M.Bilge Demir

M.Bilge Demir

Cumhuriyetin gölgesinde Derviş ruhlu bir kadın Suat Derviş

Cumhuriyetin gölgesinde Derviş ruhlu bir kadın Suat Derviş

1-001.jpg

“Ben şimdi gözlerimi bir yokluk içinde dinlendiriyorum.
Ben şimdi gözlerimi kırpmıyorum bile…” Onu Bekliyorum

Her çağ, kendi kahramanlarını yaratır. Kahramanlık kiminin silahında, kiminin
neşterinde, kiminin cübbesinde, kiminin ise kalemindedir. Ama kahramanlık, en
çokta kadına yakışan bir sıfattır. Suat Derviş, işte böyle bir kahramandı.
Kalemiyle kendi döneminden dünyaya çalım atan, susturulmaya çalışılsa da geri
çekilmeyen, çağının çok ötesinden bizlere seslenen bir kadın.
“Kadın var kadın var,” derim hep. Öyle bir cesaret bahşedilmiştir ki onlara;
“Tasa etmeyin ben hepinizin yerine bir ses bırakıyorum, o sese kulak verin,”
derler. Suat Derviş’in hayatına baktığımızda birçok avantaja sahip bir kadın
olmasına rağmen o kolay olanı değil, doğru olanı seçti. Konforu değil teşbihte
hata olmasın rezilliği seçti. Ve bunu yaparken onun beslendiği şey cesaretiydi.

Suat Derviş, 1905’te İstanbul’da doğdu. Babası Abdülhamid döneminde saray
hekimi olan İsmail Derviş beyin ve iyi eğitim almış bir annenin kızıydı. İyi bir
eğitim almasına, entelektüel ve sanatsal kimliği döneminin koşullarına göre
oldukça iyi bir seviyede olmasına rağmen, o yüzünü toplumun içine; yani sana,
bana, bize döndü. O, bizim hikayelerimizin sesi oldu.

Suat Derviş’in yaşamı 1910’lardan 1970’e kadar bir zamanı kapsıyor. Yani onun
yaşamı “CUMHURİYET DÖNEMİNE” denk geldi. Bu Derviş ruhlu kadın için büyük
bir şanstı ama şans ondan yana olmamıştı.
Suat Derviş, 1935 yılında Cumhuriyet Gazetesi’nde, dünyanın çeşitli
ülkelerinden gelen feministlere, kadın hakları savunucularına Atatürk hakkında
övgü dolu sözler söylemiştir. Yani o Cumhuriyet’in gölgesinde yeşeren derviş
ruhlu bir kadındı.
Hayatı sonsuza kadar şatafat içinde geçmeyen Derviş, edebiyat dünyasında da
çok acılar çekmiş, kendine yer edinmek için kadın başına mücadele etmiştir.

Bizler şimdi Cumhuriyet’in ekmeğini yiyoruz ama takdir edersiniz ki her yeni
oluşum pat diye kabul görmez. Suat derviş öyle zor zamanlar geçirmiştir ki,
insan ona hayranlık duymadan edemiyor. Yani direnişine, sabrına, inancına,
kadın oluşuna…

2.jpg

“Gazetede neler okudunuz?”
“Dedim ya, öğütler… Bir erkek bir kadına nasıl davranmalı, onu öğrendim.”
Derviş, 211. s

Cumhuriyet Dönemi, Türk toplumunun medenileşme yolunda attığı resmi bir
adımdı ancak buna direnç gösteren bir güruh vardı.
Ve Suat Derviş mürekkep yalamış bir kadın olmanın avantajı, cesareti ve
kendinden eminliği ile çıktığı her yolda müthiş dirençlerle karşılaşmıştır. Buna
rağmen pes etmemiştir. Cumhuriyet’in ilk dönemlerinde aktif bir gazeteci ve
yazar olarak İstanbul ve Ankara arasında mekik dokuyordu.

O, Cumhuriyet kadınının en güzel temsilcilerindendir. Kalemi ile edebiyat
dünyasında sapasağlam bir yer edindi. Orada da zorluklar ensesine yapışmıştı.
Erkek egemen yapı edebiyat dünyasında da vardı. Siyasi görüşü nedeniyle
uğradığı baskılar onu iş bulamaz hale getirdi. Her şey ve herkes adeta iş birliği
yapmış, ona sırtını çevirmişti. Haliyle edebiyat dünyası da ona sırtını döndü.
Öyle meşakkatli bir yaşam ki. Yıllarca yaşadığı yoksulluk ve yalnızlık duygusu
onu yurt dışına itti.

Suat Derviş, bir kuş gibi; bir kanadında mücadele, bir kanadında yalnızlık… ve
bütün kanatları kendi memleketinde yolunmuş, cansız bırakılmış, hürriyeti
elinden alınmış, en sonunda terk-i diyar eylemiş. Nasıl bir hüzündür ki bu, elin
kolun bağlı, çaresizlikler girdabında tutunacak bir umut, bir dal aramak ve
tutunduğun dalların hepsinin kırılmış olması, nasıl bir elemdir.
Yazarken gözlerim dolu dolu yazdım, yazdıkça daha çok anladım. Empati yapa
yapa içimde derinleşti. Burada uzun uzadıya yazmak elbette isterim ama Suat

Derviş ve ona dair her şey bir yazıya sığdırılamayacak kadar özel ve kıymetli
benim için.

3.jpg

Kadın olmak azizim, kadın olmak ne zor meseleymiş bu dünyada. Aynı
gökyüzünü paylaşırken eşit derecede ondan faydalanamamak ne acı. Buna
rağmen yılmadan, korkmadan, bir iz bırakma derdine düşmek, ne kutsal bir
gaye.
Şimdi, “kadın var kadın var,” demekte haksız mıyım? Ve o derviş ruhlu kadın
edebiyat dünyasına birden fazla eser bırakmış; çağdaşlarının arasından sesini
duyurabilmiştir.
Kadın olmak geçmiş zamanlarda zordu elbette; geçen yıllar kadına dair algıları,
var oluş sancılarını başka biçimlerde bizlere sunuyor.
“Bana en fena gelen şey onun nankörlüğü!” Derviş
Ve eserleri…
Fosforlu Cevriye, Onu Bekliyorum, İki Kadın İki Aşk, Şoför Mustafa, Bir
Haremağasının Hatıraları, Kadıköy’de Muhakkak Bir Define Var, Yeniden
Başlayabilseydik, Hiçbiri, Alev Dudaklı Kadın, Bu Başı Ne Yapalım, Derviş, Çılgın
Gibi, Sınır, Sen Benim Babam Değilsin…
Yok etmeye çalışırken ölümsüzleştirmek diye bir şey var ve bu söz onca engeli
‘KADIN BAŞINA’ aşan Suat Derviş için de söylenmiş olmalı. Bıraktığı eserleri
görüyorsunuz. Fazla söze hacet yok sanırım.
Yalnızım diye diye de öldü. Hem de yoksulluk içinde öldü. Ölmek eğer bedenin
yok olmasıysa, evet öldü. Peki yaşamak, yaşamak nedir? Yaşamak kendi
döneminden çağları aşıp bir ses, iz, imza bırakmaksa, kuşkusuz bunun en
kıymetli isimlerindendir Suat Derviş.
Cumhuriyet yalnızca bir yönetim biçimi değildir. Bir milletin özgürlüğünü,
eşitliğini ve insanca yaşamını sağlamaya çalışan üstün bir idealdir. Ve kadınlar
bu üstün idealin en hakiki ve daimi savunucularıdır.

4.jpg

Cumhuriyetin gölgesinde Suat Derviş ve onun gibi nice kadınlarımız sınıfsal
eşitsizlikleri, kadın özgürlüğünü, hayatta kalma mücadelesini yazdı. Hepsi
birbirinden özgün seslerdi. Biz kadınlar her zaman içimizdeki o özgürlüğün
haykıran sesini, bizden öncekilerden ilham ve güç alarak beslemeye,
sürdürmeye devam edeceğiz çünkü buna mecburuz.

“Kendi dertlerimize yanmışız. Yan, yan ama insanlık… İnsanlık bu değil,
başkalarının derdine çare bulmak insanlık… “ Derviş, 188. s.
Yaşamda bir ideale inanıp, o ideal uğruna sefalet içinde yaşamayı göze alan ve
Türk edebiyatına ismini yazdıran, Cumhuriyetin Gölgesinde Derviş Ruhlu Kadın
Suat Derviş’e gönülden vefa ve sevgi ile…

Bu yazı toplam 323 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
M.Bilge Demir Arşivi