Şiddet olmasın, kalpler kırılmasın
Bilindiği gibi şiddete başvuranların muhakkak bir gerekçesi vardır. Bu aile arasında ise, aile içi geçimsizlik, mirasçılar arasında ise miras anlaşmazlığı,...
Bilindiği gibi şiddete başvuranların muhakkak bir gerekçesi vardır. Bu aile arasında ise, aile içi geçimsizlik, mirasçılar arasında ise miras anlaşmazlığı, mahalleler ve köyler arasında ise arazi anlaşmazlığı, devletlerarasında ise devletlerarası iç işlerine karışmak, sendikalar ve siyasiler arasında ise fikir uyuşmazlıkları birçok zaman sözle veya fiziki olarak şiddet uygulanmasına sebep oluyor. Bütün bunlardaki toplu davranışlar bencillikten, hoşgörüsüzlükten, haksızlıktan, kendi haklılığının sınırını bilmezlikten, her şey benim bildiğim veya düşündüğüm gibidir inatlaşmasından kaynaklanıyor. Belki de herkes kendi tezinde haklı olabilir ama bunu karşılıklı konuşarak birbirine anlatamıyor. Birbirini dinlemesini bilmedikleri için amaçları anlaşılamıyor. Bu nedenle çok basit meselelerden dolayı istenmeden şiddet uygulanıyor. O anda pişman olunuyor ama iş işten geçmiş, canlar acımış, hayatlar sönmüş, zararlar sınır tanımaz hale gelmiş oluyor. Hele en çok aileler arasındaki anlaşmazlıklar öyle ki bazı zamanlar ulusal basınımızın bile manşetlerine taşınıyor.
30 Nisan 2014 tarihinde yine karı-koca iki avukat arasındaki geçimsizlik nedenleri ekonomik sıkıntı olamaz. İşsizlik vs. hiç olamaz. Öyleyse nedir? En basiti birbirine anlayışla yaklaşmamaları, benim dediğim olacak, senin dediğin olmayacak yaklaşımlarıdır. Netice bir ölü, bir yaralı, ortada kalan çocuklar. Ne olur biraz hoşgörülü, biraz anlayışlı olunsa da acı sonuçlar doğmasa, miras için yapılan kötülükler, ana baba bir servet bıraktıysa kötü mü etti. Bunu hukuki yönden insanca paylaşmak varken neden birbirini öldürmeye varan olumsuzluklar yaşanıyor. İki aile arasında veya iki köy arasındaki küçük yer veya arazi meselesinden dolayı olan hadiselere ne demeli. Yapılan hatalar düzeltilebiliyor mu? Acılar mahkeme kapılarında öldürülen zamanlar iyi mi oluyor? Tabi ki hayır, o andaki hoşgörüsüzlük bu kötülükleri getiriyor.
Sağlıkta şiddet de hiç hoş görülecek bir durum değil. Bizler hasta olarak bireyleriz. Doktor ve hemşirelerin ilgilenmek zorunda olanları yüzlerce ona göre karşımızdakine hak vermemiz, anlayışlı olmamız lazım. Bunu yapamıyoruz. Sendikacılarımız ve siyasilerimiz de hep benim istediğim olacak diye meselelere yaklaşmasınlar. Karşılıklı hoşgörüyü, anlayışı öne çıkarsınlar. Onların birbirlerine karşı hoşgörülü ve anlayışlı olmaları temsil ettikleri tabandaki vatandaşları da rahatlatır. İster sözle, ister fiziki şiddetler ne temsil ettiğiniz tabanınıza, ne de bu milletin büyük çoğunluğuna fayda getirmez. Biraz seksenli yıllara dönerek birkaç hatırlarımızda kalanları güncelleştirerek nasıl yanılgılar veya üzücü beyanlar yapıldığını söylemeye çalışalım.
Seksenli yıllarda Rahmetli Cumhurbaşkanımız Turgut Özal’ın Cumhurbaşkanlığı adaylığı gündeme gelince isim vermeden o zamanın parti liderlerinin birer cümlelerini hatırlatacağım. “Turgut Özal değil Cumhurbaşkanlığı makamına, halkı temsil edecek biri olmalı, Özal ANAP’ın Cumhurbaşkanı olur, Özal’ın aklının hırsının önüne geçmesini bekliyorum.” Bir başka liderden, “Kargadan bülbül olmaz, Çankaya’ya çıkarsa indiririz, çıkmasıyla inmesi bir olur, orada fazla kalamaz.” Bir başka lider, “Turgut Özal’ın Cumhurbaşkanlığı yasal açıdan meşru olsa bile siyasal açıdan meşru olmayacaktır” diyebilmişlerdir. Ama Özal Cumhurbaşkanı olmuş, Çankaya’ya çıkmış, çıkarsa elini sıkmam diyenler de elini sıkmak zorunda kalmıştır. Bunları hatırlayarak sonunda pişman olacağımız beyan ve davranışlarda bulunmayalım, kalpleri kırmayalım. Bu devletin, bu milletin menfaati için şahsi ihtiraslarımızı bir kenara bırakarak daha hoşgörülü olalım. Hele mübarek üç ayların getirdiği bu günlerde birlik beraberlik içinde olalım. Zorlukları hep beraber göğüsleyelim. İçte ve dışta bu milletin zararına uğraşanlara fırsat vermeyelim. Bu mübarek aylar hürmetine nefislerimizin esiri olmayalım. Bu vesileyle (Regaip Kandiliniz mübarek olsun der), yurdumuza ve bütün dünyaya hayırlara vesile olmasını Allah’tan niyaz ederim.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.