Yüce Mevla’mızın insan oğluna lütfettiği en büyük nimet şüphesiz iman nimetidir. Bunu merhum Mehmet Akif’imiz şöyle dile getirir:

İmandır o cevher ki ilâhî ne büyüktür

İmansız olan paslı yürek sinede yüktür.

Çünkü iman hem bu dünyada, hem de ahirette insanın mutlu olmasını, refah ve saadette olmasını temin eder. İmandan mahrum olanlar mutluluğu zenginlikte ve başka şeylerde ararlar. Oysa böyle bir mutluluk geçici bir süre içindir. Gerçek mutluluk Allah ile beraber olmaktadır. Bir zamanlar bir gazetede şöyle bir yazı okumuştum. “Dünyada fert başına düşen gelire göre en zengin ülke, İsviçre’dir; en çok intihar vakalarının bulunduğu ülke de yine İsviçre’dir.

Demek ki gerçek huzur Allah’a ve ahirete inanmadadır. Bundan dolayıdır ki Hazreti Mevlânâ (ks) ölüm gecesine “Şeb-i arûs) der. Yani gerdek gecesi, yani sevgiliye, Allah’a ve O’nun peygamberine kavuşma geçesi.

Hazreti Peygamber (Sallallahü aleyhi ve sellem)in vefatından sonra üzüntüsünden hiç yüzü gülmeyen Bilâl-i Habeşi (radıyallahü anhü) Hazretleri vefat edeceği zaman sevinç ve neşesini gülerek izhar etmişti. Yanındakiler: “senelerdir seni hiç böyle neşeli görmemiştik, bu ne haldir?” dediklerinde: Elyevm elka ehibbeh, Muhammeden ve sahbeh = Bu gün sevdiklerime kavuşacağım, Muhammed’e ve sahabelerine” demiştir. İşte ölürken bile insana bayram yaptıran iman budur.

Bu imandan mahrum olan, iman yerine küfrü ve şirki tercih edenlerin ahiretteki durumlarını ise aşağıdaki hadis-i şerif şöyle haber vermektedir:

"Kıyamet günü kâfir kişi getiri­lir de ona:

— Re'yini (görüşünü) haber ver: Senin yer dolusu altının olsaydı şu azâbdan kurtulmak için onu feda eder miydin? diye sorulur. Oda:

— Evet feda ederim! der. Bunun üzerine ona:

— Fakat senden, bundan daha kolay olan şey (yânî Tevhîd) is­tenilmişti (de sen onu söylememiştin) denilir"

Diğer bir rivayette Efendimiz şöyle buyurdular:

“Allah Tebâreke ve Teâlâ, cehennemliklerden azapça en hafif olan kimseye:

«Dünya ve içindekiler senin olsa bu azaptan kurtulmak için onları verir miydin?» buyurur, o da: «Evet» diye cevap verir. Allah Teâlâ:

“Sen Âdem’in sulbünde iken ben senden bundan daha hafif bir şey istemiştim: Şirk koşmayacaktın, ben de seni cehenneme koymayacaktım. Lâkin sen şirk koşmakta direttin» buyurur.” (Müslim, Münâfıkîn, 51)

Ne mutlu imanı tercih ederek cennete ve cemale kavuşanlara; yazıklar olsun kolay imanı inkar ederek küfrü ve şirki tercih edenlere.

Allaha emanet olunuz..