Alaattin Karaer

Alaattin Karaer

2023 Yılında Kaybettiklerimiz (45)

2023 Yılında Kaybettiklerimiz (45)

thumbnail-hifzi.jpg

Hıfzı Topuz! (Gazeteci - Yazar)

Gazeteci ve yazar Hıfzı Topuz 1923 yılında İstanbul’da doğdu. İstanbul Hukuk Fakültesi’nden mezun oldu. Strasbourg Üniversitesi’nde devlet hukuku ve gazetecilik alanlarında yüksek lisans ve yine Strasbourg Üniversitesi'nde gazetecilik alanında doktorasını yaptı.

1947-58 yıllarında Akşam gazetesinde önce istihbarat şefi, sonra yazı işleri müdürü olarak çalıştı. İstanbul Gazeteciler Sendikası'nın kurucuları arasında yer aldı ve başkanlığını yaptı.

1959 yılından 1983 yılına kadar Paris’te UNESCO Genel Merkezi'nde özgür haber dolaşımı şefi olarak çalıştı. Uluslararası gazetecilik örgütleri arasında mesleksel işbirliği, basın ahlakı, gazetecilik eğitimi ve gazetecilerin korunması projelerini yönetti. Afrika ülkelerinde, Hindistan’da, Filipinler'de gazetecilik eğitimi seminerleri düzenledi. Kara Afrika'da kırsal basın projesini oluşturdu. 1962 yılında Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi'nin, o zamanki adıyla Basın – Yayın Yüksek Okulu'nun kuruluşu için, Paris'te Unesco’nun merkezinde ilk projeleri hazırladı.

1974-75 yılları arasında TRT'de radyolardan sorumlu genel müdür yardımcılığı yaptı. 1986'da halen başkanlığını sürdürdüğü İletişim Araştırmaları Derneği'ni (İLAD) kurdu.

Vatan, Milliyet ve Cumhuriyet gazeteleriyle çeşitli dergilerde diziler ve inceleme yazıları yazdı. Anadolu, Galatasaray ve İstanbul üniversitesi iletişim fakültelerinde basın, radyo-televizyon tarihi, uluslararası iletişim ve siyasal iletişim dersleri verdi.

Eserlerinden bazıları:

İnceleme – Araştırma: Basın Sözlüğü, Kara Afrika, 100 Soruda Basın Tarihi, Seçim Savaşları, Kara Afrika'da İletişim, Basında Tekelleşmeler, Kara Afrika Sanatı, Hoşgörü, Dünyada ve Türkiye'de Kültür Politikaları, Türk Basın Tarihi, Büyülü Afrika.

Anı: Konuklar Geçiyor, Eski Dostlar, Elveda Afrika – Hoşça Kal Paris, Fikret Mualla, Başın Öne Eğilmesin, Nişantaşı Anıları, Bana Atatürk'ü Anlattılar, Gülümseyen Anılar, Paris'te Bir Türk Ressamı, Fikret Mualla, Atatürk Sesleniyor, Anı ve Mektuplarla Melih Cevdet Anday.

Roman: Meyyale, Paris'te Son Osmanlılar, Hatice Sultan, Gazi ve Fikriye, Devrim Yılları, Özgürlüğe Kurşun, Hava Kurşun Gibi Ağır; Nazım Romanı, Vatanı Sattık Bir Pula; Namık Kemal Romanı, Çılgın ve Özgür; Neyzen Tevfik'in Romanı, Şanlı Kanlı Yıllar, Paris Sürgünü.

Öykü: Gizli Aşklar.

Ödülleri:

· 1998 Sertel Demokrasi Ödülü.

· 2003 Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Basın Özgürlüğü Ödülü.

· 2004 Lions Kulüpleri Federasyonu Atatürk Barış Ödülü.

· 2005 Osmangazi Üniversitesi Onursal Doktora Ödülü.

· 2007 36. Orhan Kemal Roman Armağanı.

· 2009 Çağdaş Gazeteciler Derneği Onur Ödülü.

· 2012 Yılı Balçova Belediyesi ve Yeni Kuşak Köy Enstitüleri Derneği Aydınlanma Onur Ödülü.

26 Eylül 2023 tarihinde tedavi gördüğü hastanede 100 yaşında aramızdan ayrıldı.

Ailesinin ve sevenlerinin başı sağ olsun!

* * * * *

28 Kasım 2021 tarihli yazım, gazetemizde yayınlanmıştı:

98 yaşındaki gazeteci – yazar Hıfzı Topuz’un anı-biyografi tarzındaki, “Elveda Afrika, Hoşça Kal Paris” kitabını elinden düşürmeyen eşim; bu kitabı muhakkak okumalısın. Sen değil herkesin okuması gerekiyor…

Elime aldığım kitabın her sayfası ayrı bir değer de!

Okuduğum bir bölümünde, Kasım.2019’da grup olarak gittiğimiz İran anılarım gözümün önüne gelmişti. Gönülsüz gittiğimiz İran’ın, insanlarına, tarih ve kültürüne hayran kalmıştık. Yönetimi demedim farkındaysanız. Onu, kitaptaki okuduğum bölümle anlamış olacağız…

1950’li ve 1960’ı yıllarda Paris’te sanat ortamının içinde bulunan ve Unesco’daki görev nedeniyle Kara Afrika ve Latin Amerika’yı gezen Hıfzı Topuz, tanıdığı ünlüler dünyasını, onların acılarını ve coşkularını ustaca yansıtıyor.

Bedri Rahmi Eyüpoğlu, Nâzım Hikmet, Pertev Naili Boratav, Zekeriya Sertel, Avni Arbaş, Vâ-Nû, Fikret Adil ve Abidin Dino’nun Hıfzı Topuza dostlukları…

İşte Elveda Afrika, Hoşça Kal Paris’te belleklerden silinmeyecek anılardan sadece birkaçı…

Humeyni’nin Astığı Bir Adam: Parviz Nikha

Parviz Nikha adını İran’ın dışında pek duyan olmamıştır sanırım. Kendisiyle bir rastlantı sonucu karşılaştım. Youri adında İranlı bir dostum vardı. Pars Haber Ajansı’nın dış ilişkiler müdürüydü. Tahran’da bir toplantıda tanışmıştık. Sonra Sri Lanka’nın başkenti Kolombo’da buluştuk, ortak dostlarımızla sık sık yemeğe çıktık.

Youri Pari’te bir gün büroma geldi, “Sana İran Radyo ve TV Kurumunun Genel Müdürü Parviz Nikha’yı tanıtmak istiyorum, dedi. Londra’daydı, dönerken Paris’e uğramış, iki gün kalıp gidecek. Başka bir sözün yoksa bu akşam birlikte yemek yiyelim. Çok ilginç bir adamdır Parviz. Çok hoşlanacaksın…”

O akşam Seine kıyısında Japonların Nikho Oteli’nde buluştuk. Nikha içine dönük, pek konuşkan olmayan bir insandı. Bu belki de dil sorunundan kaynaklanıyordu. Onun yerine hep Youri konuştu. Parviz’in yaşam öyküsünü anlattı. Parviz kendi yaşam hep gülümseyerek ve onaylayarak dinliyordu. Hiç bu kadar ilginç bir öykü dinlememiştim. Youri’nin anlattıklarının özeti şuydu:

Parviz, üniversite çağında aşırı sol bir örgütün üyesiymiş. Zengin bir ekonomik kültüre sahipmiş. Paradoksları başarıyla yakalar, karşısındaki açmazlara sürükleyerek mat eder ve çok iyi tartışırmış. Şah sağ oldukça İran’ın bunalımdan kurtulamayacağına inanıyormuş. Bunun için de Şah’ı öldürmeye karar vermiş. Bütün hazırlıklarını tamamlamış. Ama bir gün tam silâhına sarılacağı anda yakalanmış. Hiç dayatmadan “Şah’ı öldürmek istiyorum. Vatanı bir diktatörden kurtaracaktım”, demiş.

Ertesi gün bu haber bütün basına mahşet olmuş. Radyolar ve televizyon Parviz’in giriştiği bu korkunç suikast olayını işlemişler. Bu işi Moskova’nın düzenlediği öne sürülmüş, yabancı parmağı ve gizli haber alma örgütleriyle işbirliği olanakları üzerinde durulmuş. Ama Parviz kafasının dikine gittiği için polis fazla bir ipucu elde edememiş. Duruşmada da sadece Şah’ın izlediği politikayı eleştirerek “Hiç pişman değilim, kendisini öldürmek istiyordum.” Demekle yetinmiş. Karar: İdam!

İnfaz günü gelip çatmış. Parviz’i son gece sehpaya götürmeden önce yine sıkıştırmışlar, “Anlat” demişler; “konuş, son sözünü söyle. “Şah’la konuşmak istiyorum” demiş.

“Sen çıldırdın mı?” demişler; Şehinşah Rıza Pehlevi Hazretleri senin gibi bir alçak vatan haini ile ne diye konuşsun?”

Parviz dayatmış, sonunda güvenlik ajanları durumu Şah Hazretlerine bildirmeye karar vermişler. Olay, Şah’a duyurulmuş. Şah da biraz eğlenmek istemiş olmalı ki; “Kabul” demiş; “getirin o haini buraya, konuşacağım!”

Parviz’in eli kolu bağlı, saraya götürmüşler. Şah, büyük bir soğukkanlılıkla “Anlat”, demiş.; “beni neden öldürecektin?” Parviz anlatmış da anlatmış, sabaha kadar. Şah “Tamam”, demiş; “adam doğru şeyler söylüyor. Canını bağışladım. Koyuverin kendisini!”

İnanılır gibi değil, ama gerçek: Parviz’i koyuvermişler. Şah bir yandan da mabeyn müdürüne “Kendisine bir iş bulun da çalışsın bakalım “ demiş. Parviz’i önce Petrol Ofisine göndermişler, oranın genel müdürü “Kabil değil”, demiş; “Şah Hazretlerinin canına kıymak isteyen bir alçağa ben iş veremem?” Her yerden kovalamışlar kendisini. Sonunda Parviz’i Radyo – TV kurumuna yollamışlar. Youri o zaman orada önemli bir görevdeymiş. Durumu kavramış. Mabeynle görüştükten sonra “Pekala”, demiş; “seni araştırmacı olarak alıyoruz.”

Parviz, kurumda kısa zamanda kendini göstermiş, başarılı işler yapmış. Şah da kendisini uzaktan izliyormuş zaten. Aradan üç beş yıl geçmiş, geçmemiş. Parviz,Şah Hazretleri’nin yüksek iradesiyle Radyo-TV Genel Müdürlüğüne atanmış.

İşte o akşam yemekte Youri bu olayları anlattı. Parviz keyifli keyifli dinledi, bazı ayrıntılar ekledi. Eski anarşist Parviz artık rejimle bütünleşmişti ve Şah Hazretlerini savunuyordu. Yemek bitti, ayrıldık. Parviz’i bir daha hiç görmedim.

Aradan bir yıl geçti. Şah devrildi. Mollalar Şah’ın bütün yakınlarını, birer birer celselik duruşmalarla sehpaya göndermeye başladılar. O günlerde Le Monde’da bir haber okudum, ilk asılanlar arasında Parviz’in de adı vardı.

Bu yazı toplam 8772 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Alaattin Karaer Arşivi