SELMÂN-I FÂRİSÎ

 "KALENİN KANDİLİ"
.
  • Asıl adı Mâhbe b. Bûzehmeşân b. Mürselân b. Yehbûzân iken müslüman olduktan sonra kendini Selmân İbnü’l-İslâm diye tanıtmış, Selmân el-Hayr, Selmân-ı Pâk veya Selmân el-Hakîm diye de anılmıştır.
  • Doğum tarihi tam olarak bilinmeyen Ebû Abdillâh Selmân el-Fârisî, 656 yılında vefat ettiği rivayet edilmektedir.
  • İslâmiyet’i kabul eden İran asıllı ilk sahâbîdir.
  • Mecûsî dinine mensup zengin ve itibarlı bir aileden gelmektedir.
  • Râmhürmüz’de doğmuştur, ilk çocukluk yıllarını burada geçirmiştir. Küçük yaşlarda ailesiyle birlikte buradan ayrılıp Ceyy (Ceyyân, daha sonra Şehristan) diye anılan bir köye göç etmiştir.
  • Mecûsî âteşkedesinde kutsal ateşin sönmemesini sağlamakla görevli iken yeni bir din arayışına giren Selmân, ailesinin şiddetli muhalefetine rağmen Hıristiyanlığı benimsemiştir.
  • Hıristiyanlığı kabul ettikten sonra Dımaşk’a kaçtı, ardından Musul, Nusaybin ve Ammûriye’ye (Amorion) gitti.
  • Ammûriye’de kendisinden Hıristiyanlık hakkında bilgi aldığı bir papaz, ölüm döşeğinde iken kendisine pek yakında Arap yarımadasında İbrâhim peygamberin Hanîf dini üzere gönderilecek son peygamberin geleceğini haber verdi. Onun hediye kabul etmekle beraber sadaka almayacağını, ayrıca kürek kemikleri arasında nübüvvet mührü bulunacağını söyledi.
  • Bir Arap tüccarıyla tanışan Selmân, kendisini çölden geçirmesi karşılığında sahip olduğu hayvanları ona verip kervanına katıldı. Ancak kervan Vâdilkurâ’ya ulaştığında tüccar Selmân’ı bir yahudiye köle olarak sattı. Ardından bu yahudi onu Medine’de yaşayan Benî Kurayza’ya mensup bir başka yahudiye (Osman b. Eşhel) satmıştır.
  • Selmân, Medine’yi görünce Ammûriyeli rahibin tarif ettiği şehre geldiğini anladı.
  • Daha sonraki günlerde Hz. Peygamber’in Medine’ye doğru yola çıktığını ve Kubâ’ya geldiğini duyunca hemen oraya gitti ve rahipten öğrendiği nübüvvet alâmetlerinin kendisinde bulunduğunu görünce Müslüman olmuştur.
  • Âzat edilmesine kadar meydana gelen Bedir ve Uhud gazvelerine katılamadı. Hendek Gazvesi’nden önce Resûl-i Ekrem’in tavsiyesi üzerine efendisiyle anlaşıp muhtemelen İslâmî dönemin ilk mükâtebe sözleşmesini yaptı. Bedel olarak kararlaştırılan 300 hurma fidanı dikme işi Resûlullah’ın nezâretinde ashabın da yardımıyla gerçekleştirildi ve beytülmâlden 40 ukıyye ödenerek Selmân’ın âzat edilmesi sağlanmıştır.
  • Hz. Peygamber, Selmân ile Ebü’d-Derdâ’yı kardeş ilân etti. Selmân, Hendek Gazvesi’ne ve ondan sonraki bütün savaşlara katıldı. Bu gazve sırasında bir hendek kazılmasını teklif etmesi ve hendek kazmadaki başarısı dolayısıyla ensar ve muhacirler Selmân’ı kendilerinden sayma konusunda ihtilâfa düşünce Resûlullah, “Selmân bizden, Ehl-i beyt’tendir” diyerek bu tartışmaya son verdi. Resûl-i Ekrem’in bu sözüne dayanan Hz. Ömer diğer Ehl-i beyt mensuplarına olduğu gibi ona da maaş bağladı; fakat Selmân bu parayı sadaka olarak dağıtıp hurma liflerinden ördüğü hasırları satmak suretiyle hayatını kazanma yolunu seçmiştir.
  • Zâhid bir kişiliğe sahip olan Selmân-ı Fârisî, Resûl-i Ekrem’in övgüsünü kazandı. İlim öğrenmeye düşkünlüğü ve sünnete bağlılığı ile mensubu bulunduğu ashâb-ı Suffe arasında önemli bir yer edinmiştir.
  • Medâin valiliği sırasında bile mütevazı yaşayışını değiştirmediği için halkın teveccühünü kazanmıştır.
  • Çok yer gezip farklı tecrübeler elde etmesi sonucu geniş birikime sahip olan Selmân’ın Tâif’in fethi sırasında mancınık ve debbâbe kullanılmasını tavsiye ettiği ve bunların yapımını bizzat gerçekleştirdiği belirtilmektedir.
  • Irak bölgesindeki fetihler başlayıncaya kadar Medine’de yaşamıştır. Hz. Ömer’in halifeliği zamanında İsfahan’a döndü.
  • Pek çok fetihlere katıldı. Hz. Ömer’in emriyle Kûfe şehrinin kuruluşu aşamasında ve daha sonra önemli katkıları oldu ve halife onu Medâin’e vali tayin etti.
  • Hz. Osman’ın hilâfetinin sonlarına kadar valilik görevine devam eden Selmân’ın bu sırada vefat ettiği belirtilmektedir.
  • Selmân’ın IV. Murad tarafından yeniden yaptırılan türbesi Bağdat yakınlarında onun kabri etrafında oluştuğu belirtilen, bugün Selmânıpâk diye bilinen kasabadadır.
  • Remle’de ve Mardin ilinin Nusaybin ilçesinde de birer makam türbesi bulunmaktadır.
  • Selmân’ın Rumca ve İbrânîce öğrendiği, Farslar’ın, Romalılar’ın, yahudi ve hıristiyanların kutsal kitaplarını okuduğu rivayet edilmektedir. Bu sebeple onun hakkında “sâhibü’l-kitâbeyn” (Kur’an’ı ve Kitâb-ı Mukaddes’i iyi bilen) veya “önceki ve sonrakilerin ilmini öğrenmiş bitmez tükenmez bir umman” ifadeleri kullanılmıştır.
  • Hz. Peygamber’in saçlarını tıraş etmesi sebebiyle berberlerin pîri sayılan Selmân böylece fütüvvet teşkilâtının gelişmesinde önemli rol oynamış, aynı zamanda pek çok tasavvufî silsilenin içinde yer almıştır
  • Selmân-ı Fârisî hakkında yapılan pek çok çalışmalar yapılmıştır.

Biz Müslümanların, Selmân-ı Fârisî’den (Radiyallahü anh) örnek alacağı vasıflar aşağıda maddeler halinde zikredilmiştir.

  • Makam, konum ve mali durumu gözetmeksizin mütevazı yaşamak.
  • Hak ve hakikat uğrunda her türlü fedakârlığı gösterebilmek.
  • Milliyetçiliği ayaklar altına alarak ümmetçi bir bakış sergilemek.
  • Hayatın her safhasını bir okul gibi okuyup ders çıkararak tecrübeler edinmek.
  • Hem dünyayı hem de ahireti birlikte hedeflemek.
  • Yabancı dil öğrenerek hayata farklı çerçevelerden bakabilmek.
  • Türlü sıkıntılara karşı sabrederek başarıya ulaşabilmek.
  • Hayat yolculuğunda mücadeleden vazgeçmemek.
  • İslâm’ın İran’da anlatılması ve anlaşılmasında köprü vazifesi görmek.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Haberleri