DÜNYA EVİNE YENİ GİRENLERE-GİRECEKLERE

Son on yıl istatistiklerine göz gezdirildiğinde, boşanmaların aşırı arttığını görüyoruz. Köyden şehre göç; farklı kültürleri bir araya getirerek değişim ve çözülmeyi hızlandırmaktadır. Büyük şehirde tutunabilme mücadelesi; aile bağlarının zayıflaması, birbirini tanımayan farklı kültürlerin/yörelerin evlilik kavşağında kesişmeleri gibi etkenler, boşanmaların ana sebeplerindendir.

Bu haftaki yazımız, önceki yazımızın devamı niteliğinde sayılabilir. Mutluluk hayalleri kuran, yeni evlenecek ya da evli gençlerimize evlilikle alakalı bazı tavsiyelerde bulunacağız.

Aslında evlilik arifesindekilere veyahut da yeni evlenenlere nasihatte bulunmak; bu yolda en az 35-40 sene bir yastığa baş koyanların uhdesinde olduğundan haddimize düşmüyor. Ancak muhtelif zamanlarda nikâh kıyma, nişan/yüzük merasimi, manevi rehberlik, aile hukukuyla ilgili istisnai sorularla karşılaştığımız ve vazifemiz gereği belirli bir müktesebatı elde ediyoruz. Bu da pek çok hadiseye vukûfiyetten ötürü bilgi ve tecrübe paylaşımını zaruri kılmaktadır.

Tavsiyelerimizin; ayakları yere basan, basit, uygulanabilir ve kısa vadede sonuç verebilecek nitelikte olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz.

Yüce Allah; erkek ve kadın olmak üzere insanı bir çift yaratmıştır ki, “Onlara ısınıp kaynaşasınız diye size kendi türünüzden eşler yaratıp aranıza sevgi ve şefkat duyguları yerleştirmesi de O’nun kanıtlarındandır. Doğrusu bunda iyi düşünen kimseler için dersler vardır.” (Rûm, 30/21) ayetinde de “iki cinsin birbirini tamamladığı” anlamı çıkmaktadır. Şu hâlde, evlilik; sekînet bulma, ruhunu tamamlama, bir şeyleri paylaşma anlamlarını içermektedir.

Ne var ki, realiteye baktığımızda, yukarıdaki ifadelerle taban tabana zıt bir durumla karşı karşıya kalıyoruz. Daha açık ifadeyle, karı-koca arasında, sevgi yerine kavga ve niza ön plana çıkmaktadır. Burada zihnimizin derinliklerinde, şu soruya cevap aramalıyız: “Niçin evlendim, benim evlilikten beklentim nedir, beklentilere cevap verebilmem için neler yapmalıyım?” İşte, Kur’an ve Sünnet’i hayatın merkezine alarak yaşamanın somut hali de burada başlıyor.

“Onlarla iyi geçinin. Eğer onlardan hoşlanmazsanız, Allah’ın hakkınızda çok hayırlı kılacağı bir şeyden de hoşlanmamış olabilirsiniz.” (Nisa,4/19.)

Yukarıdaki ayetin açıklması şu şekilde yapılmıştır: “Erkeklerin kadınlara karşı kötü davranışları (mâruf çerçevesini aşan muameleleri) her zaman kadınların kusurundan kaynaklanmaz. Erkeklerin kötü huylu olmaları, başka kadınlara meyletmeleri, zaman içinde eşlerinden soğumaları, hatta onlardan nefret eder hale gelmeleri gibi sebepler de onları kötü davranışa itebilir; bu âmillerin etkisiyle erkekler, kadınlarını boşamaya, evlilik hayatına son vermeye karar verebilirler. Bu durumda Kur’an-ı Kerîm’in tavsiyesi erkeklerin acele etmemeleri, duygularını kontrol etmeleri; duyguya dayalı isteklerin her zaman insanlar için hayırlı sonuçlar doğurmadığını, istenmediği halde yapılan veya katlanılan şeylerin de bazan insan hakkında hayırlı olduğunu düşünmeleri, bu kabilden tecrübeleri hatırlamaları, evlilik hayatını ve bu hayat içinde iyilik ve adaletten ayrılmama çizgisini ellerinden geldiğince korumaya çalışmalarıdır.”

Bir sürücü, nasıl ki yol ve hava şartlarına göre strateji belirleyip ona göre yol alıyorsa, günümüz evli bireyleri de “ben böyleyim; huyum-karakterim bu” tarzındaki tekdüzeliği bırakıp zamana ve şartlara göre hareket etmelidir. Hem kadın hem de erkekler için dinen meşru görülmeyen unsurlar çok daha cazip ve bir o kadar da kolay halde ulaşılır. Daha açık bir ifadeyle, zaman ve algının değişmesinin yanı sıra teknolojinin gelişmesiyle eski adetlerle, belirli bir gelenek üzerine tek düze yaşayan insanlar; yerini sosyal medyada veya bir arkadaş çevresinde karşı cinsten “dertlenecek!” birini buluyor. Zira fert; aile ortamında beklediği ilgi ve alakayı göremeyince, bir nevi boşluğa düşüyor, ruhi yalnızlığını giderecek veya unutturacak bir hüviyete bürünüyor. Bu da beraberinde yanlış yollara sapmayı ya da başka yerlerde çözüm aramaya beraberinde getiriyor.

Her şeye sabreden, iyi tarafta bulunmaya çalışan ve aile saadetini düşünen fert; uzun vadede başarıya ulaşır. Bu dünyada ulaşamadığı takdirde ahiretini kazanmasına yardımcı olur.

Dini öğrenmeye yönelik bilgi edinmede haya yoktur. O zaman haydi, başlayalım:

  • ÖMÜR DEDİĞİN programını ara ara izle; oradaki hayat tecrübelerini kendine uyarla.
  • Günümüzde çağdaş ve moda diye yutturulan flört evlilikleri aldatmacadan ibarettir. Şayet böyle bir evlilik yaptıysan unutma ki, flört döneminde vitrininizde hep iyi taraflar vardı. Şimdi vitrinin arka tarafıyla karşılaştığında hayal kırıklığı yaşama.
  • Başarılı insanların hayat hikayelerinin arkasında -genelde- mutlu evliliklerin bulunduğunu görürsün.
  • Dünyada hiç kimse mükemmel değil; kusursuz bir eş arama.
  • Bir yastığa baş koyduğun eşini değiştirmeye değil de çözmeye, tanımaya çalış, empati yap. Böylece hangi durumlarda gerginliklerin ortaya çıkacağını kestirebilir, ona göre pozisyon alabilirsin.
  • Evlilik, sabır ve özveri işidir, en az 3-5 sene geçmesi gerekir.
  • Mahremiyete özen göster, eşinle her yere beraber gitme. Bazı yerler ve insanlar vardır ki, oraya yalnız gidilir. Eş-dost diyerek herkesi ailenizin içine alma. Ailece görüştüğünüz kimseleri iyi seçin. Aksi takdirde büyük kargaşalara, (Allah korusun) ayrılıklara kapı aralar.
  • Harcamalarınızı kontrol altında tutabilme adına aile bütçesini birlikte yapın, nice ocakları söndüren ve yuvaları dağıtan kredi kartı borcu ve faiz tuzağına düşmemeye ihtimam gösterin.
  • İsraf, debdebe, şatafat ve birilerine nispet yapma gibi zamanın hastalıklarına düşmeyin.
  • Yatak odasındaki mahremiyete dikkat et. Hiçbir şeyi annene bile anlatma. Bu hususta fikir birliği yapın.
  • “Ata dörttür” düsturunu -her ne kadar (çok çok) zor gibi gözükse de- hayata geçirmeye çalış. Benim annem-babam, senin annen-baban kavgalarını meclisinize sokmayın.
  • Önceden yaşanan dargınlıkları, hesaplaşmaları ve küskünlükleri unut. İnsan (انسان) ile unutma anlamına gelen “nisyan” (نسيان) kelimesinin aynı kökten türediğini unutmayarak gereğini yap.
  • Kavga ettiğinizde (ki, bu her evde vardır, normaldir) kavganın hesabını başka yerlerden başka türlü çıkarmayın; eşinizi ulu orta kötülemeyin, evinize misafir geldiğinde hiçbir şey yaşanmamış gibi renk vermeyin. Eşinizin akrabalarının yanında surat yapmayın.
  • Eşinizi mutlu etmek, sevindirmek istiyorsanız onun anne-babasına basit de olsa hediyeler alın, düşündüğünüzü hissettirin.
  • Dinimizin emir ve nehiylerini ailece yaşama adına, zorlaştırmadan tatlı ve farklı üsluplar seçerek gayret gösterin.
  • Önce cümle Ümmet-i Muhammed’e sonra da aileniz adına bol bol dua et. Geceleri teheccüt vaktinde kalkıp Hz. Allah’a yalvar.
  • Gayret gösterdiğin vakit karşılığını alacağını hiç unutma.
  • Yeri geldiğinde özür dilemesini bil; inadı, gurur ve kibiri bir kenara bırak.
  • İyi ve kötü hallerinizi kimse bilmesin. Kavga ettiğinizde anne-babana söylersin; onlar da üzülür, eşine kinlenir. Barışıp kaynaştığınızda, sen; eşinle aranı düzeltip huzur bulmuşken, onların hüznü ve kini devam eder. Ancak (devamlı kavga, şiddet, içki, kumar gibi) bazı huzursuzluklar vardır ki, istisnadır; çok geç kalmadan ve yuvayı kurtarma adına ailenle paylaşman gerekir.
  • Eşinin hak ve hukukunu gözet. Evliliğin yürümüyorsa nafaka ve hul‘ (خلع) ile (en son çare) Allah’ın meşru gösterdiği yol ile bu işi bitir. (Hul` -kadın tarafından- kocaya verilmek üzere bedel mukabilinde koca ile karı arasındaki evlilik hayatına son vermektir.)
  • Çocuğun, mutlu ve huzurlu bir aile ortamında yetişeceğini ve onun çok iyi bir gözlemci olduğunu unutma.
  • Aile içinde görev taksimatı olsun, zor zamanlarda, ara sıra birbirinize yardım edin.
  • Helal lokma mücadelesinde ailece seferber olun, evinize haram kazanç girmesin.
  • Başkalarıyla kendinizi kıyaslamayın. Sizden seviye bakımından daha aşağıda olanlara bakıp şükredin.
  • Evlilik bir nevi kumardır; tutarsa, imtihanın başka yerlerdendir. Tutmazsa da “ne yapalım, bu da bizim imtihanımızmış” diye (vaziyet her ne kadar böyle olsa da) kendini bırakma.
  • Dizi/filmlerde veya müstehcen filmlerdeki yaşanan her bir şey; sahte, düzmece, aldatmaca ve insanlık onurunu ayaklar altına almadan ibarettir. Bunların hiçbirini eşinden bekleme.

Ayrıntıya girilebilir. Yerimizin darlığı ve akıcılığı sağlama adına, konuyu ana hatlarıyla çerçeve altına çalıştık. Konumuzla ilgili, yakın tarihin canlı şahitlerinden Dr. Rıza NUR’un; “Hayat ve Hatıratım” eserinden bir alıntıya yer vererek yazımızı sonlandıralım:

“Babam sert bir adamdı…. Sert babam bizi bazen döğerdi. Anam elinden alamazdı. Gider bir odada gizlemeğe de pek dikkat ederek, sessizce ağlardı. Babam bazan ona da sertlik ederdi. Bu kadının ona bir defacık olsun karşılık verdiğini görmedim. Bir defa tıbbiyenin son sınıflarına gelmiştim. Sinop’ta tatil geçiriyordum. Babam anamı azarladı ve gitti. Babam haksızdı. Bu haksızlığa isyan eder bir hale geldim. Anam bir odaya çekildi. Biliyordum ki; ağlamak için çekildi. Bana pek dokundu. Yanına gittim; baktım ağlıyor. Dedim ki: ‘Ana! Bu nedir? Daha ne vakte kadar çekeceksin? Ben artık büyüdüm. Başımda yerin var. Seni başımda taç gibi taşırım. Sen de ona söyle! Artık yeter.’ Bu halde bana cevabı şu oldu: ‘Oğlum; o benim erkeğimdir. Kadınların erkeklerine itaat etmeleri vazifeleridir. Onların cenneti kocalarının ayağı altındadır. Ben ona nasıl karşılık veririm?’ Bu hıçkırıklar arasındaki bu yüksek söz derhal aklımı başıma getirdi. Bu yüksek fazilete hayran oldum. Bana onun bir dersi de bu oldu. Akşam babam geldiği vakit anam sanki hiçbir şey yokmuş gibi babama muamele etti, sözler söyledi, hizmet etti. Babam da daha tatlı oldu.” (Hayat ve Hatıratım c. I, s. 55-56, Rıza NUR, Altındağ Yayınevi, 1967)

Bu yazı toplam 13814 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ahmet Polat Arşivi

Piyango Bileti Almayalım

18 Aralık 2025 Perşembe 10:00

Unutmak III

10 Aralık 2025 Çarşamba 13:25

Niyet

28 Kasım 2025 Cuma 10:01

Musa, Harun ya da hiç olmak

21 Kasım 2025 Cuma 15:00

Kelimelerimiz

13 Kasım 2025 Perşembe 12:40

İlgi Alanımız

30 Ekim 2025 Perşembe 09:44

Seferden Sorumluyuz

23 Ekim 2025 Perşembe 10:37

Unutmak

16 Ekim 2025 Perşembe 11:04

Kur’an’ı Anlama XVI. Cüz

25 Eylül 2025 Perşembe 10:04

İtidal ve Denge

17 Eylül 2025 Çarşamba 10:47