Türkiye önemli bir sevinç yaşıyor

Türkiye önemli bir sevinç yaşıyor

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Beşir Atalay, “Terör yapanlar kendisini böyle görüyorsa da onu İslam’la irtibatlandırmamak lazım....

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Beşir Atalay, “Terör yapanlar kendisini böyle görüyorsa da onu İslam’la irtibatlandırmamak lazım. Müslüman kişiler de, Hristiyan kişiler de, başka dinlerden kişiler de terör yapabilir. Ama bunu getirip de onun diniyle irtibatlandırmamak lazım” dedi. TÜRKİYE İÇİN BİR KAYGI ALANIYDI AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Atalay, katıldığı bir televizyon programında gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. Musul’da 101 gündür rehin tutulan 49 Musul Konsolosluğu personeli serbest bırakılma süreci ile ilgili Atalay, “Tabii Türkiye önemli bir memnuniyeti ve sevinci yaşıyor, bütün vatandaşlarımızı çok memnun eden bir gelişme. Bizim için, hükümet için değil sadece milletimiz için, Türkiye için bir kaygı alanıydı. Irak tarafında belirsizlikler tabii sürüyor. Oradaki vatandaşlarımızın, konsolosluk mensuplarımızın, o 49 kişinin durumu hepimizin zihnindeydi ve hepimizin endişe ettiğimiz de bir konuydu. Çünkü orada epeyi belirsizlikler var, kuralların yürümediği bir alan. Dolayısıyla ilk günden beri tabii yoğun çalışma sürüyordu. Yani, kendileriyle irtibat aslında hiç kesilmedi. Ama yani hükümetin, ilgili kurumların çok değişik tabii çalışmaları sürüyordu. Sonunda tabii son günlerdeki çalışmaların sonucu alınmış oldu ve dün işte vatandaşlarımız ülkelerine, evlerine kavuşmuş oldu. Başbakanımız Bakü programını keserek bizzat geldi, Urfa’da onlarla buluştu ve Ankara’ya kendi uçağıyla getirdi. Dünkü tabii uygulanan program, senaryo, görüntülerin hepsi doğrusu coşku verici. Yani Türkiye adına, Türkiye’nin büyüklüğü, ülkemizin kendi insanına sahip çıkışı, ülkemizdeki huzur, vatandaşlarımızın yek vücut oluşu, dün ben öğleden sonra burada bazı birazcık kalabalıkların olduğu yerlerdeydim. Yani toplumun her kesiminde ne kadar büyük bir rahatlama ve memnuniyet olduğunu gördüm” dedi.  “KURUMLARIMIZIN İŞBİRLİĞİ İÇİNDE YAPTIĞI BİRÇOK ÇALIŞMA SÖZ KONUSU” Kurtarma operasyonunda geri plan çalışmasının çok zengin olduğuna dikkat çeken Atalay, “Bu neticede 101 gündür süren bir çalışma, ilk günden başlayan. Hatırlarsanız olayın olduğu ilk gün zaten bir zirve toplantısı yapılmıştı bir önceki Cumhurbaşkanımız Abdullah Bey başkanlığında. Çok dar kapsamlı, o zaman ben katılmıştım, Dışişleri Bakanımız da yurt dışındaydı. Başbakan, Genelkurmay Başkanı, o zamanki Başbakanımız, işte şimdiki Cumhurbaşkanımız ve benim katıldığım o toplantıda bütün zaten ihtimaller değerlendirilmişti, ondan sonra da nice bu konuda toplantılar, çalışmalar yapıldı. Yani tabii hassasiyet şuydu; oradaki vatandaşlarımızın zarar görmemesi. Sonuç alınabilir ama orada birine bile bir zarar gelse, bir insanımızın hayatı riske edilse o kabul edilemezdi. Dolayısıyla hiçbir hayat riske edilmeden, hepsinin sağlıkları gayet iyi şekilde ve kendi çabamızla bu sonuca ulaşılması tabii büyük bir memnuniyet. Onun geri planında tabii kurumlarımızın işbirliği içinde yaptıkları birçok çalışma söz konusu” diye konuştu. Etkili temaslarla ve görüşmelerle sağlanmış bir sonuç gerçekleştiğini söyleyen Atalay , IŞİD ile ilgili Batı basının suçlamaları ile ilgili ise şunları kaydetti: “Şimdi tabii enteresan, bugün bile bu kadar büyük bir bayram yaşanıyor Türkiye’de, işte yaklaşan Kurban Bayramı, Başbakanımız Davutoğlu’nun söylediği gibi iki bayram bir arada yaşanacak, yaşanıyor. Ama bir yandan da bugün bakıyorum ben dün bazı açıklamalar da var bazı muhalefet kesiminden. Bugün gazetelerde hemen sorgulama, işte ne verildi-ne oldu vesaire gibi enteresan tabii bu tür şeyler. Şunu tabii çok açıklıkla ifade etmek lazım. Biz Türkiye olarak, şu anda devlet olarak, hükümet olarak, kurumlarımız olarak durduğumuz bir yer var. Yani başından beri, hele AK Parti hükümetleri olarak Türkiye’de daha fazla özgürlük, daha fazla demokrasi ve herkesin kendi inancını, kendi geleneğini, kendi kültürünü özgürce yaşaması, yani bir yandan çok demokrasi. Ama bunu yaparken de teröre zerre kadar, radikalizme, teröre, aşırıcılığa zerre kadar prim vermeyen bir yaklaşım. Şimdi doğrusu IŞİD’le ilgili şeyler şuradan geliyor, belki o tür yorumlar” Türkiye, Suriye’de bir politika izledi, yani Suriye’de ilk başladığında Arap Baharı’nın yürüdüğü zaman 4 yıl, yaklaşık işte 3,5 yıl oldu Suriye’de başlayalı. Önce Tunus, Libya, sonra Mısır, sonra Suriye’de. Türkiye burada Arap Baharı’nın bir devamı olarak oradaki demokratikleşmeye, halkın taleplerine destek veren bir politika izledi. Ve orada muhalifler dediğimiz, Suriye’nin bütün kompozisyonunu içine alan, her kesimini içine alan ciddi bir yapılanma oluştu. Ve Türkiye onlarla bir kontak içinde oldu. Ama sonra o dönemde tabii muhaliflere, doğrusu uluslar arası camia tutarlı destekler veremedi, aslında Türkiye o zaman da çok uyardı, tam zamanıydı. O zaman orada muhalifler.” “NE IŞİD VARDI, NE NUSRA VARDI, MUHALİFLER VARDI ORADA” Türkiye’nin uyarılarını hatırlatan Atalay, o dönemde IŞİD’in olmadığına dikkat çekerek, “Ne IŞİD vardı, ne Nusra vardı, muhalifler vardı orada. Sonra orada süre uzayınca ve farklı gelişmeler olunca, İran’ın müdahil olması, Rusya’nın orada taraf olması vesaire, tabii orada muhalifler zayıf düştü. Ve onun içinden radikal unsurlar daha karlı çıktı, işte Nusra gibi, IŞİD gibi unsurlar. Onlar zaten muhaliflerin içinde de ana gövde değil, ama işte Irak’tan falan da etkilenerek, oradaki birikim de buraya gelerek bu tür daha farklı görüntülerde oluşumlar oldu ve şu anda maalesef Suriye’de de bu tabii üzücü bir durum. Yani aslında Suriye’de bizim Türkiye’nin izlediği politikaya destek verilseydi o zaman biraz Suriye bugün böyle olmazdı ve burada bu radikal unsurlar, terör unsurları da türemezdi. Yani o, bizim o zaman da uyardığımız bir konuydu” diye konuştu. “İSLAM TERÖRLE BİRARAYA GETİRİLEMEZ” İslam’ın terörle biraraya getirilemeyeceğini söyleyen Atalay, “Şimdi İslam, içinde İslam adını taşıyan, İslam görüntüsü içinde olan bu tür görüntülerin hiçbirisi ne İslam’a, ne Müslümanlara fayda vermemiştir. Şimdi işte IŞİD İslam’la irtibatlanıyor, bir zamanlar El Kaide Müslümanlara mal edildi falan. Yani şunu hepimiz biliyoruz. Hiçbir din bu tür oluşumlarla terör görüntüsü içinde olan bu tür hareketlerle falan biraraya getirilemez. Dinler barış alanıdır, huzur alanıdır. Şimdi şeyi hatırlayın, 11 Eylül olayını Amerika Birleşik Devletleri’nde. El Kaide adıyla 11 Eylül olayları meydana geldiğinde ve ondan sonra İslam, Müslümanlar terörle irtibatlı anılır hale geldi ve Müslümanların imajına, İslam’ın dünyadaki imajına çok büyük bir zarar verdi. İslamofobiya diye gelişmeler oldu ondan sonra bu Batı dünyasında ve dünyada. Dolayısıyla biz Türkiye olarak, AK Parti kesimi olarak bu tür gelişmelere, bu tür yaklaşımların hepsine olumsuz baktık, karşı olduk. Bunlar İslam’a da zarar veriyor. Başbakanımız, o zamanki Cumhurbaşkanımız, hepsi şunu söylediler, hepimiz, İslam, terörle biraraya getirilemez, İslam kavramı terörle biraraya getirilemez. Terör yapanlar kendisini böyle görüyorsa da onu İslam’la irtibatlandırmamak lazım. Müslüman kişiler de, Hristiyan kişiler de, başka dinlerden kişiler de terör yapabilir. Ama bunu getirip de onun diniyle irtibatlandırmamak lazım. Ayrıca tabii şöyle bir noktayı ben burada ifade etmeyi gerekli görüyorum. Bütün bu oluşumlar içinde, İslam dünyasında, Arap dünyasında AK Parti dönemi Türkiye’de çok özel bir gelişmeyi işaret etmiştir, adeta sembolü olmuştur. Bizler tabii AK Parti’nin kurucuları, ileri gelenleri, kendimiz, hepimiz dini hayatımızı önemli gören kişileriz. AK Parti geniş bir şemsiyedir, pek çok görüşten insan vardır ama yani ileri gelen arkadaşlar olarak herkes bunu bilir” dedi. “TÜRKİYE’DE İNSANLAR HEM DİNİNİ YAŞIYOR, HEM DAHA RAHAT, DAHA DEMOKRATİK BİR ORTAMDA VE DAHA AÇIK BİR HAYAT YAŞIYORLAR” Partiye muhafazakar demokrat tanımını getirdiklerini belirten Atalay, “Bu aslında şu; evet bizler dinini önemseyen dindar kişilikleriz, ama biz aynı zamanda özgürlükler ve demokrasiyi çok önemli görüyoruz. İslam ve demokrasi diyebilirsiniz, muhafazakarlık ve demokrasi, muhafazakarlık hani dindarlığı da içine alan bir ifadedir, ama daha geniş bir kavramdır. Ama statik değil biz değişimci, hatta devrimci kelimesini kullandık değiştirmek anlamında, çok ileri ifadeler kullandık ve Türkiye’yi o yönde çok doğrusu geliştirdik. Türkiye o konuda çok ileri adımlar attı. Şimdi dünyada da bu örnek gösterilir oldu. Yani Batı dünyasında bu AK Parti ileri gelenleri, AK Parti dönemi, AK Parti’nin kadroları, yani bunlar muhafazakar insanlar, ama aynı zamanda demokrat insanlar. Türkiye gibi İslam ülkesi, Türkiye de bir İslam ülkesi, İslam İşbirliği Teşkilatı’nın üyesi, nüfusunun büyük bir kısmı Müslüman olan bir ülke. Ama demokrat ve açık bir ülke. Teröre veya bu kapalı görüntülere yer vermeyen. Hatta İslam dünyası, işte Arap Baharı’nın Türkiye’den etkilenmesi falan diye konuştuğumuzda, onlar da kendi ülkelerindeki o kapalı yapılardan Türkiye’ye bakarak, yani Türkiye hem işte insanlar orada hem dinini yaşıyor, hem daha rahat, daha demokratik bir ortamda ve daha açık bir hayat yaşıyorlar, daha özgür bir hayat yaşıyorlar” diye konuştu. Arap Baharı’nın da Türkiye’den bu manada etkilendiğini vurgulayan Atalay, “İlham almıştır. Bütün bunları biraraya getirdiğimizde şöyle bakmak lazım; Türkiye’de hamdolsun çok berrak, açık bir İslam yaşanmaktadır. Kapalı görüntüler yok. İnsanların iyi bir şeyde, iyi bir eğitim içinde, giderek İslami eğitim de artıyor, insanlar dini daha iyi öğreniyor. Yani dini iyi öğretmekten kaçınmamak lazım. İslam’ı, dini iyi öğrettiğinizde, o tür aşırılıkları ve radikalizmi önlersiniz. İyi bilinmeyen, dinin iyi bilinmediği yerlerde o kapalı şeyler gelişir” şeklinde konuştu. IŞİD’e Avrupa’dan ve Türkiye’den katılımlar için ise Atalay şöyle değerlendirme yaptı: “Türkiye’de AK Parti öncesi herkesin daha radikal unsurları vardı, İslamcı kesimin de, Müslümanlar içinde de daha radikal akımlar vardı ve gelişiyordu. Yani hem dışarıyla irtibatlı, hem içeride. AK Parti dönemi bir anlamda bu oluşumların altını boşaltmıştır, zayıflatmıştır. Çünkü herkesin özgürce dinini yaşadığı, hiçbir baskının olmadığı bir ortamı geliştirdik. O zaman radikalizm niye gelişiyordu? Kimi yerlerde dini hayatı yaşamıyordun, kimi yerlerde başörtüsü yasağı vardı, başka sorunlar vardı. Halbuki her kesimin önündeki bu tür tıkanmaları açarsanız, o kendisini normalleştirir ve rahatça yaşar. Bu sadece Müslümanlar için geçerli değil her kesim için. Sorunları çözdüğünüzde, biz o yönde çalışıyoruz, sorunları çözdüğünüzde o tür birikimleri, teröre kayan vesaire unsurları önlemiş olursunuz. Onların kullanacağı malzemeyi ellerinden almış olursunuz, bahaneleri ortadan kaldırmış olursunuz. Biz Türkiye’de demokrat, özgür yaşayan İslami perspektifi öngördük ve bugün kıyafetiyle, eğitimiyle bu alan çok rahatlamıştır ve Türkiye’deki İslam, doğrusu yaşanan İslam, yani tabii çok şeydir; güzel, açık, net bir görüntüdür. Kapalı örgütvari şeyler zaten onlar yer bulamıyor, işte Türkiye’de de yaşadık.” “ARTIK GELİŞMELERİNE İMKAN KALMAMIŞTIR” Paralel devlet yapılanması ile ilgili ise Atalay şunları kaydetti: “Artık gelişme imkanı da yok, kalmamıştır. Yani mevcut unsurlar bir süre hayatını devam ettirir, ama gelecekte onun genişlemesi, gelişmesi diye bir şey söz konusu olmaz. Ortamı rahat ve açık tuttuğunuzda, yani insanların istediği gibi eğitim alması, dinini, düşüncesini istediği gibi yaşaması şeklinde açık tuttuğunuzda o tür gelişmeleri doğrusu çok önlemiş olursunuz. İslam’ın ve Müslümanların buna ihtiyacı var. Yani her aşırı görüntü, her terör görüntüsü İslam’a zarar vermiştir, yani bu hiçbir fayda getirmemiştir. Türkiye olarak biz burada duruyoruz, AK Parti olarak bizim düşüncemiz bu, biz burada duruyoruz. Hepimizin hayatları işte bellidir, ortadadır.” Başbakan ve Cumhurbaşkanının fotoğrafının Hacıbayram’dan alıp kullanılmasının bilinçli olduğunu vurgulayan Atalay, “Şöyle bir çaba var sürekli, Türkiye’yi ve AK Parti’yi, hükümeti daha radikal görüntüler içinde gösterme çabası var. Bu şeylerden sonra biliyorsunuz, Mısır olaylarından sonra falan İhvan’a bile bu şekilde neredeyse terör örgütü muamelesi yapılıyor. Türkiye’nin Filistin’de belli kesimle irtibatı vesaire orada insani bakışları, yani adaletli bakışı, barışa bakışı vesaire, Hamas’la ilişkiler falan, bunlar bile Türkiye’yi sanki işte yöntemi daha radikalleşme gibi falan bir eğilim içinde diye; hayır, hiç öyle değil. Türkiye olarak biz Ortadoğu’dayız ve biz Müslüman bir ülkeyiz. AK Parti’nin lider kadrolarının, yöneticilerinin, Cumhurbaşkanından Başbakanından, eski Cumhurbaşkanımızdan, hepimizin geldiği yer belli, konumumuz belli ve bizim Filistin’deki o zulümlere sessiz kalmamız zaten düşünülemez. Yani dünyanın neresinde olursa olsun biz oraya sessiz kalmıyoruz. Adaletsizlik, haksızlık” ifadesini kullandı.  

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.