Şezlong yasası mı, yağma fırsatı mı?
Meclis gündemine tekrar gelen şezlong yasası, kamuya ait arazileri yağmaya açacağı için eleştiriliyor. Ceza Kanunu'nun (TCK) 154'üncü maddesi 'hakkı...
Meclis gündemine tekrar gelen şezlong yasası, kamuya ait arazileri yağmaya açacağı için eleştiriliyor. Ceza Kanunu'nun (TCK) 154'üncü maddesi 'hakkı olmayan yere tecavüz' suçlarını düzenleyen 154'ünci maddesi kamu ya da özel kişilere ait arazilerin işgal edilmesine yönelik suçları düzenliyor. Yaz aylarında otellerin kumsallar üzerindeki şezlong ve ek binalarının bu yasa gereğince kaldırılması tartışmaları yaşanmış ve yasa uyarınca bazı otel işletmecileri hapis cezası almıştı. Bu dönemde değişiklik yapılması düşünülen TCK'nın 154'üncü maddesi kamuoyunca 'şezlong yasası' olarak anılıyor. AKP Kahramanmaraş Milletvekili Veysi Kaynak'ın, TCK'nın 154. maddesi ile Kadastro Kanunu'nun 12. maddesini değiştiren 5 maddelik teklifi bugün Meclis'te ele alınıyor. İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Ceza ve Ceza Usul Hukuku Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Adem Sözüer'e göre, bu maddede yapılacak değişikliklerle, kamu arazilerinin işgal edilerek haksız ekonomik çıkar elde edilmesi suç olmaktan çıkacak. Haberin devamı ↓reklam TEKLİF NELER GETİRİYOR? Tartışmalar devam ederken gündeme gelen değişiklik teklifiyle TCK'nın "Hakkı olmayan yere tecavüz" başlıklı 154. maddesindeki "Kamu" sözcüğü çıkarılıyor. Bunun, arazi işgalinde 6 aydan 3 yıla kadar uygulanan hapis cezasının kamu arazileri için geçerli olmayacağı ifade ediliyor. 7 BİN DAVAYI DÜŞÜRECEK Teklif, işgal altındaki arazilerin örnek bedelle kullanılmasını Anayasa'ya aykırı bulan Danıştay kararını da devreden çıkarıyor. Danıştay kararları üzerine Maliye Bakanlığı'nın "ecrimisil" adıyla aslında ceza olarak aldığı bedel, işgalciye hak tanıyacak şekilde uygulanmıştı. 2004'te getirilen 154'üncü maddeyle bu uygulama sona erdi. Yeni teklifle, örnek bedeli ödeyen turizm işletmeleri 2-B arazilerini kullanmaya devam edebilecek. Hazine ve defterdarlıklar bu arazilerle ilgili suç duyurusunda bulunamayacak, dava açamayacak. Teklif sahibi Veysi Kaynak teklifin 2007'de açılan 7 bin davayı düşüreceğini ifade ediyor. Diğer maddelere göre de Hazine, vatandaş adına tapulu devlet arazileri için kadastro gerekçesiyle ancak 10 yıl içinde dava açabilecek. Yargıtay, Hazine'nin tartışmalı arazilerle ilgili dava hakkını sınırsız hale getirmişti. ŞAHİN: DAVALARIN ÖNÜNÜ KESMEYE ÇALIŞIYORUZ Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin, değişiklikteki zamanaşımı sınırını, "Vatandaşlarımızın aleyhine 40-50 yıl sonra dava açılmasının önünü kesmeye çalışıyoruz" sözleriyle savunmuştu. Konu hakkında bilgi veren Prof. Dr. Adem Sözüer, yapılan değişikliklerin arazi işgallerinin önünü açacağı görüşünde: YASA AF SONUCUNU DOĞURACAK Söz konusu kanun teklifinin kabul edilmesi durumunda kamu arazilerini işgali suç olmaktan çıkacağı için bu durum tam bir af etkisi gösterecek. Yani verilen mahkumiyet kararları tüm sonuçlarıyla kalkacak ve görülmekte olan davalar beraat kararı verilerek sonuçlandırılacak. Kamu arazilerinin işgalinin suç olmaktan çıkarılmasıyla, hazine arsalarının işgali dönemlerine de geri dönülmüş olacak kaldırımlardaki otopark mafyası yeniden hortlayacak. Bu durum kaçak gecekondulaşmayı da tetikleyecek. TEKLİF İŞGALİ SUÇ OLMAKTAN ÇIKARIYOR Özel kişilere ait arazilerin işgali suç olmaya devam ederken, kamuya ait arazilerin işgal edilmesinin suç olmaktan çıkarılmasında önemli başka bir çelişki daha var. Çünkü kamu malına yönelik fiiller daha ağır cezalandırılan suçlardır. Örneğin kamunun malını zimmete geçirme, kamu malına zarar verme veya kamu malının çalınması fiillerine, özel kişilerin mallarına karşı işlenen fiillere göre daha ağır ceza bveriliyor. Bu kanun teklifiyle ise tam tersi yapılıyor, kamu malının işgali tamamıyla suç olmaktan çıkarılıypr. Böylece ceza kanununun ile kamu varlığına karşı işlene suçlarla ilgili olarak kabul edilen ilkelere de aykırı davranılıyor. Şu anda deniz kenarlarında ve kentlerde çok değerli yerler işgal altında ve buralardan haksız şekilde kazanılan çok yüksek haksız kazanlar söz konusu. Örneğin vatandaş olarak sahile 50 metre mesafede eviniz olsa bile oradaki sahili işgal edenlere para ödemeden denize giremiyorsunuz. Türkiye'deki koyların çoğunda işgal var. Ancak TCK 154 uygulanmaya başlayınca koylardaki kaçak iskele, bar restoran inşaatları şimdilik durdu. Onlar da maddenin değişmesini bekliyor. Sahillerde şezlong ve güneş şemsiyesiyle güneşlenmenin suç olmayacağı açık. Bu konuda TCK 154 nedeniyle açılmış bir dava da yok zaten. TCK'nun şu an geçerli olan 154. maddesi ile bir hakka dayanmaksızın kamuya veya özel kişilere ait taşınmaz mal veya eklentilerini malikmiş gibi tamamen veya kısmen işgal eden veya sınırlarını değiştiren veya bozan veya hak sahibinin bunlardan kısmen de olsa yararlanmasına engel olan kişiler cezalandırılmaktadır. Maddede yaptırım olarak 6 aydan 3 yıla kadar hapis ve adli para cezası öngörülüyor. Dikkat edilecek olursanız, bu suçta hem hapis cezası hem de para cezasının birlikte verileceği kabul edilmiş. Bunun nedeni söz konusu suç ile haksız ekonomik çıkarın sağlanmasıdır. Kanun koyucu ekonomik çıkar amacıyla işlenen bu tür suçlarda, sadece müsadere ile haksız ekonomik çıkara el koyulamayacağını düşündüğü için ayrıca koyduğu adli para cezası ile haksız ekonomik çıkarın failden alınmasını amaçlıyor. Örneğin kentlerdeki kaldırım, meydan gibi kamusal yerleri otopark olarak işgal ederek para alanlar, yani otopark mafyası olarak adlandırılan olaylarda, haksız bir ekonomi çıkar elde ediliyor. Maddeki suçun oluşması için, kamu veya özel arazinin fail tarafından malikmiş gibi tasarruf edilmesi gerekiyor. Yani bir kezlik ve kısa süreli kullanımlar bu suçu oluşturmuyor. Yargıtay karalarında da kanundaki "malikmiş gibi tamamen veya kısmen işgal" etmek unsuru, bu şekilde yorumlanıyor. Nitekim, bu suç nedeniyle açılan ve mahkumiyet kararları verilen davalarda, özellikle deniz kıyısında uzun süreli olarak kurulan tesisler söz konusu. ŞEZLONG KOYDU DİYE AÇILAN TEK DAVA YOK! Bu nedenle sahilde şezlong kuranlara ceza verildiği tümüyle gerçek dışıdır. Şezlong koydu diye her hangi bir kişi hakkında açılmış bir tek ceza dava bile yoktur. Bu gerekçe kamuoyunu yanıltmak için ileri sürülmüştür. Yargıtay kararlarına bakıldığında da, bu suçun sadece sahil şeritlerindeki işgallerle ilgili olmadığı açık: Bu kararlardaki olaylarda, köy tüzel kişiliğine ait veya köylünün öteden beri ortaklaşa kullanımında olan mera, harman yeri, yol gibi yerlerin işgal edilmesi, maliye hazinesine kayıtlı arsaların duvarla çevrilip kişisel amaçlarla kullanılması gibi çok çeşitli işgal türleri söz konu. AMAÇ FARKLI Açılan ceza davalarında, yapılan keşiflerde ve bilirkişi incelemelerinde, konunun deniz kenarına şezlong ve güneş şemsiyesi koymak olmadığı anlaşılıyor. Kamunun kullanımına açık olması gereken yerlerde, kafe, bar, restoran, havuz, oyun yerlerinin yapıldığı, vatandaşların kamuya ait yerlere ve denize sokulmadığı, davalar açıldıktan sonra dahi işgallere devam edildiği tespit edildi. PARKLARDA ÇAY BAHÇESİ VE RESTORAN İŞLETİLİYOR Bazen çok geniş hazine arazilerinin işgal edildiği görülüyor. Örneğin Konya-Ereğli'deki bir işgalle ilgili kararın konusu olan arazi 5.100 metrekare. Kentlerin parklarında ve yeşil alanlarında da işgal yoluyla çay bahçesi ve restoranlar işletiliyor. Sahillerdeki kaçak iskelelerde yine bu madde kapsamındalar. Diğer bir deyişle Türkiye'nin hemen her yerinde, her kamu arazisi bağlamında işlenen bir suç söz konu. YASANIN BU HALİ CAYDIRICI Mahkemeler, işgalcilerin ecrimisil ödemesinin işgalcilere bir hak vermediğini ve bu paranın sözleşmeye dayalı olarak alınan bir para olmadığı ve salt fiili işgalle ilgili ödenti olduğuna hükmederek, TCK'nın 154. maddesi nedeniyle hapis cezası kararları veriyorlar. Yeni TCK'da işgal fiilleri suç haline getirildiği için, caydırıcılık sağlanmış ve işgallerle ilgili ceza davaları açılarak mahkumiyet kararları verilmiştir. Kentlerdeki otopark mafyasının kaldırım ve meydan işgalleri de azaldı.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.