Alaattin Karaer

Alaattin Karaer

Taşucu’na giderken! (4) (İskenderun)

Taşucu’na giderken! (4) (İskenderun)

   iskenderun-1.-001.jpg

 Yıllardan sonra en fazla 2 hafta olarak gittiğimiz Taşucu’ndaki yazlığımızdaydık!  Hafta başı ilk ziyaretim, Kırıkkale Vali yardımcılığı yapan, Kırıkkale’den Çankırı Vali yardımcılığına atanan, şimdi ise Silifke Kaymakamı olan Abdullah Aslaner oldu.

     Her yerin kendine has ürünleri vardır. Afyon’un lokumu, Kayseri’nin sucuk ve pastırması, Gaziantep’in baklavası gibi… Kırıkkale’den bir yere giderken, bize özgü ürünlerden hediye bulmakta zorlanıyorduk! Kırıkkale Valiliği Özel İdaresi tarafından açılan Dinek Yöresel ürünlerinden almış olduğumuz kolonya gerçekten güzel bir hediye oldu. Kaymakam bey, çok beğendi. Aldı inceledi. Ambalajının fotoğrafını çekti. Kahve ikramı ve sohbetten sonra ayrılık…

iskenderun-6.jpeg

     Otuz yılı çeçti sanırım. Bir gün, çalıştığım kurumda, odama uzun boylu, yakışıklı bir genç geldi. “Ben İskenderun’dan Hatice’nin oğlu Emin’im!”, “Buraya askerlik görevi için geldim. Anne’mde sizin burada olduğunuzu söyledi.”

     Sohbet… Daha sonraki hafta sonları izinli olduğu günlerinde buluşma…

iskenderun-5.jpeg

     İşte bu İskenderun’da yaşayan Hatice, benden iki yaş büyük, hem amcamın, hem de teyzemin kızıydı. Çocukluğumuz Kayseri’de birlikte geçmişti. Yaşam şartları her birimizi bir yere sürüklemişti. Yıllar olmuştu görmeyeli! Lise yıllarımda, evlendiğim yıllarda, birde 40 sene önce yedek subay olarak görev yaptığım Kahramanmaraş’tan İskenderun’a gitmiştim. İki kızı, iki oğlu olduğunu biliyordum. Bir kızı ve oğlunu çocuklunda, oğlunu da son olarak Kırıkkale’de asker olarak geldiğinde görmüştüm. Neredeyse 35-40 yıl olmuştu görüşmeyeli! Pademiden sonramıdır, insan yaşlanınca mı nedir, görmek istiyor dost ve akrabalarını!

     Bir günde olsa gelmişken, ziyaret edelim diye düşündüm! Eşim de sevindi. Bir hafta sonra, İskenderun’da olup olmadıklarını öğrenmek için telefon ettim. Ziyarete geleceğimizi söyledim. Ne kadar sevindi. Huyumu az çok bildiği için, sakın bir yerlerde kalmayın. Evimiz müsait, çocukların hepsinin ayrı evi var. Bir ben, birde eşim koca evde, sakın bizde kalmayacaksanız gelmeyin diye ısrar etti.

     Pazartesi sabah yola çıktık. Adana üzerinden, öğleye yakın İskenderun’daydık.

iskenderun-7.jpeg

     İskenderun, Türkiye'nin çok kültürlü önemli şehirlerinden Hatay'a bağlı çok büyük bir ilçe. Kendi adıyla anılan körfezin kıyısında yer alan İskenderun; Nur Dağlarına sırt vermiş konumu, Akdeniz iklimi ve kültürel dokusuyla gayet modern özel bir turizm şehri, aynı zamanda işlek bir ticaret limanı.

     İlçe, Büyük İskender’e izafeten, MÖ. 333 yılında, kendisi veya komutanlarından Antigore tarafından “Alexandirya” ismiyle kurulmuştur.

     Roma hakimiyetini takiben, bölgede Perslerin istilası görülür. Persler, şehri yakıp-yıkarlar ve daha sonra ise, şehir yeniden inşa edilir, yeni ismi ise: “Alexandreia Scabiasa”.Ancak: 4.yüzyıldan sonra, yöreye “Küçük İskenderiye” ismi de verilmiştir.

     Evleri şehir merkezinde olduğundan, buluşmamız zor olmadı. Evlerinde bizi çok sıcak bir karşılaşma bekliyordu! Kısa sürede, yılların birikimini, anılarını paylaşıverdik. Sanki uzun yıllar görüşmemişiz de, dün görüşmüşüz gibi bir his vardı içimde…

     Kırıkkale’de askerlik yapan oğlu Emin geldi. Kocaman adam olmuştu! Saçları dökülmüş, biraz kilo almış ve de yeni emekli olmuş. Telefon trafiği başlanmıştı. 17 Kişilik çekirdek ailenin şehir dışındakiler hariç 11 kişi bir aradaydı. Kızlar, gelinler, damatlar, torunlar…

     Ev bir anda panayır alanına döndü. Takdir etmemek elde değildi kuzenimi! Tüm ailesini bir arada toplamıştı. Hepsi de bir biriyle arkadaş gibi dost ve samimiydiler. Umarım, bu hava hiç bozulmasın!

iskenderun-2.jpg

     Birkaç saat sonra, İskenderun’u dolaşmaya çıktık. Evleri deniz’in önündeki caddenin bir arka sokağındaydı. Yürüyerek, eşinin çalıştırdığı, şimdi oğlunun başında durduğu şehrin işlek caddesindeki küçük butik mağazalarındaydık. Çaylarımız içtikten sonra, saat kulesi, kaymakamlıktan ilerleyerek, deniz kenarındaki parkları dolaşmaya başladık.  

     8 metre yüksekliğindeki saat kulesi, 2017 yılında dönemin belediye başkanı tarafından yaptırılmış. Görünümü ve motif işlemesi ile Selçuklu mimarisinden esinlenen saat kulesi şehrin orta noktasında dikkat çekmekteydi.

     Sahilden gezerek Atatürk Anıtı, Şehitler Anıtı, Fransız Mezalimi Anıtlarını ziyaret ederek Deniz Müzesine geldik. Kapanış saati yaklaştığı için ziyaret edemedik. Hava sıcaklığı da, ayrıca yorgun düşürmüştü bizi. Yolun kenarında sahile karşı bir pastanede kısa bir mola verdik. 

     Hatay’ın Düşman işgalinden kurtulduğu günün anısını yaşatan,  Fransızlarla Ermenilerin halka yaptığı zulüm ve direnişi anlatan “Mezalim Anıtı” üzerinde annen şunlar yazıyordu:

 

1918 – 1938

Fransız işgal Döneminde Sömürgeci zulmüne karşı verdiğimiz bütün masum ve savunmasız evlatlarımızın ve bu mezalime karşı direnen kahraman Atalarımızın kutsal Hatırasına.

İskenderun Halkı

24.4.2007

*     *     *

Memleketi işgal eden ve milletimizin esirliğini isteyen düşmanlarımız kendilerini haklı bulabilirler! Ermenilere tarafımızdan bir tecavüz olmadığı, Fransızlar tarafından silahlandırılan ve teşvik edilen Ermenilerle bazı hadiseler çıkmışsa, bunun sorumluluğunun Ermeni nasyonalistlerine ve onları kışkırtanlara ait olacağı bildirilmelidir.

Aksi halde, Kuva-yı Milliye’yi durdurmak mümkün olamayacağını Fransızlar Adana ve civarının boşaltılmasında ne kadar acele ederlerse o kadar karlı çıkacaklarını kendilerine açıkça izah etmelidir.

Heyet-i Temsiliye Reisi

Mustafa Kemal

21.Şubat.1920

 

devam edecek…

 

Bu yazı toplam 2848 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Alaattin Karaer Arşivi