YEŞİL YAPRAK VE KARA TOPRAK
İlkbahar geldiğinde yeşeren ağaçlar, çimenler bize hayâtın yeniden başladığını anlatır. Amma, çoğumuz hayâtı, yâni yaşamasını bilmiyor, öğrenmekte...
İlkbahar geldiğinde yeşeren ağaçlar, çimenler bize hayâtın yeniden başladığını anlatır. Amma, çoğumuz hayâtı, yâni yaşamasını bilmiyor, öğrenmekte istemiyoruz. Öğrenenlerimiz, öğrendiğiyle amel etmiyor.
¶
Sonbahar geldiğinde sararıp altın rengine dönüşerek, değişik yönlerden esen rüzgârların önünde uçuşan, bir düşüp, bir kalkan yapraklar hayâtın günün birinde biteceğini bize haber veriyorlar. Çoğu insanlar her iki durumdan ibret almaz, varlıklara karşı acımasızca tutum ve davranış içinde olurlar. Örneğin yeşil yapraklarıyla insanların temiz havâ alarak yaşamasında önemli rolü olan ağaçları yakmak için keser, kötü düşüncelerini gerçekleştirmek için kırarlar. Tıpkı, her gün yürüyerek gidip geldiğim Karşıyaka Mahallesi Ahîli caddesindeki 20 kadar Top Akasya Ağaçlarını kıran vicdansızlar gibi! Yakıcı güneşte sizi gölgesine alıp güneşten koruyan Top Akasya Ağaçlarından ne istediniz de o AĞAÇLARI, Allah’tan korkmadan, kuldan utanmadan kırdınız? Ve kırdığınız Top Akasya Ağacını ne yaptınız, o Akasyayı hangi kötü emellerinize âlet ettiniz? Sizi, yakıcı sıcaklarda gölgesinde barındıran AĞAÇLAR’dan ne istediniz?¶¶¶
BİR BAŞKA HUSUSTA ŞU: Bize çeşitli gıdâ maddeleri veren verimli topraklarımız var. Topraklarımızı öylesine hor kullanıyoruz ki; Merâları sürüyor, merâların üstündeki toprağı koruyucu bitkileri yok ediyor, topraklarımızı SEL ve YEL erozyonuna esir ediyoruz. Bize, gıdâların güzelini sunan topraklarımıza hakaretin en kötüsüyle karşılık veriyoruz. Topraklarımızın, % 75’nin erozyona müsâit olduğunu biliyor musunuz? Topraklarımız, yalnız SEL ve YEL felâketiyle karşı karşıya kalmıyor. Okumuş, yazmış devletin çeşitli kademelerinde görev almış kimseler, verimli ve bir şeyler ekilmesi gereken topraklara binâ yapılmasına müsâde ediyorlar. Yer yüzünün çivisi olan koca, koca tepeler, sağlam zeminler, verimsiz topraklar dururken, ekilmesi gereken tarlalara binâ yaptırıyorlar. Böylece verimli toprağa binâ yaparak, verimli toprakları bitiriyor, verimli topraklara, ülkemize düşmanca davranıyorlar. Sonra, “bu yıl şu kadar kalkındık, önümüzde yıl daha çok kalkınacağız, buğday rekoltemiz, şu kadar, arpa rekoltemiz bu kadar olacak” diye edebiyat yapmayı ihmâl etmiyorlar. Yapmayın efendiler yapmayın! Toprak gibi dostu bulamazsınız! Toprağın yüzüne tükürürsünüz, toprak bir süre için âhı vâhını içine atar, sesini çıkarmaz. Günün birinde toprak oynamaya başlarsa, kaçacak yer bulamaz, yine toprağın üstünde oturur, ağıtlar yakmaya başlarsınız! Toprak insanı çok sever, toprak insana yalnız gıdâ maddesi vermez. Toprak insana tuğla yapacağınız ve yaptığınız kili de verir. Toprak insana binâ yapacağınız çimentoyu, kili, toprak insana çeşitli ağaçları, toprak insana, insanın gözünü, rûhunu okşayan çeşitli çiçekleri de verir. Toprak insana öyle güzellikler sunar ki, o güzellikler insanın Yüce Yaratan’a sıkı, sıkıya inanmasını sağlar. Toprak âyettir. Biz, âyetleri yalnız Kur’ân-ı Kerim’de var biliyor isek de bu eksikliktir. Allâh’ın yarattığı ne varsa hepsi âyettir. İnsanın âyetten yararlanması gerekmez mi? İnsanın, Allâh’ın âyetlerinden güzel şekilde yararlanması gerekir diyorsanız, toprağa hürmet ediniz ve tarlaları binâ yaparak değil; ekerek süsleyiniz, neş’elendiriniz ki, sizde neş’elenesiniz! Neler anlatıyor şu yeşil yaprak? Bize neler verdi bu kara toprak? Keskinli Yetîmi
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.