvetlendirmiş olacaktır." demiştir.
Kendisini saygıyla anıyoruz!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.