Bayram, bir neş'e ve sevinç günü demektir.

Peygamber Efendimiz Medine-i münevvereyi şereflendirince, ora halkının senede iki defa bayram yaparak eğlendiklerini öğrenince, onlara şöyle buyurmuş: "Yüce Allah o iki bayram günlerine karşılık onlardan daha hayırlı iki bayram günlerini size ihsan etmiştir." O günlerin Ramazan ve Kurban Bayramı günleri olduğunu müjdelemiştir. Bunlara Arabçada "Îyd-i Fıtır ve Îyd-i Adha" denir.

Ramazan Bayramı üç gün, Kurban Bayramı da dört gündür.

Kendilerine cuma namazı farz olanlara, Ramazan ve Kurban Bayramı namazları vacibdir.

Bayram günlerinde erken kalkmak, yıkanmak, misvak kullanmak, ya da dişleri fırçalamak, gülyağı ve benzeri hoş koku sürünmek, giyilmesi mubah olan elbiselerden en güzel ve temizini giymek, Yüce Allah'ın nimetlerine şükür için neş'e ve sevinç göstermek, karşılaşılan mümin kardeşlere karşı güler yüz göstermek, elden geldiği kadar fazla sadaka vermek, Bayram gecelerini ibadetle geçirmek müstahab ve güzel bulunmuştur.

Ramazan Bayramında, Bayram namazından önce hurma gibi tatlı bir şey yenilmesi, Kurban bayramında ise namaz kılınmadıkça bir şey yenilmemesi müstahabdır. Sahih olan görüşe göre, bu hususta kurban kesecek kimse ile kesmeyecek kimse eşittir. Kurban kesecek kimsenin, keseceği kurban eti ile yemeğe başlaması daha uygundur. Bununla beraber namazdan önce bir şey yenilmesinde de kerahet yoktur.

Bayram günü camiye bir vakar ve sükun ile gidilir.

Bayram günlerinde müslümanların birbirlerini tebrik etmesi, görüşüp musafaha yapması ve birbirlerine: "Gaferellahu lena ve leküm = Allah bizi ve sizi bağışlasın", yahut: "Takabbelellahu Tealâ minna ve minküm = Yüce Allah bizden ve sizden kabul buyursun." Bayramımız mübarek olsun, şeklinde duada bulunması da mendubdur.

Ancak içinde bulunduğumuz şu anda, korona hastalığının kuryeliğini yapmamak için el öpmekten, öptürmekten oldukça uzak duralım, tedbiri elden bırakmayalım. Çünkü bizler tedbiri almakla mükellefiz; takdir yaratana aittir.

Özellikle yaşlıları ziyaret edip onların dualarını almak, çocukları sevindirmek bayramları bayram yapak hususiyetlerdir. Gençliğinde yaşlılara hürmet gösterenlere, kendileri yaşlandıkları zaman da hürmet edecek kimselerin bulunacağını hadis-i şerifler haber vermektedir.

Bir kıssa:

Gençliğinde yaşlılara çok hürmet gösteren bir zat, yaşlandığı bir zamanda hamama gitmiş yıkanıyormuş. Yüce Mevla Hızır aleyhisselam’a: “Falan hamama git, orada yıkanan dedenin sırtını kesele” diye emretmiş. Hazreti Hızır sıradan bir adam gibi hamama girmiş ve dedenin yanına yaklaşıp, müsaade edersen sırtını keseleyeyim, demiş. Dede: “Peki. Gel, Allah razı olsun” demiş. Hazreti Hızır dedenin sırtını keselerken sormuş: “Dede! Sen gençliğinde ihtiyarlara hürmet etmez miydin? Niye yalnız başına yıkanıyorsun da kimse seninle ilgilenmiyor?”  Dede: Evlat! Gençliğimde ihtiyarlara hürmet etmez olur muyum? Hürmet etmeseydim sırtımı keselemek için Allah Hızırı gönderir miydi?!!!” demiş.

Hazreti Hızır: ya Rabbi bendeki seni sevenlerin listesinde bu adamın adı yok?” deyince, “Beni sevenlerin listesi sendedir ama benim sevdiklerimin listesi kendi yanımdadır.” Buyurmuş.

Ne dersiniz! Bu listenin birisine kayıt olmak ister misiniz?