Yüz altmış dört yıllık tecrübe

Kırıkkale halkı POLİS GÜNÜNÜ heyecan içinde kutladı. Eskort araçlar Zafer Caddesinde geçiyor. Halk yolun iki tarafına dizilmiş. Zevkle geçişleri izliyor. Geçiş yapan polis araçlarını görmenin ötesinde gurur ve saygı ile izliyorlar. Ben de bu duygular içinde POLİS TEŞKİLATIMIZIN KURULUŞUNUN YÜZ ATMIŞ DÖRDÜNCÜ YILDÖNÜMÜNÜ KUTLUYORUM. Varlıklarının, dünya var oldukça devamını diliyorum. Biliyoruz ki TÜRK POLİSİ, vatanın bütünlüğünü, milletin bağımsızlığını, Cumhuriyetimizi, Atatürk ilke ve devrimlerini korumak ve yaşatmak, kanun hâkimiyetini sağlamak, emniyet ve huzur içinde yaşamamızı sağlamak adına görev yapmaktadırlar. Görevleri sırasında her türlü zorluklara ve sıkıntılara göğüs germektedirler. Hem de herkesten çok. Evimizde, sokakta, meydanda başımız dara düştüğünde polis, yetiş polis, polis yok mu, çağırın polisi diye feryat edişimiz boşuna değildir. Can ve mal güvenliğimizin teminatı polislerimizdir. Hayatımızın olmazsa olmazlarıdır. Vatandaş olarak polisimizle ne kadar övünsek azdır. Polislerimiz de yaptıkları bu görevleri nedeniyle ne kadar övünseler azdır. Çocukların zorda kalınca anne diye, vatandaşların da zorda kalınca polis diye haykırdıklarını biliriz. Polisimize karşı saygıda kusur etmemek gerekir. Vatandaşlar olarak zaman zaman polise karşı yapılan bazı tutum ve davranışları görüyorum. Çoğu kere televizyonlardan görüyorum. Açıkçası ben polisin taşlanmasını, molotof kokteyller gibi yanıcı yakıcı saldırılar yapılmasını, hatta tekme tokat atmaya çalışılmaları kabul edemiyorum. Hatta polisin kendini koruma amaçlı birbirlerine sıkışarak, saldırıyı göğüslemeye çalışmaları çirkin görüntüler oluşturuyor. Bir kere kendin zorda kaldığınızda polisimizi kendini koruyucu güç olarak görüyorsun. İyi de hangi hak ve yetki ile polise karşı koymayı içine sindiriyorsun? Polise el kaldırılmaz. Eğer kaldıran olmuşsa, olay şu bu gerekçelerle geçiştirilmez. Gereken cevap, gerektiği şekilde verilmelidir. Polis sayımızın yetersiz olduğu biliniyor. On binlerce üniversiteli gencimiz işsiz sokaklarda geziyor. Zaman geçirmeden yeterli sayıda polis alınmasında bir engel yoktur. Elli yüz kişilik bir aklıevvel kişiler bir yerde toplanıyor. Önlem olarak, on yirmi polis olay yerine gönderiliyor. Çok geçmeden çakallar, polise saldırıya geçiyor. Adamlar ortalığı yakıyor. Yıkıyor. Sonra da kaçıp gidiyor. Neden böyle oluyor? Neden sokak takımının yaptığı yanına kâr kalıyor? Demokratik hak diye kimsenin yakmaya, yıkmaya, polise de bir yığın çirkin saldırılarda bulunmaya hakkı yoktur. Polisin de bu saldırganların yaptığını yanına bırakmaya hakkı yoktur. Bir de bizim Kırıkkale polisimizin Zafer Caddesinde özellikle park konusunda çektiği sıkıntıyı görüyorum. Benim polisimin sabahtan akşama kadar caddede ızdırap çekmesi diye bir anlayış olamaz.