Çocuklar deyince!

Çocuklar deyince!

Siirt ve Pervari’deki yaşanan çirkin ve hayâsızca yaşanmış olaylar, gündeme çocuklarımızı getirdi. Bir avuç densizin merhamet anlayışını depreştirdi....

Siirt ve Pervari’deki yaşanan çirkin ve hayâsızca yaşanmış olaylar, gündeme çocuklarımızı getirdi. Bir avuç densizin merhamet anlayışını depreştirdi. Suç ve suçlu arayışına girişildi. Ancak asıl suçlunun bilinmesine çalışıyor muyuz? Gerçekten on üç - on dört yaşlarındaki yatılı bölge okulu öğrencilerinin böylesine alçakça bir suç işlemiş olmalarının affedilir tarafı yoktur. Ancak anasız- babasız bıraktığımız, sorunlu aileler çocukları olarak ortaya çıkan çocuklarımız, kimsesiz kalan çocuklarımız, gayri meşru doğan çocuklarımız, mutlu bir yuva oluşturamamış ailelerin ortaya bırakılan çocuklarımız açısından, bu devletin ve öncesinde ve şimdiki yöneticilerimizin bir suçu yok mu? Oysa en kutsal değerlerimizin başında mutlu aile anlayışımız gelir. Soruya devam edelim. Uyuşturucu kullanmaya, uyuşturucu satmaya, tiner – bali - hap kullanmaya itilmiş, küçük yaşta sigara ve içki içmeye alışmış, fuhşa itilmiş çocuklarımızın olmasının altında yatan nedenlerde, bu devletin ve öncesinde ve şimdi ki yöneticilerimizin bir suçu yok mu? Dünya devletleri içinde, tek Çocuk Bayramı kutlayan Ülke olarak övündüğümüz halde, daha kaç çocuğumuzu ana sınıflarında okutamadığımızı görüyor muyuz?  Devlet okullarında gerekli eğitim – öğretimi veremediğimiz nedeniyle özel okullara, dershanelere, özel öğretmenlerin eline muhtaç ettiğimiz çocuklarımızı görüyor muyuz?. Bir yarış atı yetiştirme mantığı içinde hayata hazırladığımız, çocuklarımıza çocukluğunu yaşatmadığımız bir gerçektir. Devlet olarak ve önceki ve şimdiki yöneticilerimiz olarak bir suçumuz yok mu? Bırakın onu bunu çalışan aile çocuklarımızın bakımına ne kadar özenli davrandığımız konusunda bir suçumuz yok mu? Çocuk bakıcısı olarak işgören kimselerin, çocuk bakımıyla ne kadar bilinçli oldukları hakkında bir arayışımız var mı? Bilhassa yurt dışından kaçak olarak getirilen bakıcıların çocuk bakımı konusunda bir kıstas var mı? Bu gelen kadınlar, özellikle kendi ülkelerinde geçim zorluğu içinde olanlardır. Ki ben size söyleyim. Anlayan anlar. Bunların neredeyse tamamına yakını, önce tezgâhtan geçmiş olduklarını ve başlangıçta insanlık dışı uygulamaya tabi tutularak, senin evine çocuk bakıcısı olarak bilmem hastabakıcısı, yaşlı bakıcısı olarak görev yaptıklarını bilmeyen var mı? Dahası mı? Şu okulların kantinde çalışan insanlardan bilmem kaç tanesi ırza geçme suçları dâhil, sicili bozuk insanlardan oluşmaktadır. Ki Milli Eğitim Bakanı kendi açıkladı. Şu anda dört yüz kadar bu gibi insanlar okulların kantinlerinde çalışmaktadırlar. Şikâyetimiz bu gibi insanların okullarda çalıştırılmasınadır. Hele yatılı Bölge okullarında, Yetiştirme Yurtlarında, Çocuk Esirgeme Kurumlarında barındırılan ve okutulan çocukların, barınmaları ve okutulmalarından beklenen verim alınıyor mu?  Bu gibi yerlerdeki çocuk sayısı yüz öğrenciyi veya çocuğu geçmemesi gerekirken, binini, iki binini bir yere toplamaktayız. Başlarında kimi yerlerde sözleşmeli öğretmenlerle, kimi yerlerde müteahhit elemanlarıyla, çok kısıtlı öğretmen kadrosuyla, eğitim - öğretim yapıldığı bir gerçektir.  Günümüzün çarpık düzeni nedeniyle her okulun rehber öğretmen çalıştırılması gerekirken, çalıştırılmadığı bir gerçektir. Durum böyle olunca daha çok skandal olaylar yaşarız. Televizyonların, bilgisayarların başından ayıramadığımız, atari salonlarından koparamadığımız, ellerinde cep telefonu eksik etmediğimiz ve de ne olduğu belirsiz izbe köşelerde, çocuklarımızın zaman geçirdiklerini bilmekteyiz.   Zararlı çocuk yayınları, zararlı bilgisayar oyunları, Zararlı televizyon programlarının kaçından çocuklarımızı ve öğrencilerimizi koruyabiliyoruz? Siirt’e, Eruh’ta dün İzmir’de belki yarın bir başka yerde münferit çocuk istismarı olayları kamunun gündemine sokularak ahkâm kesilmektedir. Şimdi soruyorum? Ey mangalda kül bırakmayanlar! Sözüm cinsel istismar konusuyla merhamet sömürücülüğü yapanlar, yaptığınız dizilerle, yaptığınız yayınlarla, söylediğiniz sözlerle, suçlama kolaycılığı altında, sureti haktan görünmenizin sorunlarımızın çözümüne bir katkısı olacak mı? Hiç yalın ayak sokaklarda gördüğünüz çocuklarımıza sizin hiç yüreğiniz sızlar mı? Pazar yerlerinde önünde torneti ya da el arabasıyla, üç beş kuruş uğruna akşamlara kadar pazardan aldığı mallarını, evine taşımak zorunda olan çocuklarımız sizi ilgilendirmez m? Bakınız çocuklarımızın dişlerine. Kaçının sağlıklı dişlere sahip olduğu? Bakınız gözlerine. Kaçının gözlüksüz olduğu? Bakınız boylarına. Kaçının cüce boyda olduğu? Bakınız vücutlarına. Kaçının şişman ve sıska olduğu? Neredeyse aileler çocuklarını hastane kapılarında büyütür olduklarını görürsünüz. Çocuk yargılamaları, çocuk hapishaneleri konusunda ne durumdayız? Kanser hastası, sağır, dilsiz, bedenen sakat çocuklarımız ve bu durumda çocukları olan ailelerimizin durumu ile ilgili bir yaptırımlarımız var mı? Daha sayayım mı? Yukarıda saydığım çocuk sorunlarımız, şimdi dallandıra dallandıra, ballandıra ballandıra anlattığımız Siirt ve Pervari’deki karşılaştığımız olaylardan daha acı ve daha üzüntü verici olaylar değil mi? Karamsar ve kötümser olduğum anlamı çıkarılmasın. Çocuklarımızla ilgili sorunlarımız var. Bunların çözülmesini istediğim için bunları yazdım. Zamanı ve sırası geldi. Ülkemizin geleceği çocuklarımızın sorunlarını hemen hiç zaman geçirmeden ele alalım. Elbirliği ile çocuk sorunlarını çözelim. Bize bu yakışır.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.