Tuğba Ulucan

Tuğba Ulucan

Kalpteki kalıcı yara izi: Aşk

Kalpteki kalıcı yara izi: Aşk

Aşk, sadece büyüklerin oynadığı neden tehlikeli bir çocuk oyunudur ki?

Ah!Bazı sevdalar,
Kaçak sevda gibidir,
İçine çektikçe
İçinizi sızlatır!
Kerem gibi yana yana
Leyla gibi kana kana
Mecnun gibi kandıra kandıra...

Hadsiz düşmana ne hacet!
Bazı sevdalar olmasa,
Ona ihtiyacın olmasa,
Ona değmeden sekip geri gelen sevdan olmasa,
Perişan edecektir elbette seni,
İşte!Böyle!
Peki!Bir seyahat için mi iki kişi sevda sahrasına çıkıp ya yalnız döner ya da kaybolur aşk labirentinde.
Yoksa bazı sevdalar,
Sıcak süt gibi ağzını mı yakar sadece!
Niye büyüklerin oynadığı çocuk oyunudur bu sevda!
Sanki bütün günahları o işletmemiş gibi,
Ah!Kaçak sevda!
İçine çektikçe
İçini sızlatır!
Ciğerinizi yakar
Ağzınızı düğümler,
Yine de insanlara "Günaydın!"dedirtir güler geçersiniz!
Ya kalbinizi mühürlerse
Var mı bir korunma yönteminiz!
Küçükken aşk aşısı olamaz mıydık doktor bey?
Kritik zamana gelmeden önce!
Canınız çektikçe,
Hep zehir mi içeceğiz ya böyle
Yutkunamazsanız
Canınızı yakarlar!
Saf-i zarardır!
Hele bir de acımasız Mecnun'a denk gelirseniz!
Yandı gülüm keten helvası!
Üç maymunu oynar!
Kendi çırpınışlarınızlarınızla,
Adınızı deliye çıkarır,
İspatlayamazsınız,
Ciğerinizi de yırtsanız,
Acı dolu bakışlar da atsanız,
Serzenişte de bulunsanız,
Siz dörtten geriye sayarken bile,
Duymaz zalim sevgili!
Boğulur gidersiniz!
Ne anlar çocuksu sevdadan hiç tatmamış ki?Tattırmamış ki?
Sevda masum olsun dersin,
Sevda iki kişilik olsun dersin,
Kalbi temiz aşk görmemiş ki üstünde durmaz işte öyle büyülü sözlerle karıştırır bozar!
Kandırır!
Artık o eski bıraktığı Leyla kalmamıştır ki yanında
Bütün kanını iliklerine kadar emdiği sevda posası kalmıştır artık ya yanında ya da ardında!
İstediği olmuştur ama zalim Mecnunun,
Kimselerle konuşmasını istemediği Leyla'sını artık
koparmıştır arkadaşlarından, toplumdan,
Yaralı ceylana dönüşmüştür bir zamanlar yüzünden gülücük eksik olmayan gamzeli Leyla!
Sonra o yaralı Leyla eline bir kitap alır
ve halet-i ruhiyesine tercüman olacak o şiiri bulur,
o yetişir imdadına işte acilen:
"Hava kurşun gibi ağır!!
Bağır bağır bağır bağırıyorum. Koşun!Kurşun eritmeğe çağırıyorum...
O diyor ki bana:
- Sen kendi sesinle kül olursun ey! Kerem gibi yana yana... "Deeeert çok, hem dert yok" Yüreklerin kulakları sağır... Hava kurşun gibi ağır...
Ben diyorum ki ona: "Kül olayım Kerem gibi yana yana. Ben yanmasam sen yanmasan biz yanmasak, nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa.. "
Der ve oracıkta sızlayan yüreciğini serinletir Kerem gibi!Leyla!Nazım Hikmet'in şiiriyle.
Artık kalbini bozuk para gibi harcatan ve buna göz yuman abdal Leyla yoktur.
Kendi gözünde yerini
Aşk küpü içine daldırıp daldırıp çıkaran
dengesini bozmuş,
yüreğini incitmiş zalim eks Mecnun yoktur artık gözünde.
Sevdiğinden kurtarır yaralı ceylan gözlerini,
Yeniden hayata açar dünyanın en güzel gözlerini!
Artık hem kendi istediği olmuştur!
Hem de sevdiği adamın istediği olmuştur.
Artık yaralı ceylan boğulmuştur!
Ama artık daha güçlü zırhlanmıştır aşkın dünyasına kendisine denk gelen reyonunda.
Sun-i şiir tenefüsüyle tekrar hayata tutunmuştur.
O artık eskisi gibi değildir
Mutasyona uğramıştır.
'Aşk Mutasyonuna!'
Bir müddet elini eteğini aşktan çekmiştir.
Yalnız kalmıştır!
Hatta kendisine bile yalnızlaşmıştır!
Ama en çokta kendini yalnızlaştırmıştır zalim sevdaya karşı artık!
Ama samimiyetsiz insan müspetteleri boş durur mu? Toplanmıştır etrafına yine!Şamata için!
Yine maksat eğlence olsun!
Yine maksat dedikodu olsun!
Yine ti'ye almışlardır sevdayı oracıkta!
Kutsiyetine aldırmadan ayaklar altına almışlardır sevdayı!
Yine yeniden!
Gönüllerince!
Zalim Mecnun yine boş durur mu hiç?
Patlatmıştır yine başka şamatayı olayın orta yerine!
Onun işi o!Ne yapsın!
Sevda alıp sevda satmak!
Ondan para kazanıyor,
Ona kolay demek ki Medusalarla, Şahmeranlarla uğraşmak!
Biz ne bilelim!
Bize kadar zordu!
Keşke! Sigara sağlığa zararlıdır yazısını,
Bazı Zalim Mecnunların Zalim Medusaların alnına da yazsalar?Nolurdu sanki!
Gerçi yine de uzak durur muyduk! Bilinmez
Uğur Gökbulut'un sözlerinde olduğu gibi;
"Verilen emeğin, çırpınan yüreğin ve tertemiz sevginin bile, bir kıymetinin olmadığını anladığım günden bu yana, hayatı akışına, insanları layığına, kendimi de kendi haline bıraktım. Ne olacaksa olsun...!"
Belki de kırgınlığının özet halidir.
Ama hep merak ettiğim tema
Aşk toplum için mi?
Toplum aşk için mi?
Belki yer değiştirir harfleri; sesliyken sessize dönüşüverir ruh halleri! Bilinmez!
Peki hikayenin sonunda kalpteki sevdamızla kafadaki kırk tilki bir mi atladı uçuruma?
Yerinde mi hala?
Yer değiştirdi mi? Tavşanla kaplumbağa gibi.Bilinmez!
Belki üstad Nazım Hikmet yaşasaydı cevabını yazardı.
Ama bildiğim tek şey varsa
o da bize de bu kaçak sevdalardan
'üç elma düşmüş!'
Ana karakterler iyi rol oynamış belki de iyi kandırmışlar bizi en başından! Mecnun gibi bilemeyiz.

Sonuç olarak; toplumda çeşitli yara izleri vardır. Sosyal yaralar, travmatik yaralar, kalp yarası gibi 'Yara izi' üzerine okuduğum bir sözde olduğu gibi belki
"Aşk kaderdir.Kaçamazsın Lina! Unutma... Kalp her zaman imkansıza aşık olur"sözü de aşk için tedbirli olmamız için geçerli bir sebep değil midir?
Belki de aşk Ankara ayazıdır.
Sardı mı yılan gibi bütün kemiklerimizi kırmadan hissiz bırakmadan düşmez yakamızdan.
Belki de ünlü filozofun dediği gibi "Aşk,ciddi bir akıl hastalığıdır"bunlar önemli sebeptir belki de aşka tutsaklıktan kaçış için ama bahaneler tükenir mi fıtratımıza? Kim bilebilir ki?

Yeniden Garip Akımı Şairi Tuğba Ulucan

Değerli okurlarım; hem yeni gerçekçi toplum bilimci olarak zihniyeti olarak hem de yazar Nazım Hikmet'ten ilham alıp serbest nazım ve toplum bilinci ile uyarladığım ve yapı olaraksa; 'yeni garip akımından etkilenerek serbest şiirimi yazmak istedim. 'Aşkın kalpteki kalıcı yara izi' olarak temasını belirlediğim ve sizlerin okuruna sunduğum bu şiiri umarım beğenirsiniz. Şimdiden ilginiz için çok teşekkür Sağlıkla kalın!

Bu yazı toplam 13899 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Tuğba Ulucan Arşivi