Şöhret

Lisanımızda “Şöhret afettir” diye bir kibâr-ı kelâm (büyüklerin sözü) vardır. Arama motoruna bakıldığında, bu sözle alakalı bazı yazıların kaleme alındığı görülmektedir. Ancak biz, şöhreti biraz daha farklı (psikolojik ve ahlâkî) açıdan ele almaya çalışacağız.

Sosyal medya ve dijital çağın getirdiği imkânlarla birlikte son zamanlarda, özellikle çocuklarımızda (nadiren de hanımlarda), şöhret olma hevesi hastalık haline gelmiştir. Bu hastalık, bilinç kaybına yol açmakla birlikte, psikolojik açıdan çetin ve ağır bir vakıadır.

Sanal alemde gerek fikir beyanı gerekse anlık görüntü paylaşımıyla “bilinir olma” hevesi, gittikçe artmakta ve beraberinde birtakım sorunları getirmektedir.

Şöhret basamaklarını hızla tırmanıp, bir müddet kalıp daha sonra orada tutunamayıp aynı hızla inenlerin geçirdiği psikolojik travmaları burada hatırlatmakta fayda vardır.

Her hastalığın bir emaresi belirtisi olduğu gibi şöhret hastalığının da semptomları vardır ki, birkaç maddede sıralayabiliriz:

  1. Aşırı Pohpohlanma ve Övülmeyi İsteme: Kişinin kalbini karartan ve ihlası götüren bir haldir. Nitekim Hz. Peygamber, kendisinin övülmesini istememekle beraber şunu emretmiştir: ‘Meddahları/çok övenleri gördüğünüz zaman yüzlerine toprak serpiniz.’ (Müslim, Zühd ve Rikâk)
  2. Egoizm: Bazı insanlarda büyüklenme ve bencillik hastalığı vardır ki, şeytanın cennetten kovulma sebebidir (Â’râf, 7/12 ve 18). Psikiyatri uzmanlarına göre şöhret hastalığına son vermek için egoistliği tedavi etmek gerekir.
  3. Dikkat Çekme: İnsanların dikkatini çekme, eksikliğini (acizliğini) kapatma ve nam salma adına kişinin, yalana/iftiraya başvurarak garip şeyler anlatması.
  4. Başkalarını Küçük Görme: Kişinin, kendi yaptığı küçük işleri büyük göstermesi, başkasının büyük gayret ve emeklerini küçümsemesi, iyiliklere teşekkür etmemesi.
  5. Tembellik: İnsanlarla hemhal iken dünyevi ve uhrevi meselelerde örnek olup gözlerden ırak kaldığında da ahirete yönelik ibadet ve taatta tembellik göstermesi. En kısa ifadeyle, gizli ve aşikâr hallerde tutarsız davranması.
  6. İlkelerinden Taviz Verme: Şöhret adına, doğru bilinen ilkelerinden ve sabitelerden taviz vermesi.
  7. Münakaşa: Sesinin çok çıkması ve ön planda bulunması adına insanlarla cedelleşmesi.

Şöhretin Zararları

  1. İhlas-riya ile kibir-tevazu denklemleri arasında yer almaktadır: Şöhreti arzulayan kimse, iman ve güzel ahlâkın meyvesi ihlas ve tevazuu dolaylı yollardan terk eder.
  2. Fıtrata aykırıdır. İnsanın faniliğini, zayıflığını ve acizliğini unutturur, sorunsuz ve problemsiz gösterir. Oysa “İnsan zayıf yaratılmıştır” (Nisâ, 4/28) ayeti doğrultusunda zayıf yönlerimizi (örtmek değil de) gidermek için ibadet, taat ve güzel ahlâkta gayret göstermemiz gerekir.
  3. Îsâr ve zühde zıttır.
  4. Takva ve doğruluğu köreltir, âhiret yolculuğunu tehlikeye atar.
  5. Nazar ile şöhret arasında sıkı bir ilişki vardır: İnsanın fıtratında (geninde), güzel anılma, güzel görünme, nam salma, parmakla gösterilme gibi nefse hoş gelen şeyler vardır. Ancak bunlar, her ne kadar nefse hoş gelse de kemale (olgunlaşmaya) engeldir. Zira şöhret öyle amansız bir hastalıktır ki, başkasının kusurlarını ve ayıplarını eleştirme, başkaları hakkında hüküm verme, hatta bencillik (egoizm) gibi kötülükleri de beraberinde getirir. Merhum Muhammed Ali Sâbûnî, Safvetü’t-Tefâsîr isimli eserinde, “Sonra (Yakub) şunu söyledi: “Oğullarım! (Şehre) hepiniz bir kapıdan girmeyin, ayrı ayrı kapılardan girin. Ama Allah’tan gelecek hiçbir şeyi sizden savamam. Hüküm Allah’tan başkasının değildir. Ben yalnız O’na güvenip dayandım. Güvenecek olanlar yalnız O’na güvenip dayansınlar.” (Yûsuf, 12/67) ayetini tefsir ederken, “Nazar; insanı mezara, deveyi de tencereye koyar” vecizesine yer vererek göz değmesine dikkat çekmiştir. Günümüzde aile efradını sosyal medyada teşhir etme, aslında bir nevi maddi ve manevi hastalıklara davetiye çıkarmaktır. Haset bir kimse; ruhunda kin, öfke ve kötülük barındırır ki, Allah’ın bir kuluna verdiği maddi-manevi güzellikleri/nimetleri kabullenemediğinden ruhunda taşıdığı olumsuzlukları o nimet sahibine aksettirir. Bunun sonucunda bazı hastalıklar, kazalar, huzursuzluklar baş gösterir. Dolayısıyla şöhret, nazara davetiye çıkarmaktadır.
  6. Şöhret arızidir; kişiyi, yüceltiyormuş gibi geçici haz verirken, öte taraftan da toplumun öfkesine kapı aralar. Anlık haz ile toplumun öfkesi mukayese edildiğinde zarar hanesi kabarır.

Şöhretin Tedavisi

Manevi hastalıkların tedavisi mümkün olduğu gibi şöhretin de tedavisi mümkündür. Şu hâlde,

  1. Medyatikliği tetikleyen bütün tutum ve davranışlar frenlenmelidir.
  2. Kalp ve azaların, uyum içinde şüphe ve şehvetten uzak durması gerekir.
  3. Bolca ölümü ve hesabı düşünmek, meşhur olma hislerine iyi gelir.
  4. Teennî ile hareket etme.
  5. “Bir koyun sürüsünün içine salıverilmiş iki aç kurdun o sürüye verdiği zarar, mala ve mevkiye düşkün bir adamın dinine verdiği zarardan daha büyük değildir” (Tirmizî, Zühd 43) hadisinden hareketle, nefsî arzuların bir dünya imtihanı olduğunu unutmama.

Hz. Allah, herkese sade yaşamayı ve bu minvalde çocuk yetiştirmeyi nasip etsin. Giritli Sırrı Paşa’nın şöhretle alakalı şu beytiyle yazımıza son verelim:

Kâfi bana bilmek beni, hiç bilmesin alem,

Zira büyük afettir o şöhret, neme lazım.

Bu yazı toplam 12535 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ahmet Polat Arşivi

Piyango Bileti Almayalım

18 Aralık 2025 Perşembe 10:00

Unutmak III

10 Aralık 2025 Çarşamba 13:25

Niyet

28 Kasım 2025 Cuma 10:01

Musa, Harun ya da hiç olmak

21 Kasım 2025 Cuma 15:00

Kelimelerimiz

13 Kasım 2025 Perşembe 12:40

İlgi Alanımız

30 Ekim 2025 Perşembe 09:44

Seferden Sorumluyuz

23 Ekim 2025 Perşembe 10:37

Unutmak

16 Ekim 2025 Perşembe 11:04

Kur’an’ı Anlama XVI. Cüz

25 Eylül 2025 Perşembe 10:04

İtidal ve Denge

17 Eylül 2025 Çarşamba 10:47