TÜRKİSTAN, TURAN YOLU VE  “ARAL’IN SIRLARI”

TÜRKİSTAN, TURAN YOLU VE “ARAL’IN SIRLARI”

Aral Gölü ve çevresindeki arkeolojik kazılar ve yüzey araştırmaları, Türkistan’ın Paleolitik (İlkel Taş Devri) çağlarından beri insanlara yerleşim...

Aral Gölü ve çevresindeki arkeolojik kazılar ve yüzey araştırmaları, Türkistan’ın Paleolitik (İlkel Taş Devri) çağlarından beri insanlara yerleşim alanı olduğunu ortaya koymaktadır. Arkeolojik araştırmalar neticesinde, bölgede göçebe kültürüne ait neolitik kaya resimleri (petroglif) keşfedilmiştir. Ayrıca yapılan kazılarda kurgan ve şehir kalıntıları bulunmuştur. Yapılan çalışmalarda tespit edilen yer ve su adları, kaya resimleri ve diğer maddi kültür kalıntılarının izlerini Anadolu’da da bulmak mümkündür. Özellikle, Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerindeki yer ve su adları, aşiret isimleri, kale v e şehir isimleri Türkistan’daki isimlerle büyük bir fonetik benzerlik göstermektedir. Hatta Dede Korkut destanlarında geçen adlardan yola çıkarak, Anadolu’da oluşan kültür ve medeniyetin kaynağını Türkistan’ın teşkil ettiğini söyleyebiliriz. Günümüzden 20.000 yıl önce son Buzul Çağı’nın ana ısınma dönemiyle birlikte Aral Gölü ve çevresinde büyük bir coğrafi ve kültürel değişiklikler yaşanmıştır. Zira Hazar ve Aral’ın kuzeyindeki büyük buzul göllerinden çözülen buzul kütlelerinin suları Hazar ve Aral göllerinin sularını taşırmıştır. M.Ö.12.500’e kadar eriyen bu buz kütleleri, Aral Gölü, Hazar Denizi ve Karadeniz’in ağızlarına kadar dolmasına sebep olmuştur. Taşan sular Marmara ve Akdeniz’e kadar ulaşmıştır. Karadeniz, Çoruh Vadisi’ni ağzına kadar doldurup bugünkü Artvin, Oltu, Narman güzergâhı ile Aras’a ulaşmıştır. Van Gölü iyice büyürken, Diyarbakır iç denizi oluşmuştur. Kısacası Cudi Dağı’na kadar pek çok yer sular altında kalmıştır. Bu nedenle Nuh’un Gemisi’nin Ağrı Dağı’na değil de Cudi Dağı’na konduğu görüşü daha yaygındır. Buzul sularının çekilmesiyle oluşan coğrafi değişiklikler, Çoruh Vadisi’nde, Oltu Vadisi’nde, Narman Peribacaları mevkiinde ve Diyarbakır iç denizinin olduğu bölgelerde bugün dahi görülebilmektedir. Yine Hazar ve Aral Gölü çevrelerinde, çekilen buzul sularının neden olduğu coğrafi değişiklikler net bir şekilde görülebilmektedir. Büyük Tufan bölge coğrafyasında fiziki değişikliklerle kalmamış, bölge insanlarının da ilk göçlerine neden olmuştur. Kültür ve Medeniyetlerinin başlangıç noktasından Türkler, Turan Yolu(Büyük İpek Yolu)’nu kullanarak Anadolu’ya ve dünyanın değişik yerlerine göç etmişlerdir. Oğuz namelerdeki destanlar, Türklerin inançlarını, kültürlerini Asya’dan Anadolu’ya taşıdıklarını da göstermektedir. Türkler, Türkistan’daki yer, su ve dağ adlarını da başta Doğu ve Güneydoğu olmak üzere Anadolu’nun birçok yerine vermişlerdir. M.Ö.5800’lere gelindiğinde bölge, bu kez büyük bir kuraklığın etkisine girmiştir. Aral, Hazar ve Karadeniz sularının çekilmesiyle de Turan Ovası oluşmuştur. Turan Ovası’nın 1–2 milyon yıl öncesinden beri insanoğluna yaşam alanı olduğu kabul edilmektedir. Aral Gölü’nün kuzeyi, Kostana-Torgay bölgeleri ve Karadağ çevresinde bulunan ilk insanlara ait ilkel barınma mekânları, Turan Ovası’nın medeniyete atılan ilk adımların başlangıç noktası olduğunu ispatlamaktadır. Turan Ovası ve çevresinde ortaya konulan kültüre Kara Tau / Kara-Dağ Kültürü denilmektedir. İnsanlar yapmış oldukları sembol şekilleriyle, hayvan resimleriyle, yaşamlarını konu alan çizgisel üslupta kompozisyonlarla kültür ve sanatın oluşumunda ilk adımı atmışlardır. Bu resimlerden esinlenerek yapılan ve “Tamga” adı verilen sembollerde zamanla yazının ortaya çıkmasını sağlamıştır. Türkistan’daki Kara-Dağ Kültürü, tufanlar nedeniyle göç etmek isteyen insanlarla dünyanın pek çok yerine ulaşmıştır. Geçmişte Kazakistan ve Özbekistan arasında iç deniz boyutunda bir göl olan Aral Gölü’nün kuruyan tabanında ele geçirilen bulgular, Türk Tarihi hakkında pek çok önemli ipuçları vermektedir. Zira 2000 yılında yapılan Arkeolojik kazılarda, göl tabanında tarihi Türk şehirlerine ait kalıntılar tespit edilmiştir. “Kum Altı Şehirleri” diye de adlandırılan bu yerleşim yerlerinden birisi de “Kerderi Şehri’dir”. Buradaki Kerderi Türbesi, Türk kültür ve sanatının güzel bir örneğidir. XII-XIII. yüzyıl Türk-İslam mimarisinin karakteristik özelliklerini taşıyan Kerderi Türbesi, çini ve tuğla dekorasyonu ile dikkat çekmektedir. Aral 2000 Arkeolojik kazılarında elde edilen buluntular, Türkler’in Anadolu’ya göçlerinde o devirdeki kuraklıkların değil de, Aral’ın sularının yükselmesinin etkili olduğu görüşünün yaygınlık kazanmasına neden olmuştur. Türkler, önce Türkistan sonra da Anadolu’da dünya kültür ve medeniyetine büyük hizmetler etmişlerdir. Fakat dünya Türk kültür ve medeniyetini daha yeni tanımaktadır.  

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.