ÜZGÜN MÜDÜRLER GÖRDÜM
Emekli eMillî Eğitim Bakanlığımız, Ülkemizin eğitim- öğretim davamızı yürütmekten sorumludur. Okullarımızı açar. Öğretmenlerimiz yetiştirir....
Emekli eMillî Eğitim Bakanlığımız, Ülkemizin eğitim- öğretim davamızı yürütmekten sorumludur. Okullarımızı açar. Öğretmenlerimiz yetiştirir. Çocuklarımızın eğitim- öğretimini yaptırır. Ders kitaplarını, okul araç ve gereçlerini hazırlar. Okul sadece dört duvar arasından ibaret değildir. Her bir okulumuzun derslikleri olacak. Spor salonu, müzik salonu, resim atölyesi, kimya, fizik, biyoloji laboratuarı, kütüphanesi, bilgisayar odası, tiyatro-sinema salonu, öğretmenler odası, okul yönetim odası, yemekhanesi, oyun bahçesi, tuvaletleri, teşhir salonu olacaktır. Bu bölümlerden bir tekinin bile eksik olması kabul edilemez. Öğretmenlik bir meslektir. Öğretmenlerimizi öğretmen gibi yetiştirmemiz gerekir. Millî Eğitim Bakanlarımızı da politikanın kıskacına sokmadan, BAKAN yapmamız gerekir. 93 yıllık cumhuriyetimizde, 65 kere hükümet kurmamız ve 65 hükümette 79 kişiyi Millî Eğitim Bakanı yapmamızla da Millî bir eğitim politikamız yürütülemez. Bu yapı ile de adam gibi öğretmen yetiştirilemez. Öğretmen yetiştirilmesi uzun soluklu bir iştir. Öğretmen yetiştirme politikamız deneme tahtası niteliğindedir. Sadece okul adlarına baktığımız zaman bunu anlarız. Köy Öğretmen Okulları, Eğitmen Kursları, Köy Enstitüleri, Eğitim Enstitüleri, Yüksek Öğretmen okulları, Öğretmen Liseleri, Gece Öğretimi Öğretmenleri, Mektupla Öğretim Öğretmenleri, Hızlandırılmış Eğitim Öğretmenleri, Yedek subay öğretmenler, Eğitim Fakülteleri. Fen edebiyat fakülteleri, Yetmezmiş gibi KPSS çemberinden geçirilmeleri. Bu kadrolardan bir MİLLÎ EĞİTİM-ÖĞRETİM yapılacağı düşünülemez. Asıl anlatmak istediğime gelince, devlet okullar konusunda ve öğretmen yetiştirme konusunda üzerine düşen görevi tam yapamadı. Bu açığını özel sektörle kapatmaya çalışmaktadır. Son on beş yılında dershanelerle yerine getirmeye çalıştı. Yanlışlığının cezasını 15 Temmuz Darbe girişimiyle ödedi. Canlarını halkın gücüyle zor kurtardılar. On binlerce öğretmeni darbecilerin ağına taktılar. Ekmeksiz- aşsız kalmalarına neden oldular. Şimdi ÖZEL OKULLAR moda haline geldi. Mantar gibi özel okullar bitmeye başladı. Bu gidiş aynı dershanecilikte, Ülkenin başına gelen felaket gibi, özel okullarda gelecekte bir başka biçimde karşımıza çıkacaktır. Yukarıda saydım. Bir okulun okul olabilmesi, okuldan sayılabilmesi için, öncelikle fiziki şartlarının tam olması gerekir. O zaman bakalım Kırıkkale’mizdeki devlet okullarına ve açılan özel okullara. Dershanecilik eğitim öğretime kalite getirdi mi? Bunu görmek için dershane öğrencileri ve devlet okulunda okuyan öğrenciler aynı sınava sokuldular. Dershane öğrencilerinin başarısız oldukları tespit edildi. Sonucu kamuoyuna duyurmadılar. Duyuramadılar. Dershanelerin bir başka ayıbı da, çaldıkları sınav sorularını dershane öğrencilerine vererek başarılı oldukları yalanını topluma pompaladılar. Bu yolla katrilyonlar kazandılar. Sattıkları yayınlarla trilyonlar kazandılar. Çocukların ve ailelerinin vicdanlarını kararttılar. İnsanlıklarını öldürdüler. Şimdide iş bilir geçinmeleri sonucu, soluğu cezaevlerinde almaktalar. Hem kendilerini bitirdiler. Hem de birinci ve ikinci derecede akrabalarını dayanılmaz acılara soktular. Özel okullar içinde geleceğini pekiyi görmüyorum. Dershanecilikteki gibi bir başıboşluk aldı başını gidiyor. Etüt merkezleri de işin süsü. Madem devletin eğitim öğretim yükü, özel sektör ile paylaşmak isteniyor. Beklenen özel okullarda yapılan eğitim öğretim, devlet okullarında yapılan eğitim öğretimi başarı açısından katlamalıdır. Kırıkkale’de de özel okullar kuruldu. Kuruluyor. Çok geçmeden özel okul sayısı, Kırıkkale’de açılan dershane sayısına ulaşacak görünüyor. Benim bildiğim kurulan özel okullar içinde bir tanesi var. Özel Asrın Koleji. Mülkiyeti kendilerine aittir. Kiralık bir yapı değildir. Projesi tam okul niteliğindedir. Fiziki şartlar bakımından tam bir okuldur. Bunu tamamlayan bir de BEYAZ BAYRAK ALMAYA HAK KAZANMIŞLAR. Millî Eğitim Bakanlığı ve Sağlık Bakanlığı işbirliğinde yapılan denetimler sonucu 100 puan üzerinden 90 puan alarak iki yıl süre ile Kırıkkale’de BEYAZ BAYRAK sahibi olmuşlar. Okul içi temizliği ve çevre temizliği, okulun iyi ısıtılması, tuvaletlerinin bakımı, laboratuarı, spor ve tiyatro salonu, revirinin olması, kantinin iyi çalıştırılması, kütüphanesi, yönetim odaları, içme suları gibi konularda tam not almıştı. BEYAZ BAYRAĞI hak etmiştir. Özel Asrın Kolejini görmedinizse, bir gün okulu görmek için gidiniz. Görünüz. ÖZEL ASRIN KOLEJİ’NİN kurucularına, yöneticilerine ve öğretmenlerine teşekkür ediyorum. Bundan böyle kendilerine teslim edilen çocuklarımızın yetiştirilmeleri için, her türlü çabanın gösterilmesini cani gönülden bekliyorum. Kurulmuş ve yeni kurulacak özel okulların ÖZEL ASRIN KOLEJİNİ kendilerine örnek almalarını diliyorum. ASIM ATABEY EMEKLİ ÖĞRETMEN 20.11.2016ğitimci olarak 43 yılımı tamamlayıp Temmuz 2013 de emekli oldum. Yaş haddinden üç yıl daha çalışmak niyetindeydim. Ama yaşadıklarım, birilerinin yaşattıkları, hazırlanan kumpaslar, sahipsizliğimiz ve sağlık nedenlerinin de etkisiyle benim erken emekli olmamı gerektiren nedenlerdendi. Son bir yıl içerisinde eğitimle oynamalar, istenmeyen yöneticilerin saf dışı edilerek, müdürlükleri bitirilerek, yapılan işlemler akıllara ziyan bir hale geldi. Getirdikleri puan değerlendirmesiyle iktidar yanlısı sendikadan olmayan müdürleri, yaşadıklarını, üzüntülerini gördükçe benim de üzüntüm artmaktadır. Başka ilçelere gönderilenler, öğretmenliğe dönmek zorunda kalanlar, müdürlük yaptığı okullarda öğretmenlik yapmak zorunda bırakılanlar, dayanamayıp emekliye ayrılanların sayılarını söylemeye gerek yok. Siyasi değil, puanlamayla yapıldı bu atamalar diye milleti uyutanlar; büyük vebal altındalar. Sendika değiştirip de yerinde kalanları, daha yüksek bir makama getirilenleri herkes biliyor. Mağdur olan müdürlerin yüzlerine dikkatlice bakan oldu mu? Gözlerindeki acıyı, hüznü, nefreti hiç izlediler mi? Ailem, çocuklarım perişan olmasın diye kendi okullarında göreve rıza gösterenler, başarılarıyla, karakterleriyle, hizmetleriyle kendini ispatlamış bu değerli eğitimciler kolay yetişmedi. Kendi yandaşımı, kendi sendikamdan olanı istiyorum, dayatmasıyla yapılan bu kıyımlar eğitim ne hale getirdiğini göstermektedir. Fazla göze batmasın diye başka sendikadan birkaç idareciyi yerinde bırakmakla, kendilerini aklamış olamazlar. Huzursuz ettirip emekliye sevk etmek, bazı kumpaslarla ve birilerinin şikâyetleriyle çok basit de olsa soruşturmalar açtırmak, tahkikatlar yürütmek ve yıllarca başarılı bir şekilde devlete, millete hizmet etmiş eğitimcileri yerinden, yurdundan ettirmeyi bir zafer görmüşlerdir. Sendika değiştiren müdürleri yerlerinde bırakmışlar veya daha yüksek bir makama getirmenin mutluluğunu yaşıyorlar. Müdürlükleri ellerinden alınanlarla, marka olmuş başarılı müdürleri tarafsız bir yerde sınavlara tabi tutsunlar ve ortaya çıkacak gerçeği görsünler. Benimleysen, idareci olarak kalırsın, değilsen seni istemiyorum, taktikleri eğitimde kargaşaya sebep oluyor. Eğitim sistemimiz nereye gidiyor? Nerelere götürülüyor? Birileri izah etsin? Andımızı bir çırpıda kaldıranlar, Gençliğe Hitabeyi sorgulayanlar, Atatürk ve Cumhuriyet’ten rahatsızlık duyanlar, Türk Milleti için hazırlanmış projelerin neresindeler? Devletin olmadığı Güneydoğu’da İstiklal Marşımız söyleniyor mu? Bayrağımız göndere çekiliyor mu? Okullarında neler öğretiliyor bilebiliyor muyuz? Milli Eğitim Bakanlığı buraları nasıl denetliyor? Görevlerini kötüye kullananlar hakkında hangi işlemleri yapıyorlar? Atatürk’ün büstlerini yakanlar ve kıranlar hakkında hangi işlemler yapıldı? Eğitimde nereye gidiyoruz? İktidarın yanında olmayanlara neler yaşatılıyor? Yaptıkları puanlama sistemi adil mi? Müdürlük yaptığı okulda nöbet görevleri verilerek rencide etmeyi başarı veya intikam mı sanıyorlar? Ballı sendikanın hazırladığı projeler yüzünden, kaliteli, kariyerli, kabiliyetli ve karakterli nice okul müdürleri harcanma yoluna gidilmiştir. Ülkemizde öğretmene verilen değeri az, çok her kes biliyor. Siyasetin girmemesi gereken kurumlar; siyaset yüzünden rezillikler yaşıyor. Dünya da kaç ülke sayabiliriz ki; öğretmenlere verilen maaşlar bizden az olsun? İstedikleri kurum ve kuruluşlarda verilen maaşlarla öğretmen maaşını kıyaslasınlar. Cumhuriyetimizin kurucusu. Büyük önder Gazi Mustafa Kemal’e, meclisteki arkadaşlarından bazıları, mebus maaşlarının artırılması hususunda ricaya geliyorlar. “Paşam; mebuslar maaşlarının azlığında şikâyet ediyorlar. Ne emir buyurursunuz?” Demeleri üzerine Atatürk, tarihlere geçen şu sözü söylüyor. “Biraz artırın. Ancak sakın öğretmen maaşlarını geçmesin.” Şimdiki zamanla kıyaslayalım. Milletvekillerinin ne kadar maaş aldıklarını sizler biliyorsunuz. Niye makamı ve parası yüksek olanlar akın akın milletvekilliğine soyunuyor? Para bol. Dokunmazlık zırhları var. Gelecekleri garanti. Öğretmen maaşlarıyla ilgili hangi iyileştirmeyi yaptılar? Mecliste kanunlar çıkarılırken kaç milletvekili meclis sıralarında oturuyor? Koca Mecliste 30-40 milletvekili ancak bulunuyor. Televizyonlardan her gün izliyoruz. Öğretmenlere nasıl değerler verildiğini günlük bazı olaylarla da görüyoruz. Kayseri’de bir öğrencinin öğretmenini yumruklaması ve öğretmenin beyin kanamasından ölmesi sonucunda, öğrenci 9 ay hapiste yatıp çıkıyor. Varın öğretmene verilen değeri siz hesap edin. Öğretmenler velilerin neredeyse emrine verilmiş. Bazı öğrenci velileri çok yüz bulmuş. Kafalarının estiği şekilde hareket eden bazı veliler, şikâyet üstüne şikâyetlerde bulunuyorlar. Görevini yapan öğretmen veya müdür soruşturmalara tabi tutulup, onuruyla oynanıyor. Bir müdür, aynı veli tarafından benim isteğimi yerine getirmedi diye üç defa ayrı yerlere şikâyet ediliyor ve hakkında soruşturmalar sürüyorsa, sonuçta da bir şey çıkmıyorsa; o öğretmenin uğradığı zararı kim telafi edecek? Benim en son görev yaptığım ve emekli olduğum okulda da bir öğretmen, öğrencisini dövmekten, üzerinde soruşturmalar, mahkemeler devam etmektedir. Emekliliği dolmuş, çok başarılı bir öğretmen olarak bilinen bu öğretmen, öğrencisini dövmekten, hem adli ve hem de idari soruşturmaya tabi tutulmuştur. Öğretmende insandır. Yeni göreve başlamamış, bunalımda da değilse, neden gaddarca bir davranışta bulunsun? Bazen sinirlerine sahip olamayabilir. Ama bu olayın üzerine acımasızca gidilmesi ve problemin büyütülmesi, bazı sıkıntıları da getirecektir. Okulun başarılı öğretmenlerinden olup, her zaman tercih edilen ve yetiştirdiği öğrencilerle adından söz ettiren bu öğretmeni ezmek ve harcamak asla doğru değildir. Öğrencinin psikolojisi ve eğitim seviyesi gözden uzak tutulmamalıdır. Öğretmenleri kaybetmek yerine kazanmayı bilmeliyiz. Bu öğretmenin sendikası farklı olsaydı, acaba bu işler böyle büyütülür müydü? İnsan düşünmeden edemiyor. Aylar, yıllar sonra mahkemeleri kazanıp görevine dönmek isteyenler, ne yazık ki, hüsrana uğruyorlar. “Araştırmacı Müdür” olarak merkezde çile çekmeye devam ediyorlar. Bunların vebalini kimler ödeyecek? Eğitime ve eğitimciye sahip çıkılmazsa, o ülke huzura kavuşamaz. Yazdıklarımızdan bazıları haliyle rahatsızlık duyacaktır. Yetki sahipleri her zaman haklı olamaz. Şehit kanlarıyla yoğrulmuş bu topraklar da kendini ülkesine, milletine adamış çok eğitimci vardır ve sahipsiz değildir. Atatürk’ün izinde, Cumhuriyete bağlı Türk Milletine sevdalı öğretmenlere selam olsun. 16.02.2015- Ali Aydemir -Sivas
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.