YAŞAYAN TARİH BEYPAZARI -3
Biz resim sergisi açılışındayken, bir ara ortadan kaybolan Av. Mustafa Duman’la fotoğraf sergisi çıkışında karşılaşıyoruz. İlginizi çekecek bir şey buldum. Bir sokak ilerde dedi. Ateşi yanan Demirciye götürdü bizi. Fakat ateş yoktu, sönmüştü. Demirciye sorduğumuzda yarın yakacağız yeniden dedi. Ocağı yanan şekilde fotoğraflayamadık. İzin isteyerek bulunduğu şekilde fotoğrafladık.
DEMİRCİLİK: Örs, çekiç, balyoz ve maşa kullanarak ateş ocaklarında demire şekil veren demircilerin sayısı azalmış olsa da, 70 yıllık bir tarihe sahip bu el sanatı halen Beypazarı’nda sürdürülmektedir.
Yurdanur Duman, Demirci Atölyesinde!
Yurdanur Duman Tarihi Taş Konağı önünde Beypazarı Kadınlarla!
GÜMÜŞ İŞLETMECİLİĞİ (TELKARİ) : Beypazarı’nda özellikle gümüş işletmeciliği (Telkari) yaygındır. El işçiliğiyle yapılan telkari gümüşleri; zarafeti, farklı tasarımlarıyla Beypazarı’nda ustalıkla oluşturulan bir sanat eseridir.
Yakın zamanda Mardin’deki bir toplantıya katılan eşim. Beypazarı’ndaki Gümüşleri görünce, Mardin’dekilerin sönük kaldığını söyledi.
Gümüş işleme sanatı Beypazarı’na ahilik yoluyla kazandırılmıştır. Ahilik 13. yy.da Anadolu’da görülmeye başlanan esnaf ve sanatkar birliklerine verilen addır. Beypazarı halkı bu sanatı bir iş olarak kabul etmiş ve zaman içinde geliştirmiştir.
Tarih boyunca önemli bir ticaret geçidi olan İpek yolu üzerinde bulunan Beypazarı’nda gümüş madeni yoktur. Eskiden olduğu gibi bugün de gümüş, başka illerden getirilir. Külçe haline getirilen gümüşler eritilip tel haline getirilerek inceltilir. Saf halde olduğu için kolayca bükülen gümüşler, sanatkar tarafından şekillendirilerek, süs eşyaları ve takı yapımında kullanılır. İşlenirken kullanılan teknik; telkaridir. Telkari, ince telden takı süslemeciliğidir. Tel ne kadar ince olursa takının değeri de o kadar artar. Hammaddesi altın ve gümüştür. Altın pahalı olduğundan genellikle gümüş kullanılır. Gümüş takı çeşitleri, kemer, kolye, iğne, başlık ve tılsım olarak sıralanabilir. Telkarideki motifler, doğanın Türk-İslam düşüncesi ile yorumlanışını ve Türk zevkini aksettirir. Beypazarı’nın takıda sembolü “tılsım”dır. Tılsımın etrafı gümüşle süslenerek, kolye olarak takılır.
Bugün Beypazarı’nda yeniden oluşturulan ve hayat bulan bir çarşı içinde gümüş ustaları bir araya toplanmış ve usta, çırak ilişkisiyle bu sanatın geliştirilmesine imkan sağlanmıştır. Büyük bir sabır, el emeği, göz nuru, dikkat ve özenli işçilik gerektiren telkari tekniğiyle işlenip satışa sunulan gümüşler, Beypazarı’nda turizm potansiyelinin artmasına da katkıda bulunmuştur.
Ülkemizde yok olmaya yüz tutmuş sanat kollarımızın ve geleneksel mesleklerimizin canlandırılmasında Beypazarı örnek teşkil edecektir.
Yurdanur Duman Gümüş Evi’nde!
Av. Mustafa Duman, Yurdanur Duman ve ben Türk Hamam Müzesine gidiyoruz.
Küçük bir hamam olduğu girişten belli. Av. Mustafa Duman girmedi. Türkiye’nin ilk hamam müzesi özelliğini taşıyormuş. Zengin bir koleksiyona sahip olan Türk Hamam Müzesi, hamam kültürünü sergilemenin yanı sıra düzenlediği gerçek bir gelin hamamı organizasyonu ile de Türk müzecilik çalışmalarına farklı bir boyut kazandırıyor.
Hamam kültürünü sadece nesneleri koruyarak değil onların bir parçası olan eski gelenekleri de uygulayarak, tanıtmayı hedeflediği anlaşılmakta olup, Türk Hamam Müzesi’nde, klasik Türk hamamlarındaki “sıcaklık, ılıklık, halvet, külhan, şırvan, hazne ve tıraşlık” gibi mekânlar bulunuyor.
Ayrıca “nalın, buhurdan, ibrik, sürmedan, kirdenlik, mücre ve hamam tası” gibi Türk el sanatlarından örnekler; “hamamcı minderi, kaynana arkalığı, hamam bohçası, yaygı, peştamal, pullu, bindallı, hamam beyazı, dindin, bürgü, içlik, üçetek, haşlama, salta” gibi Beypazarı’na özgü yerel kıyafetler ve hamam kültürüne ait dokumalarda ziyaretçilerin beğenisine sunuluyor.
Türk Hamamı Müzesi!
Yurdanur Duman Türk hamamı Müzesinde!
Hamamın duvarında şöyle yazıyordu:
Gelin kınan kutlu olsun
Evde dirliğin tatlı olsun
İki oğlan bir kızın olsun…
Sıcaklık ya da halvet olarak adlandırılan bu bölüm,
Türk hamam mimarisinin planını belirleyen
bölümdür. Halvetler külhana yakın olduğu için
hamamın en sıcak bölümleridir.
Kına hamamında gelin, halvete birkaç yakın
arkadaşı ve akrabası ile geçerdi. Hamama
gelmeden önceki gün gelinin başına yakılan kına,
halvette yıkanırdı. Bu sırada büyükler, geline öğüt
verir, iyi dilekte bulunurdu.
Yurdanur Duman Türk hamamı Müzesinde!
devam ediyor…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.