Yarım asırlık eğitim çınarı
Kendi mesleğini bırakarak, 1960 ihtilalinden sonra askerliğiyle birlikte öğretmenlik mesleğinin ilk adımını atan ve severek başladığı öğretmenlik...
- Kendi mesleğini bırakarak, 1960 ihtilalinden sonra askerliğiyle birlikte öğretmenlik mesleğinin ilk adımını atan ve severek başladığı öğretmenlik mesleğine 50 yılını veren İhsan Akça’nın 24 Kasım Öğretmenler Günü nedeniyle bilgi ve deneyimlerini paylaştık.
- Meslek hayatında 50 yılı geride bırakan emekli öğretmen İhsan Akça, ilerleyen yaşına rağmen, bazen gençlere ders verdikçe mesleğinden daha da ayrı bir haz aldığını belirtiyor. Günümüzde de Asrın Koleji’nde eğitim danışmanı olarak görev yapan Akça, geçmişten gelen bütün bilgi ve tecrübe mirasını geleceği yönlendirecek öğrencilere aktarmaya devam ediyor.
- Kırıkkale’nin il olmadığı, Ankara’nın ilçesi durumundayken İsmet Aydınlı İlkokulu ile Halk Eğitim Merkezi Müdürlüğü’nde görev yapan ve önemli başarılara imza atan İhsan Akça, mensubu olduğu 24 Kasım Öğretmenler Günü hakkındaki bilgi ve tecrübesini gazetemiz muhabiri Ahmet Gökdemir’e anlattı. Yarım asırlık eğitim çınarı olan Akça, bu zamana kadar yetiştirdiği öğrencilerini adeta ailesinin bir parçası ve çocuklarında biri olarak görüyor.
A.G: Sayın hocam, bizlere kendinizden bahsedermisniz?
İ.A: 1940 yılında Kırşehir’in merkez mahallesinde doğdum. Evli ve üç çocuk babasıyım,
A.G:
Sizin öğretmen okulu mezunu olmadığınızı öğrendik. Bu mesleğe ne zaman ve nasıl başladınız?
İ.A: Ben öğretmen okulu mezunu değilim. 1960 ihtilalinden sonra, 53. Dönem yedek subay adayı öğretmen olarak, Kırşehir’den bizi Denizli’ye gönderdiler. Denizli’de kura çektik. Çivril ilçesi Haydar köyüne öğretmen olarak atandım. Kırşehir’den giden 63 kişiydik. Denizli’nin bütün köy ve kasabalarına dağıldık. Orada şanslıydım. Çünkü oraya gittiğimde karı-koca öğretmenler vardı. Ben ise üçüncü kişiydim. Diğer arkadaşlarımız ise köylere tek öğretmen olarak gittiler.
A.G: Kendi mesleğiniz kadastro teknisyenliği olduğu halde niçin mesleğinize devam etmediniz? Neden öğretmenliği seçtiniz?
İ.A: Kendi mesleğim kadastro teknisyenliği idi. Askere gitmeden önce bu mesleğe başlamış idim. Askerlik bittikten sonra geri mesleğime döndüm. Afyonkarahisar’da 4 yıl kadastro teknisyeni olarak görev yaptım. O süre içerisinde öğretmenlik mesleğini çok sevdiğim için İlköğretim Genel Müdürlüğü’ne giderek, öğretmenliğe dönüp dönemeyeceğimi sordum. Dönebilirsin, raporun iyi dedikten sonra müracaat ettim. İlk müracaat ettiğim yer, Afyonkarahisar idi. Merkez Çıkrık köyüne atamam yapıldı. Ve orada ilk göreve orada başladım. Askerlikten sonra 1966-1968 yılında yeniden mesleğe döndüm. Merkez köyde 2 yıl müdür vekili ve sınıf öğretmeni olarak görev yaptım. Oradan, Ankara’nın Şereflikoçhisar ilçesi Çınar kasabasına geldim. Burada Çınar kasabasında 1968-1970 yılları arası görevimi tamamladım. Kırşehir’i ve bazı vilayetleri istedim. Kırşehir’de açık olmadığı için Ankara’nın Kırıkkale ilçesinin İsmet Aydınlı İlkokulu’na tayinim çıktı. 1970 yılı Eylül ayında İsmet Aydınlı’da göreve başladım.
A.G:
Gezdiğiniz bu iller içerisinde en son hangi ilde ve kurumda görev yaptınız?
İ.A: Öğretmenlik mesleğini çok sevdiğim için tercihimi öğretmenlikten yana kullandım ve de bundan çok memnunum. Son görev yerim Kırıkkale Halk Eğitim Merkez Müdürlüğü idi.
A.G:
Emeklilikten sonraki yaşantınızda eğitime devam ettiniz mi?
İ.A: Yine eğitim ve öğretim içerisinde oldum. Kırıkkale’de eski İlköğretim Müdürü Zülfikar Tuncer, Atatürk Ortaokulu Müdürü Macit Gür ve ben, birleşerek 1987 yılında Final Dershanesi’ni kurduk. Hemen emekli olduğum yıllarda bu işi yaptığımız için eğitimden kopmamış olduk. 26 yıl devlette, 24 yılda dershanede görev yaptım.
A.G:
Kırıkkale’ye geldiğinizde eğitim durumu nasıldı? O yıllardaki eğitim sistemi ile bu yılki eğitim sistemi arasındaki fark nedir?
İ.A: Görev süremde Kırıkkale’ye geldiğimde İsmet Aydınlı İlkokulu üçlü öğretim yapıyordu. Üçlü öğretimde birinci sınıf öğretmenliğini aldım. 67 öğrenci ile birinci sınıf öğretmenliğimde o zaman ki araç gereç teminlerimizin hepsi öğretmenler tarafından yapılıyordu. Teferruatlı araç-gereçlerin hepsi elimizden geçiyordu. Bütün üniteler, günlük, haftalık, yıllık planlarımızı yaparak hareket ediyorduk. O yıllarda çok zorlanmıştım ve geldiğim okul üçlü eğitim yapıyordu. Üçlü öğretimde 67 kişilik bir sınıfta başarı sağlamanın çok zor olduğunu biliyordum ama mesleği sevdiğim için yüzde 95 düzeyinde okuma yazma öğrettiğim öğrencilerimle mutlu oldum.
A.G:
İlk görev yerinizden sonra hangi kurumda görev aldınız?
İ.A: 1982 yılında İsmet Aydınlı İlkokulu’ndan Halk Eğitim Merkezi Müdürlüğü’ne geçtim. 1986 yılının Temmuz ayına kadar da bu kurumun müdürlük görevini gerçekleştirdim. Burada emekli olduktan sonra 1987 yılında da dershaneyi kurarak, dershanede eğitimimize kaldığımız yerden devam ettik.
A.G:
Halk Eğitim Müdürlüğü’nde başarıyı sağlamak için neler yaptınız?
İ.A: Halk Eğitim Müdürlüğü’nde göreve başladığımda 12 asıl kadrolu öğretmenim vardı. Ama hizmet sahası çok genişti. İlçe olan Kırıkkale’de, köylerimize, kasabalarımıza gitmek gerekiyordu. Onun için 1983-1984 yılları arasında 85 usta öğretici görevlendirerek hizmeti Kırıkkale’nin köylerine ve kasabalarına dağıttık. Burada iki bine yakın öğrenci ile görev yaptım.
A.G:
Genel hizmetlerin yanında sosyal faaliyet hizmetlerinde de bulundunuz mu?
İ.A: Evet bulundum. Çünkü ben sporu seviyor idim. Öncelikle Halk Eğitim Müdürlüğü adına voleybol takımı kurdum. Bu voleybol takımındaki arkadaşlarım dışarıdaki çocuklar idi. Ve aynı senede ilkokullar arası voleybol turnuvasında şampiyon olduk. Ve bu sayede Halk Eğitim Merkezi’ne ilk kupayı kazandırmış olduk. Türk Sanat Müziği, Türk Halk Müziği ve folklor ekibi kurarak, sosyal etkinliklere yer verdik. Halk Eğitim’de görev yaptığım yıllar içerisinde başarılı olduğumu düşünüyorum.
A.G:
Günümüzde devlet ya da özel kurumlarda öğretmenlere gereken değerler veriliyor mu?
İ.A: Zamanımızda öğretmenlerimizin başarılı olması için öğretmenlerimizi çalıştıran devlet kurumları, özel eğitim kurumları öğretmenlerimize gerekli değeri vermesi, onları özlük haklarından dolayı tatmin etmelerini, öğretmenlerimizin sınıfa girdiğinde sadece para değil, bütün varlıklarını öğrencileri için harcamalarını bekliyoruz. Bunu da hem devletimizin hem de özel kurumların yapmasında fayda görüyorum.
A.G:
Öğretmenlerimizin velilerimizle, öğrencilerimizle teknolojinin her imkânından faydalanarak iyi ilişkiler kurmalarını ve bu ilişkilerin nasıl olacağını düşünüyormusunuz?
İ.A: Evet düşünüyorum. Çünkü öğretmenlerimizin veli ilişkileri, öğrenciler ile sağlam temellerin oluşmasını sağlar. Velilerimizle iyi ilişkiler, eğitimin başarısını da getirir. Çünkü önce velimiz, öğretmenine güvenirse çocuğunu teslim ettiği öğretmenin daha başarılı olacağını düşünüyorum.
A.G:
Deneyimli ve genç öğretmenlere ne tavsiyelerde bulunursunuz?
İ.A: Deneyimli ve genç öğretmenlerimizin bilgi ve beceri, teknoloji paylaşımı yapması gerekmektedir. Yeni göreve başlayan öğretmenlerimiz de tecrübe sahibi öğretmenlerimizden gerekli bilgiyi almalıdır. Genç öğretmenlerimiz teknolojinin getirdiği bütün nimetlere sahiptirler. Bizler elimizden geleni yaptık, genç arkadaşlarımızın da emanetlerine en iyi eğitimi vereceğini düşünüyorum.
A.G:
Bu önemli gün için bizlere vakit ayırdığınızdan dolayı İL gazetesi olarak teşekkür ederim.
İ.A: Günün anlamına yönelik hazırlamış olduğunuz bu çalışma adına bende sizlere teşekkür ederim. Öğretmenlerimiz, sevgi ve hoşgörü ile yaklaşsınlar. Derse ilgisi olmayan ya da başarısızmış gibi görünen öğrencileri de geri kazandırmak için ellerinden gelenleri yapsın,
[gallery ids="15992,15993,15994,15996,15991,15990,15989,15988,15987"]
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.