RAMAZAN SÖZLÜĞÜ 2

Mukâbele (المقابلة): Sözlükte “iki şeyi birbiriyle karşılaştırmak” anlamına gelmektedir. Kıraat ıstılahında ise “bir başkasının Kur’ân-ı Kerîm’i okuyuşunu takip etmek ve bu suretle hatim indirme” manasındadır.

Mukâbele geleneği Hz. Peygamber’e (s.a.v.) kadar dayanmaktadır. Cebrail (a.s.) ile Efendimiz, karşılıklı olarak her sene Ramazan ayında, yeni nazil olan sure ve ayetlerin nerelere yerleştirileceği hususunda arza (sunma) ve mukabelede (karşılık verme) bulunurlardı. Hatta öyle ki, arza ve mukâbele; Resûl-i Ekrem’in âhirete irtihal edeceği son senede iki defa gerçekleşmiştir.

Kur’an-ı Kerim, Ramazan ayında inmesinden hareketle, Sahâbeden bazıları Ramazan ayı gelince aile fertlerini toplayarak onlara mukabele okurlardı. Bunun arkasında ise, aile efradının Kur’an ile hemhal olması ve evlerin, Kur’an nuruyla aydınlanması yatmaktadır.

Mukâbele geleneği, İslâm âleminde ve Türkiye’de farklı uygulamalarla devam etmektedir. Makedonya gibi bazı Balkan ülkelerinde mukabeleye üç aylar girince başlanmakta, Receb, Şaban ve Ramazan aylarında hatim indirilmektedir. Eski İstanbul ramazanlarında camilerde mukabele okumaya ramazandan on beş gün önce başlanır, hatim duası da Kadir gecesi öncesi ikindi namazında icra edilirdi.

Mukabele geleneğine her ne kadar sonraki asırlarda dâhil edilse de Erzurum’da “1001 Hatim” geleneği, Van/Bahçesaray’da ise “Şubat Mukabeleleri” bu kabilden sayılabilir. Bu hatim/mukabele geleneklerinin arkasında ise deprem, sel, çığ vb. semavi afetlerden korunma ve genç nesillerin Kur’an’a aşinalığını sağlama yatmaktadır.

Günümüz ise (Türkiye’de) Ramazan mukabeleleri genellikle ramazanın ilk günü başlar ve arefe günü tamamlanarak duası yapılır. Duanın Kadir gecesinde yapıldığı da olur. Mukabele programları camilerde icra edildiği gibi bazı evlerde de gerçekleştirilmektedir.

Burada dikkat çekmemiz gereken ve halkımızın büyük açmazlarından olan bir mesele vardır ki, Mukabele esnasında, sayfaları ardı ardına okuyarak anlamından bihaber kalmaktır. Zira vatandaşlarımızın neredeyse tamamının inandığı Kur’an’ın mesajlarını anla(ya)mama; dünya hayatımızdaki bir dizi çarpıklığı da beraberinde getirmektedir: Kur’an’a inanan insanlar, kalp kırmaz, dedikodu yapmaz, komşusuyla iyi geçinir, yer yüzünü (iman nuruyla) imar etme konusunda gayret gösterir, çevresine ve yaşadığı topluma karşı bilinçlidir. Şu halde, Ramazan ayında katıldığımız Mukabelelerin akabinde, evlerimize geldiğimizde, “Yüce Allah bizlerden ne istiyor?” sorusunu sormalı ve okunan ayetlerin anlamını sahih/muteber kaynaklardan öğrenmeliyiz.   

Kısaca ifade etmek gerekirse, Mukâbele; kökü Efendimize dayanan bir sünnettir, zaman içerisinde bazı ilaveler yapılmıştır.

Fitre/ Fıtır Sadakası (صدقة الفطر): Fitre hakkında daha önce müstakil bir yazı kaleme aldığımız için ( http://www.ilgazetesi.com.tr/fitir-sadakasi-2416yy.htm ) burada fitrenin sözlük ve terim anlamına değineceğiz. Fıtr; sözlükte “yaratmak, icat etmek; kesmek, yarmak, ikiye ayırmak” anlamlarına gelen fatr kökünden türemiştir ki, oruca son vermeyi, -fıtrata dönmeyi- yani orucu açmayı (iftar) ifade eder. Bu sebepten ötürü bütün Müslümanların, Ramazan bayramına kavuşmaları ve fıtratlarına dönmeleri münasebetiyle bayrama “îdü’l-fıtr” denilmiştir. Müslümanların, Ramazan ayını yaşamaları ve sağlıklı sıhhatli bayrama kavuşmaları vesilesiyle bunun şükrünü eda etmek için sadaka vermeleri vaz edilmiştir. Bu sadakaya da sadaka-i fıtr veya zekâtü’l-fıtr denilir. Kısaca fitre şeklinde kullanılmaktadır. Fıkıh terminolojisinde ise “Ramazan ayının sonunda gücü yeten Müslümanın ödemekle yükümlü olduğu sadaka” şeklinde tanımlanmıştır.

Fitrenin daha iyi anlaşılması için şu izahatta bulunmamız gerekir: Hz. Peygamber (s.a.s.) döneminde, insanlar şimdiki gibi maaşlı işlerde çalışmayıp günlük (yevmiye) ile hayatlarını sürdürüyorlardı. Fakir ve muhtaç kimseler de bayramın gerçek anlamda bayram olduğunu anlamaları/yaşamaları için bayram günlerinde çalışmamaları arzulanmıştır. Bayram günlerinin maişetinin de Müslümanlar tarafından karşılanması hedeflenmiştir. İşte bizim Ramazan ayı girer girmez (6 Şubat 2023 tarihinde meydana gelen deprem ya da olağanüstü durumlarda, Ramazan ayından önce) verilmesini tavsiye ettiğimiz fitrenin arka planında muhtaç kardeşlerimizin gönlünü etme ve bayramı maişet sıkıntısı yaşamama gerçeği yatmaktadır.

Ramazan ayı ile ilgili kavramlara devam edeceğiz inşallah.

Bu yazı toplam 7711 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Ahmet Polat Arşivi

Piyango Bileti Almayalım

18 Aralık 2025 Perşembe 10:00

Unutmak III

10 Aralık 2025 Çarşamba 13:25

Niyet

28 Kasım 2025 Cuma 10:01

Musa, Harun ya da hiç olmak

21 Kasım 2025 Cuma 15:00

Kelimelerimiz

13 Kasım 2025 Perşembe 12:40

İlgi Alanımız

30 Ekim 2025 Perşembe 09:44

Seferden Sorumluyuz

23 Ekim 2025 Perşembe 10:37

Unutmak

16 Ekim 2025 Perşembe 11:04

Kur’an’ı Anlama XVI. Cüz

25 Eylül 2025 Perşembe 10:04

İtidal ve Denge

17 Eylül 2025 Çarşamba 10:47