Yalnızlık Üzerine Yazılmış Bir Kaç Satır…

Yalnızlık Üzerine Yazılmış Bir Kaç Satır…

“Bilmezler yalnız yaşamayanlar Nasıl korku verir insana İnsan nasıl konuşur kendisiyle; Nasıl koşar aynalara Bir cana hasret bilmezler”  (Orhan...

“Bilmezler yalnız yaşamayanlar Nasıl korku verir insana İnsan nasıl konuşur kendisiyle; Nasıl koşar aynalara Bir cana hasret bilmezler”  (Orhan Veli KANIK)               “Geceleyin kapılar kapanıp da ışıklar söndüğünde, odamda yalnızım deme, yine yalnız değilsin” der Epictetos                         Ya yalnızlık üstüne yazılmış şiirler, şarkılar, filmler? Nasılda acıtır canımızı… Her biri kendi ruh âlemini eserine yansıtmıştır aslında. Zira yalnızlık duygusunu yaşamayan yoktur ki dünyada… “Bazen kalabalıkların ortasında, tek başımıza kaldığımız vakitlerinkinden fazla yalnız değil miyiz?” diye sorar Peyami Safa. Annemiz, babamız, eşimiz, çocuklarımız, yakınlarımız, dostlarımız var iken içiniz ürperip şu fani dünyada yalnız olduğunuzu hiç düşündünüz mü? Alıp başını bir yerlere gitmek, herkesten, her şeyden uzaklaşıp kafanı dinlemek, hiç aklınızdan geçmedi mi? Mutlaka geçmiştir. Zira insanız, etten ve kemikten yaratılmışız, bir de ruhumuz var, zaman zaman söz geçiremediğimiz… “Yalnızlık tek kelime, söylenişi ne kadar kolay. Hâlbuki yaşanması o kadar zordur ki” diye yazar Goethe. Zira insan olmak ve insanca yaşamak zor… Yalnızlık insanın yakasını bırakmaz ve kendisiyle yaşatır. Bazen ondan kurtulmak istenir, bazen de ona sığınmak. Ne onunla ne de onsuz yapılır. Yalnızlık hissetmemek için uğraşlar edinilmeye çalışılır. Yalnızlık unutulmak istenir. İnsan garip bir yolcudur. Nereden gelip nereye gittiğini bilmeden suskun, cevap vermeden geçip gider yolunda yalnız başına. Gördüklerini ve yaşadıklarını yüzünde taşır. Mutluluk hiç beklenilmediği bir anda eşlik eder yalnız ve yalıtılmış ruha. Bunun farkına varmaksa çok zaman sonra. Ünlü düşünür Montaigne, bir denemesinde yalnızlığı şöyle özetliyor: “Yalnız yaşamanın bir tek amacı vardır sanıyordum; o da daha başıboş, daha rahat yaşamak. Fakat her zaman, buna hangi yoldan varacağımızı pek bilmiyoruz. Çok kez insan dünya işlerini bıraktığını sanır; oysaki bu işlerin yolunu değiştirmekten başka bir şey yapmamıştır. Bir aileyi yönetmek bir devleti yönetmekten hiç de kolay değildir. Ruh nerde bunalırsa bunalsın, hep aynı ruhtur; ev işlerinin az önemli olmaları, daha az yorucu olmalarını gerektirmez. Bundan başka, saraydan ve pazardan el çekmekle hayatımızın baş kaygılarından kurtulmuş   olmuyoruz.” İbn Haldun, "insan için toplum hayatı yaşamak zorunludur. İnsan tabii olarak medenidir." sözüyle bu hususu dile getirmiştir. Yani, insanların bir arada yaşamaları sosyal bir zorunludur” der. Psikolojik Danışman Nevzat Özer, yalnızlık hakkında şu bilgilere yer veriyor. “Hepimiz bunu iyi düşünmeliyiz. İnsanlarla olan iletişimiz, eşimizle, çocuğumuzla, kim olursa olsun bazı şeyleri iyi hesap etmeliyiz. İnsanların yaşamınıza katılmasını istiyorsanız onlara elinizi, kolunuzu uzatıp riske girmeyi göze almak zorundayız. Güvenmeyi, sevmeyi, inanmayı yeniden öğrenmemiz gerekiyor. Birçok insan, hiç kimse onlara dokunmadığı için yalnızlık çekiyor. Size dokunabiliyorsam ve sizde bana dokunabiliyorsanız varım demektir.”  

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.