Alaattin Karaer

Alaattin Karaer

Nedret GÜVENÇ!

Nedret GÜVENÇ!

kose-yazisi--alaattin-karaer-064.jpg

(Oyuncu, yönetmen, seslendirme ve yazar)

 

     Pandemi, 2020 – 2021 yılları ülkemizde ve tüm dünyada değerlerimizi tek tek bizlerden kopardı.  Birde normal ölümler eklenince, yaşadığımız en acılı günleri yaşadık! Kimi yakından tanıdığımız dostlarımız, kimi hiç görmediğimiz, fakat ekranlarda, sahnelerde ve beyaz perdede görüp sevdiğimiz değerlerdi bunlar…

     Aynı gün, yakından tanıdığım, uzun yıllar Kırıkkale’de görev yapan göz doktoru Op. Dr. Ali İNAL’ın Covid’den İstanbul’da ölümü, diğer taraftan değerli sanatçımız Nedret Güvenç’in ölümü…

     Yıldızlar gibi kayıp gidiyorlar bu dünyadan!

     Tiyatro sanatçımız Nedret Güvenç’in hazırladığı 2009 yılındaki,  27 Mart Dünya Tiyatro Günü Ulusal bildirisini okuyorum.

     “Ben bir tiyatro oyuncusuyum. Bütün dünyam tiyatrodur. Gücümü sahne ışıklarından alırım.

     Ben bir sahne işçisiyim, bir ağır işçi. İşim gereği gece-gündüz çalışırım; buradan sizlere en güzel, en doğru, en çağdaş ve gerçekçi bir oyunla ulaşmak için. Bir oyun, bir oyun daha, bir oyun daha…

     Böyle mutlu geçen ömrüm, yeter ki siz burada olun ve birlikte kotaralım oyunumuzu.

     Birlikte gülelim, birlikte ağlayalım, birlikte coşalım, şaşalım, sevinelim ve birlikte düşünelim. Oyunun sonunda tiyatronun o vazgeçilmez gizemi içinden, alkışlarınızla, birlikte uyanalım.

     Güzel bir oyun sonrasının tatlı yorgunluğu içinde zevkle göz göze gelelim.

     Bu gece oyunumuzu her zaman olduğu gibi gene sizin şerefinize oynuyoruz ve 27 Mart Dünya Tiyatro Günü’nü birlikte kutluyoruz. Bize katıldığınız için sonsuz teşekkürler.

     Şimdi biraz dertleşelim: Son yıllarda Türk Tiyatrosu adına olumlu-olumsuz pek çok konuşmalar yapılıyor.

     Kimileri seyircinin giderek düzeysiz komedilere şartlandırıldığını, helehele özel tiyatroların, gişe kaygısı nedeniyle, ucuz prodüksiyonlarla yetinmek zorunda kaldıklarını, bunun da sanatsal bir erozyon olduğunu savunuyor. Kısmen doğru olabilir ama tüm yokluklara karşın sanat heyecanı ile hala perde açabilen özel tiyatro yapımcılarımızın ve sanatçılarımızın verdikleri mücadele göz ardı edilemez.

     Bazılarıysa, “Güldürü, güldürü, güldürü!” diyor. “Seyirci artık gülmek istiyor, düşünmek istemiyor” diyerek seyircilerimizi küçümsüyor. Gene bazıları da, “Maaşlı memurdan sanatçı olmaz” diye ödenekli tiyatrolarımızı hedef alıyor.

     Oysa onların “ana tiyatro” niteliğini ve Türk Tiyatrosu’nun kurucusu olduğunu unutuyor.

     Oradan yetişen birbirinden değerli büyük sanatçıların varlığını görmüyor.

     Bazı güzel insanlar da başlangıçtan bu yana Türk tiyatro sanatçılarının içinde çok büyük yetenekler olduğunu savunuyor ki aynı kanıdayım.

     En ilginç olanı da, bazı çok bilirler, “Artık hiç kimse tiyatro yazmıyor, tiyatro yazarlarımıza ne oldu?” diye bir yanılgıdan yola çıkıyor. Bu çok önemli; çünkü yazarsız tiyatro olmaz.

     Bence bunu birlikte çözeceğiz, ama önce yazarlarımızı dinleyerek. Çünkü çok değerli ve büyük tiyatro yazarlarımız var.

     Bu arada bazı tiyatro severlerimiz, “Ah nerede o eski tiyatrolar! O eski oyunlar, o eski tiyatro sanatçıları!” diye yerinip yerinip duruyor. Oysa çevreye dikkatle baksalar gençleri görecekler. Bir değişimin, bir gelişimin yaşandığını fark edecekler. Genç tiyatrocular iş başında!.. Hepsi de yetenekli, yürekli ve cesur.

     Bir araya gelip kendi özgün tiyatrolarını kuruyorlar. Yazıyorlar, oynuyorlar ve devamlı perde açıyorlar.

     Ben onlara “safkan tiyatrocular” diyorum. Ve gene diyorum ki, günümüzün sanal ortamlarına karşın, Türk Tiyatrosu tüm gerçekliğiyle dimdik ayakta. Yeni ve çağdaş bir Türk Tiyatrosu hızla kendini bütünlerken, taptaze ve kararlı bir “jön Türk” tiyatronun müjdesini veriyor.

     Çoğu tabuları yıkan bu özgür soluklu tiyatronun temelinde insanoğlunun gerçekleri var. Ama her şeyden öte, ülkemizin ve ülkemiz insanının iç güzelliği, kadirbilirliği, kaderciliği ama en umutsuz anlarda bile, o şaşmaz iradesi, kararlılığı ve sağlamlığı var.

     “Sanatçı alnında ışığı hisseden insandır,” diyor Büyük Önder… Bizler o ışığı sizlerden alıyoruz.

     Ve dünya durdukça, kim ne derse desin, her söze verilecek en doğru cevap buradan olacaktır, tiyatro sahnelerinden. Çünkü sizler buradasınız.

     O halde çalsın son ziller! Açılsın perdeler!”

   Oyuncu, yönetmen, seslendirme ve yazar Nedret Güvenç, 1930 tarihinde, İzmir Çeşme'de Çiftlik köyünde doğdu. İlkokulu Bornova’da okudu. Bornova Ortaokulunda okurken müzik ve tiyatroyla tanıştı. 14 yaşında bir öğrenciyken Karel Capek'in “Yaşadığımız Devir” adlı savaş karşıtı bir oyunda başrol oynadı. İzmir'de öğrenimini tamamladıktan sonra Ankara Devlet Konservatuvarında şan ve piyano tahsili yaptı. O dönemde tiyatro oyuncusu olmaya karar verdi.

     17 Şubat 1948 yılında, önce Portakal Kabukları adlı çocuk oyunuyla ve Hanımlar Terzihanesi oyunuyla 17 yaşında İzmir Şehir Tiyatrosu’nda profesyonel olarak sahneye ilk kez İzmir’de çıktı. İzmir Şehir Tiyatroları 1950 yılında kapatılınca ailesiyle birlikte İstanbul’a göç etti. 1950-1951 sezonunda İstanbul Şehir Tiyatroları’na katıldı. 1959-1960 yıllarında üç sezon boyunca Cüneyt Gökçer’in davetiyle Ankara Devlet Tiyatrosu’nda konuk oyuncu olarak sahneye çıktı.

     Daha sonra yeniden İstanbul Şehir Tiyatrosu'na döndü. 1974'te oyunculuğunun yanı sıra "En Büyük Kumar" oyununu sahneye koyarak, yönetmenliğe başladı.

     Tiyatro çalışmalarının yanı sıra; pek çok film, radyo tiyatrosu, dublaj ve televizyon çalışması yaptı. 

     1995'te İstanbul Şehir Tiyatroları'ndan emekli olunca, Gencay Gürün'ün kurduğu "Tiyatro İstanbul" tiyatrosu bünyesine katılmıştır.

     Sanatçının, öykü ve hikaye denemeleri bulunmaktadır. 1998 yılında Kültür Bakanlığı'nca verilen Devlet Sanatçısı unvanını almıştır. 9 Mart 2010 günü İzmir Bornova Çamdibi’de “Nedret Güvenç Tiyatro Sahnesi” adında bir tiyatro açıldı.

     200'den fazla Tiyatro oyununda oynadı.

Rol aldığı tiyatro oyunları bazıları: Arzu Tramvayı, Eski Şarkı,  Macbeth,  Evcilik Oyunu, Yarış Bitti, Kuru Gürültü, Bozuk Düzen, Kireçli Bahçe, Sonbahar Fırtınası, Vişne Bahçesi, Dikenli Yol, Bir Kış Masalı, Genç Osman, Gökyüzünde Bir Kıyı, Kanlı Düğün, İlk Göz Ağrısı, Hortlaklar, Eskimeyen Oyun, Çalıkuşu (Müzikal), Altın Göl, Aşk Mektupları, Yalandan Kim Ölmüş, Hürrem Sultan, Hırçın Kız, Baba Evinde Hayat, İvanov.

Yönettiği tiyatro oyunları: En Büyük Kumar, Bernarda Alba’nın Evi,  Baba, Erkek Satı, Çil Horoz, Utanmazın Defteri, Aşkın Yaşı Yok, Seher Vakti, Özel Hayatlar, Cumhuriyet Dönemi Türk Şiiri.

TV programları: Hanımlar Sizin İçin.

Sinema filmlerinden bazıları: Yüzbaşı Tahsin, Sürgün, Lale Devri, Kanlı Para, Hıçkırık, Gün Doğarken, Senin İçin,  Anası Gibi,  Kin,  Yavrum İçin,  Ana Hasreti,  Talihsizler, Kötü Tohum, Veysel Karani, Ayrılık Şarkısı, Yalı.

Seslendirmelerinden bazıları: Ölmeyen Aşk, (Belgin Doruk), Ekmekçi Kadın, ( Türkan Şoray),    Sevgim ve Gururum  (Hülya Koçyiğit), Haremde Dört Kadın, (Pervin Par),  Artık Düşman Değiliz ( Ajda Pekkan), Yaprak Dökümü, (Semiramis Pekkan), Akşamcı, (Suzan Avcı), Kelepçeli Melek (Tijen Par), Yedi Köyün Zeynebi (Nazan Şoray),  Sarmaşık Gülleri (Piraye Uzun), Gül ve Şeker (Filiz Akın), Sevenler Ölmez (Handan Adalı),  Küçük Hanımın Şoförü (Nisa Serezli), Ekmekçi Kadın (Fatma Girik), Aşk-ı Memnu (TV Dizisi - Suna Keskin).

Kitapları: Kum Zambakları, Bir Zamanlar İzmir'de, Dinle Beni Genç Tiyatrocunun Cep Kitabı, Aşk Yoksunları, Sahnede 40 Yıl Albümü.

Plakları:

- "Memleket İsterim / Kara Koyun" - Müzik: Bora Ayanoğlu, düzenleme: Esin Engin Ercan Plak, 1001.

- Talih Kuşu", beste: Ali Ercan, düzenleme: Esin Engin, Ercan Plâk, 1003-A.

  -"Kardelen" (şiir plâğı)

Ödülleri:

- Türk Film Dostları Derneği Ödülü: Kanlı Para

- Altın Portakal: Kötü Tohum

- İlhan İskender Ödülü: Cyrano de Bergerac'daki Roxanne rolü ile

- Kültür Bakanlığı Onur Ödülü: Günden Geceye

- Avni Dilligil En Başarılı Kadın Oyuncu Ödülü: Günden Geceye ve Aşk Mektuptarı'ndaki rolleriyle iki kez;

- Schiller Madalyası: Hile ve Sevgi

- Afife Jale En Başarılı Kadın Sanatçı Ödülü: Eskimeyen Oyun 1996-1997.

- 16. Afife Tiyatro Ödülleri Mühsin Ertuğrul Özel Ödülü.

 

     31.07.2021 tarihinde, 91 yaşında aramızdan ayrıldı.

     Ailesinin ve sevenlerinin başı sağ olsun!

 

Bu yazı toplam 1378 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Alaattin Karaer Arşivi