TÜRK DÜNYASINDA ORTAK ALFABE VE YAZI DİLİ
yüzyılın son 15 yılı dünyada büyük değişikliklerin cereyan ettiği, çok önemli yıllar olmuştur. Doğu Avrupa ve Sovyetler Birliğinde komünizm çökmüş,...
- yüzyılın son 15 yılı dünyada büyük değişikliklerin cereyan ettiği, çok önemli yıllar olmuştur. Doğu Avrupa ve Sovyetler Birliğinde komünizm çökmüş, özgürlük ve demokrasi rüzgârları esmiştir. Türkistan (Orta Asya) ve Kafkasya’da; Kazakistan, Özbekistan, Kırgızistan, Türkmenistan ve Azerbaycan’dan ibaret 1991 yılı içinde bağımsız Türk cumhuriyetleri ortaya çıkmıştır. Bu durum Avrasya Türk dünyası için elden kaçırılmaması gereken yeni bir fırsat yaratmış ve yepyeni ufuklar açmıştır. Rusya’da Komünizmin pençesindeki Türk boyları bağımsız birer devlet olarak birbirleriyle ve Türkiye ile kucaklaşma ve işbirliği imkânlarına kavuşmuştur.
1991 yılından itibaren yapılan “
Türk Devlet ve Toplulukları Dostluk, Kardeşlik ve İşbirliği Kurultaylarında “ Kültür Bakanlığı ve Türk Dil Kurumu başta olmak üzere çeşitli üniversitelerimiz tarafından tertiplenen dil kurultayları, Türkoloji Kongreleri ve Türk Dünyası Çağdaş Türk Alfabeleri sempozyumlarında çok önemli kararlar alınmaktadır. Fakat ortak hedefe doğru atılan doğru adımlar süreç bakımından, gerçekleşme bakımından biraz yavaş gitmektedir. Bunun en önemli iki sebebi bulunmaktadır.
Birincisi: Türk dünyasının ortak bir alfabe ve ortak bir edebi yazı diline kavuşmasına, Türk dünyasının kültür bağlarının kuvvetlenmesine karşı güç odaklarının engelleme çabalarıdır. Bu engelleme çabaları maalesef günümüze kadar devam ede gelmektedir.
İkincisi. Türk devlet ve topluluklarındaki yöneticilerin, Türkologların ve dilcilerin ortak alfabe ve ortak edebi yazı dili için yeterince gayret göstermemesidir.
Gerçekten Türk dünyasının siyasi liderleri, aydınlara alfabe ve ortak yazı dili için yapılacak çalışmalarda sözde değil özde harekete geçme bakımından yetersiz kalmaktadır.
Bugün Türk dünyasında halen üç çeşit alfabe kullanılmaktadır.
Türkiye, Kıbrıs, Azerbaycan, Türkmenistan cumhuriyetlerinde, Balkanlardaki birçok Türk topluluklarında,
Moldavya Gagavuz ve
Kırım özerk bölgesinde
Latin alfabesi işletilmektedir.
Rusya Federasyonu’na bağlı
Başkurdistan, Tataristan, Altaylar, Tuva, Yakutistan, Çuvaşistan’da Türkçe için
Kril alfabesi, halen
Çin Halk Cumhuriyetine bağlı olan Doğu Türkistan’da,
Afganistan’da,
İran’da,
Suriye’de ve
Irak’ta yaşayan Türk boyları ise
Arap alfabesi kullanmaya devam etmektedirler.
Türk Devlet ve Toplulukları Dostluk, Kardeşlik ve İşbirliği Vakfı tarafından 23 Mart 1993’te Antalya’da birincisi tertip edilen Türk Devlet ve Toplulukları Dostluk, Kardeşlik ve İşbirliği Kurultayları’nın eğitim, kültür, dil ve alfabe komisyonlarında da Türk dünyasının ortak Latin alfabesine geçmesi ve ortak Türk edebi yazı diline kavuşmasının önemi vurgulanarak tavsiye kararları alına gelmiştir.
Bu toplantıların kararları ve yapılan çalışmalar neticesinde bazı Türk cumhuriyetleri ve Türk toplulukları resmi olarak Latin alfabesini kabul ettiler. Bazı Türk cumhuriyetleri ile Türk toplulukları ise Latin alfabesine kademeli geçmeyi devlet ve hükümet programlarına aldılar. Azerbaycan, Karakalpak, Kırım ve Gagavuz Türkleri ’nin kabul ettikleri alfabeleri 34 harfli ortak Türk dünyası alfabesine esası itibariyle uygun şekilde tanzim edildiler.
Bugün Türk dünyasında birbirinden bazı farklılıklar arz eden 20’den fazla lehçeye dayalı 20’den fazla edebi yazı dili mevcut bulunmaktadır. Lehçelere dayalı bu yazı dillerini birbirine yakınlığı bakımından dört gruba ayırmak mümkündür.
1.Güney-Batı Türk Lehçeleri
2.Güney-Doğu Türk Lehçeleri
3.Kuzey-Batı Türk Lehçeleri
4.Kuzey-Doğu Türk Lehçeleri
Bu lehçe gruplarını birbirine yakıştırmak, sonunda bir yazı dili haline getirmek bizim hedefimizdir. Bu ortak Türkçe sayesinde 300 milyonluk Türk Dünyası birbirini rahatlıkla anlayabilecektir. Ayrıca Türkçe’nin Birleşmiş Milletler Teşkilatı gibi milletlerarası teşkilatlarda kullanılan dil olarak kabul edilmesini sağlayacaktır.
Prof. Dr. Sema Barutçu ise Türkmenistan gibi dilleri Rusçadan etkilenmiş ülkeler ile mutlaka ortak alfabe konusunda anlaşmaya varılması gerektiğinin altını çizmektedir. Barutçu, ortak bir dil ile Türk devlet ve toplulukları arasında güçlü bir iletişimin sağlanabileceğine dikkatleri çekmektedir.
Aynı kökten gelen, aynı tarihi, aynı kültürü ve aynı dili paylaşan Türk devlet ve topluluklarının kendi aralarında siyasi, ekonomik ve kültürel bakımından işbirliğini pekiştirmesi, birbirleriyle dostluk, kardeşlik münasebetlerini kuvvetlendirmesi ve bu suretle birlikte kalkınarak “21 ASRI BİR TÜRK ASRINA ” dönüştürmeliyiz.
İsmail GASPIRALI’nın “Dilde, Fikirde ve İşte birlik” çağrısı Türk Dünyasına hâkim kılınmalıdır. Türkçemiz artık bir dünya dili olmalıdır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.