Ahmet Polat
MUS‘AB b. UMEYR
- Doğum tarihi bilinmeyen Mus‘ab b. Umeyr b. Hâşim el-Kureşî el-Abderî, 3/625 yılında şehit düşmüştür.
- Kureyş’in ana kollarından, Benî Abdüddâr’a mensup zengin bir ailenin çocuğu olup ilk müminlerdendir.
- Resûl-i Ekrem’in peygamberliğine şiddetle karşı çıkan ailesinin buna izin vermeyeceğini bildiğinden onun yanına bir süre gizlice gidip geldi ve namazlarını da gizli kıldı.
- Babası ve annesi onu Müslüman olduğu için hapsettiler ve yolundan dönmesi için çeşitli baskılar yaptılar, fakat dininden vazgeçiremediler.
- Nübüvvetin beşinci yılında ilk kafile ile Habeşistan’a hicret etti. Bir süre sonra Mekke ileri gelenlerinden bazılarının, İslâm’a girdiği yolunda yanlış bir haber duyulunca otuz sekiz kişiyle birlikte geri döndü ve I. Akabe Biatı’na kadar (621) Mekke’de kaldı.
- 621 yılında Medineliler’in isteğiyle İslâm tarihinin ilk muallimi olarak görevlendirdi.
- Muallimliği döneminde verimli bir çalışma yürüten Mus‘ab, Hz. Peygamber’in tebliğ tarzını çok iyi kavraması, Kur’ân-ı Kerîm’den o zamana kadar inmiş âyetleri ezbere bilmesi ve etkili konuşmasıyla Üseyd b. Hudayr ve Sa‘d b. Muâz gibi tanınmış şahsiyetlerin İslâm’la şereflenmesine vesile oldu.
- 622 yılının hac mevsiminde ikisi kadın yetmiş beş kişiyle Mekke’ye geldi ve Resûlullah’a bir yıl içinde yaptığı tebliğ faaliyetini anlatarak onun takdirini kazandı. Medine’ye hicretin başlangıcı olan İkinci Akabe Biatı’nın hazırlanması ve gerçekleştirilmesinde önemli görev yapan Mus‘ab, üç ay daha Mekke’de kalıp geri döndü.
- Uhud Gazvesi’nde Hz. Peygamber’in yanından hiç ayrılmayıp sancaktarlık görevini yerine getiren Mus‘ab, Resûl-i Ekrem’i yaralayan İbn Kamîe’nin kılıç darbeleriyle her iki eli de kesilince sancağı kollarıyla göğsüne bastırarak dik tutmaya çalışırken yine onun mızrağıyla 40 yaşında iken şehit düştü.
- Savaştan sonra şehitler defnedilirken Hz. Peygamber, yoksul bir kıyafet içindeki Mus‘ab’ı yanındakilere göstererek onun bir zamanlar en güzel elbiseleri giydiğini, en güzel yemekleri yediğini, fakat Allah ve resulünün sevgisini her şeye tercih ettiğini söyledi. Ardından, “Müminler içinde Allah’a verdikleri sözde duran nice kişiler vardır. Onlardan bazısı sözünü yerine getirip o yolda canını vermiş, bazısı da -şehitliği- beklemektedir. Onlar hiçbir şekilde -sözlerini- değiştirmemişlerdir” meâlindeki âyeti (Ahzâb, 33/23) okudu.
- Mus‘abü’l-hayr diye de anılan Mus‘ab, ümmü’l-mü’minîn Zeyneb bint Cahş’ın kız kardeşi Hamne ile evliydi.
Biz Müslümanların, Mus‘ab b. Umeyr’den (Radiyallahü anh) örnek alacağı vasıflar aşağıda maddeler halinde zikredilmiştir.
- Batıl davada müreffeh bir hayat sürdürmek yerine hak yolda sade ve mütevazı yaşamı benimsemek. (Dünyanın geçici nimetleri yerine ahireti tercih etme)
- Gücün yanında değil hak ve hakikatin yanında yer almak.
- İnancı uğruna yapılan psikolojik ve fiziki işkencelere karşı metanetli davranmak. (sabır)
- Lüzumu halinde doğduğu toprakları terk edebilmek. (Hicret)
- İyi bir muallim, anlattıklarını önce kendi iç dünyasında yaşar. (Güzel ahlâk)
- Kendisine verilen vazifeyi en iyi şekilde yerine getirebilmek.
- Yeri geldiği zaman sır tutma. (Ketumiyet)
- Olumlu bir davranışa öncülük yapmak. (İlk muhacir, ilk Müslümanlardan ve sancaktar)
- Ayete muhatap olabilecek nitelikte yaşama.
Deprem: 6 Şubat 2023 tarihinde Kahramanmaraş'ın Pazarcık ilçesinde 7,7 ve Gaziantep’in Nurdağı ilçesinde 6,4 büyüklüğünde iki deprem meydana geldi. 10 ilimizi derinden sarsan bu deprem sonucunda hayatını kaybeden kardeşlerimize Yüce Allah’tan rahmet, yaralılarımıza da acil şifalar diliyorum.
12 Milyon civarı depremzede kardeşlerimize yardım eli uzatma adına Kızılay, AKUT, AFAD ve TDV gibi güvenilir kurumlara gönül rahatlığıyla aynî ve nakdî yardımlarda bulunmaya/bulundurmaya çalışalım. Az çok demeden bu gönül seferberliğinde yer alma gayreti gösterelim. Varsa zekâtlarımızı Müftülükler/TDV aracılığıyla makbuz karşılığı afetzedelere omuz verelim.
Enkazı kaldırma ve yaralarımızı sarma adına tüm Türkiye’nin, hatta gönül coğrafyamızın topyekûn aynî ve nakdî yönden seferberlik başlattığını görmek, buruk gönlümüze bir nebze olsun teselli vermektedir. Yazıyı kaleme aldığımız şu saatlerde (Çarşamba 19.10), arama-kurtarma çalışmaları hâlâ sürmektedir. Temennimiz odur ki, enkaz altında kurtarılmayı bekleyen binler, en kısa zamanda kurtarılır.
17 Ağustos 1999 Marmara Depremi üzerinden yaklaşık 24 sene geçmesine rağmen, hâlâ depreme dayanıklı binalar inşa edemediğimizi teessürle müşahede ettik.
Yüce Allah, bizleri daha büyük musibetlerle sınamaması için dua ve ilticalarda bulunalım. Kendimize, dünya-ahiret yolculuğunda maddi-manevi çeki düzen verelim. Kur’an ve Sünnet ışığında hayat sürdürmeyi şiar edinelim. Her bir kademedeki vatandaşımız, dinimizin emrettiği üzere, işini iyi yaparsa bu tür felaketlerde en az zayiatla çıkacağımız unutulmasın.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.