Mehmet Bayrak

Mehmet Bayrak

Bu kadını bana bağışla

Bu kadını bana bağışla

İslam’dan rahatsız olanlar ellerine geçen her fırsatı değerlendirirler. Bir çok olayı da çarpıtarak kötü göstererek insanları İslam’dan uzaklaştırmaya çalışırlar. Metotlarından birisi de ayette veya hadiste buldukları, çarpıtmaya elverişli gördükleri cımbızla çeker gibi alırlar, başını ya da sonunu görmeden, göstermeden, kendi yorumlarını de ekleyerek piyasaya sunarlar. İşte bunlardan birisi de aşağıdaki hadis-i şeriftir:

Seleme İbnu'1-Ekva' (r.a)'tan rivayet edilmiştir:

“Fezâre kabilesiyle savaştık. Başımızda, Ebû Bekir vardı. Resulullah (s.a.v.) onu, bizim üzerimize komutan tayin etmişti. Su ile aramızda bir saat kadar mesafe kalınca, Ebû Bekr, bize emrederek sabaha karşı mola verdik. Sonra süvarileri baskın için ayırdı. Bunlar hücum ederek suyun başına vardılar. Suyun başında öldüren öldürdü ve esir alan da esir aldı. Bu arada ben, içlerinde kadınlar ve çocuklar bulunan bir insan topluluğunu gördüm. Bunların benden önce dağa varacaklarından endişe ederek onlarla dağın arasına bir ok attım. Oku görünce durdular. Ben bunları sürerek Ebû Bekr'e getirdim.

İçlerinde üzerinde deriden bir yaygı (elbise) bulunan Fezare (kabilesin)den bir kadın vardı. Yanında da bir kızı vardı ki arabın en güzel(ler)indendi. Ebu Bekir de bana o kadının kızını nefel (fazladan) olarak verdi. Bunun üzerine Medine'ye geldim. Derken Rasûlullah (s.a.v.) bana rastladı ve; "Ey Seleme! Bu kadını bana bağışla” dedi. Ben de; “Vallahi (o) benim hoşuma gitti. Ve daha elbisesini bile açmadım” dedim. Sükût etti.

Ertesi gün olunca Rasûlullah (s.a.v.) çarşıda (yine) bana rastladı ve; "Ey Seleme! Bu kadını bana bağışla" dedi. Ben de; “Vallahi (o) benim hoşuma gitti. Ve daha elbisesini bile açmadım dedim” Sükût etti, bir şey söylemedi.

Ertesi gün olunca Rasûlullah (s.a) çarşıda (yine) bana rastladı ve;

"Ey Seleme! Baban Allah'a emanet. Yani: “Ey Seleme! Senin gibi bir erkek evladı olduğu için babanın mükâfatını Allah versin. (Bu) kadını bana bağışla." dedi. Ben de;

Ey Allah'ın rasûlü ben henüz onun elbisesini bile açmadım ama o senin olsun, dedim.

İşte burası hadisin püf noktasıdır. Gayrimüslimler hadisi buradan kesip alarak: işte Muhammed! Adamın karısını isteyi isteyi elinden aldı… derler. Sayın okuyucularım da içlerinden: “Bu gerçekten de uygun düşmedi, yakışmadı…” diye düşünebilirler. Oysa madalyonun öbür tarafı hiç de öyle değil. Hadis-i şerifin devamına bakalım:

Bunun üzerine Hazreti Peygamber (sav) o kızı Mekkelilere gönderdi. Mekkelilerin elinde (Müslüman) esirler vardı. O esirleri de (Mekkelilerden) bu kadına karşılık olarak alıp kurtardı.

Demek ki Peygamber (sav)in yaptığı her şeyde bir hikmet, Müslümanlara bir hizmet vardır.

(Müslim Cihad 14, Ebu Davud Cihad/13

Hadisten çıkarılan bazı Hükümler

1. Askere nefel (yani harbe teşvik etmek için bahşiş) vermek caizdir.

2. Cinsi münâsebeti kinayeli sözlerle anlatmak müstehabdır.

3. Müslüman erkekleri kurtarmak için kâfir kadınları fidye olarak vermek caizdir.

4. Kumandanın, askerinden bazı ganimet hisselerini isteyerek, onları bir Müslümanı kurtarmak için fidye vermesi veya daha başka amme menfaatlerinde kullanması caizdir. Rasûl-i Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem) Efendimiz bunu Huneyn savaşında da yapmıştır.

Bu yazı toplam 1730 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mehmet Bayrak Arşivi