Demokrasicilik oyunu yeter artık

Demokrasicilik oyunu yeter artık

(3) Bu garibanlar, dolaylı ve doğrudan vergi vermenin, askerde şehit olmanın, gururunu yaşarlar. İş bulanlar kırkında ellisinde emekli edilmekte. Emekliliğinden...

(3) Bu garibanlar, dolaylı ve doğrudan vergi vermenin, askerde şehit olmanın, gururunu yaşarlar. İş bulanlar kırkında ellisinde emekli edilmekte. Emekliliğinden sonra da bir duvar dibinde ölüm gününü beklemektedirler. Oğlu, kızı, gelini, damadı İş bulacağım diye o sınavdan bu sınava koşuşturmaktadır. Hele içlerinde üniversite bitirmiş olanları varsa, büyük çoğunluğu işsizliğin kucağında inlemektedirler. Pek çoğu da bakkal çıraklığına boyun eğmektedirler. Yurt yuva kuramamaları bir yana, içine düştükleri bunalımdan dolayı doktor doktor dolaşmaktadırlar. İntihar olayları her geçen gün artıyor. Hele halkın yurt dışına ekmek kazanmak uğruna savrulmaları işin cabası. Evet. Adı cumhuriyet de olsa, demokrasi de olsa, bu cumhuriyet değildir. Demokrasi değildir. Terör belâsının başlama ve devam etme nedenleri bilindiği halde, otuz yıldan beri bitirilmemesini bize yutturuyorlar. Otu Afganistan’dan, asidi Avrupa üzerinden geldiği ve Türkiye’yi bir baştan bir başa geçtiği ve Hakkâri Dağları eteklerinde uyuşturucuya döndüğünü ve bir türlü önlenemediğini bize yutturuyorlar. Eşek kervanlarıyla sınır bölgelerinden yurda sokulan, tankerlerle ve yük gemileriyle yurda getirilen kaçak akaryakıtları taşıyanlarını da alıp satanlarını da bir türlü bulunamamasını bize yutturuyorlar. Mahkemelerde her yıl sayısı artan dava dosyaları ve icra dairelerini dosya yükü altında ezildiğini, insanların adaletten giderek umudunu yitirmesini görmezden gelmelerini bize yutturuyorlar. İşsizlik ve icralık nedenleriyle boşanmaların sayısı her geçen gün artıyor. İlaç ve tedavi konusunda halkın sağlığını koruma yerine, ilaç şirketlerini ve bağlı oldukları devletleri zengin etme yolunda yapılan çalışmaları bize yutturuyorlar. Bakın isterseniz ilaç fiyatlarına. Bir kilosunun fiyatı bir trilyon liralardadır. Özelleştirme adı altında ülkenin onlarca yıllık birikimlerini arsa fiyatına bile gelmeyen değerlerle haraç mezat satılmasını bize yutturuyorlar. Gelişme ve kalkınma adına alınan borç paraları yerli yerinde kullanmamayı ve şimdi bilmem günlük faizi olarak yurt dışına trilyonlarca dolar ödemeleri bize yutturuyorlar. Yüksek Öğretim Kurumunu, Yüksek Hâkimler Kurulunu, Çift başlı mahkemeleri, yeni devreye sokulan denetleme kurullarını bize yutturuyorlar. Öğrencilerimizin bir üst okula girişleri konusunda bir türlü standardını bulamadıkları sınav numaralarını bize yutturuyorlar. Genç nüfusun bir zenginlik kaynağı olduğu bir türlü anlayamıyorlar. Onları sefaletin kucağına atmayı hüner sayıyorlar ve bize sanki çözülemez sorunlarmış gibi bize yutturuyorlar. Tarım ülkesinde tarımcılığı, hayvancılık ülkesinde hayvancılığı yok ediyorlar ve çözülemez sorunlarmış gibi bize yutturuyorlar. Yer altı ve yerüstü zenginliklerimizi yok pahasına elden çıkarmayı hüner sayıyorlar. Bir ihtiyaçmış gibi bize yutturuyorlar. Bu demokrasi değildir. Taşeron işçilikle işçiliği, sendikasız işçilikle sendikacılığı, sözleşmeli öğretmenlikle öğretmenliği, koruculuk sistemiyle askerliği, güvenlikçi olayı ile polisliği hiçe sayan bir anlayışla sorunları içinden çıkılmaz duruma soktular. Yeter artık demokrasicilik oynadığımız. Artık gerçek anlamda demokrasimizi yaşamaya geçmenin zamanı geldi.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.