Milattan önce dördüncü yüzyılda, Eski Yunanlılarda Dionysos adında Sirakuza kralı vardır. Kralın Demokles adında yakın bir dostu vardır. Çoğu kez birlikte olurlar. Sohbet ederler. Eğlenirler. Birlikte güzel günler geçirirlermiş.Demokles, sohbetlerinde krallığın güzel bir makam olduğunu, rahat olduğunu, büyük yetkilerinin ve insanlar üzerinde büyük gücünün olduğunu söyler, krallığı çok beğendiğini anlatırmış. Kral Dionysos ise krallığın o kadar imrenilecek bir iş olmadığını söylese de Demokles, kralın söylediklerini pek önemsemez, yine bildiğini söylemeye devam edermiş.Kral Dionysos dostu Dimoklese bir ders vermek adına der ki, sen krallığı çok beğeniyorsun. O zaman seni bir gün kral yapayım. O gün tüm krallık yetkileri senin olacak demiş. Demokles çok sevinmiş. Krallık giysilerini giyinmiş. Her türlü işlem yerine getirilmiş. Demokles krallık koltuğuna oturmuş.Yalnız asıl kral olan Dionysos eğlenecekleri, sohbet edecekleri salonda, tam kralın oturacağı yerin tepesine ince bir sicim ile çok ağır bir kılıç astırmış. Demokles bir ara yukarı baksa ki düştü düşecek bir kılıç koltuğunun üstünde asılı durmaktadır. Tepesinin üstünde bu kılıcı gördükten sonra, kral olmanın da öyle dışarıdan göründüğü gibi kolay olmadığını anlar.Bu bir mitolojik olaydır. Bir efsanedir. Asırlardır bu efsane söylenir durur. Gelelim şu bizim PKK’lılar dağdan indirme projesine. Eli, silahlı içerde ve dışarıda beş bin PKK’lı var mı? Yetkililer var diyor. Amerika başta olmak üzere tüm Avrupa ülkeleri ve komşularımız hemen hemen hepsi de, bu PKK’lılara para, yiyecek giyecek, içecek ve silah yardımı yapıyorlar mı? Kendi ülkelerine gelenleri barındırıyorlar mı? Gerektiğinde onlara istihbari bilgileri veriyorlar mı? Bu soruların cevabı EVET’ dir.Dahası esrar, eroin trafiğini destekliyorlar. Para akışını sağlıyorlar mı? Başta akaryakıt kaçakçılığı olmak üzere, sınırda her türlü malın giriş ve çıkışlarını kolaylaştırıyorlar mı? Bu yolla hem kendileri, hem PKK’lıları kazandırıyorlar mı? Türkiye ne zaman bir rahat nefes alacak olsa, silahları devreye sokturuyorlar mı? Bu soruların da cevabı elbette EVET’ dir.Ortaya bir de Kıbrıs açılımı, Filistin açılımı, Yunanistan açılımı, Ermenistan açılımı ve daha başka açılımlar ortaya atılıyor. Bu açılımlar karşılığı bir dost kazanalım derken karşısında yığınla düşman kazanıyor muyuz? Şüphe yok düşman kazanıyoruz. Bakın isterseniz Azerbaycan halkına. Biz Ermenistan’a yakınlaşırsak Rusya, Irak’a yakınlaşırsak İran, Suriye’ye yakınlaşırsak Irak, Lübnan’a yakınlaşırsak İsrail, Yunanistan’a yakınlaşırsak Bulgaristan, Bulgaristan’a yakınlaşırsak Romanya öte taraftan Almanya, Fransa, Avusturya, Hollanda, İtalya, kısaca tüm dünya devletleri bize karşı cephe alıyorlar mı? Evet. Açık cephe alıyorlar.Daha açık bir ifadeyle Demoklesin Kılıcı Türkiye Cumhuriyetimizin tepesinin üzerinde sallanıyor. Biraz yerimizden hareket edecek olsak, kılıç boynumuzu koparacak. Ne yani kapıları açtık demek, anlaştık anlaşıyoruz demek, açılım maçılım demek bizi kurtarır gelişmeler oluyor mu? Bir sonuca varabiliyor mu? Özellikle PKK ile barış oluyor mu? Olmadığını ilk otuz dört çapulcu ispatladı. Otuz dört çapulcu önünde, sevinç naraları atmak, gelecek on beş yirmi densizin planlı propaganda çalışmalarını barış diye yutturmaya çalışmak kimseye yarar sağlamaz.Hukuku alt üst ederek, gelenekleri yıkarak, çeyrek asırlık eli kanlı canileri çiçeklerle karşılayarak bu iş çözülmez. Olanları gördünüz. Adamlar bal gibi propaganda yapıyor. Güçleri, kuvvetleri eli silahlı bekliyor. Ses bekliyor. Vur dendiğinde vurmayı bekliyorlar. Sen adamların elindeki silahı aldın mı? Amerika PKK’dan beklediği yarardan vaz mı geçti?Yirmi beş yıl ekmeden, biçmeden, alın teri dökmeden, birilerinin verdikleriyle gününü gün etmiş bu caniler, boş gezmeye, beleşten yaşamaya alışmışlardır. Birilerin uşaklığını yapmaya alışmışlardır. Bu alışkanlıklarından vazgeçmelerini beklemek saflık olur. Kim hangi alışkanlığından vazgeçiyor ki PKK’lılar da beleş yaşamlarından vazgeçsinler.Dağdaki eli silahlıların elinden silahlarını alacaksın. Almadıkça, onun silahı dağ evlerinde saklı oldukça onları durduramazsınız. İsteklerinden vazgeçiremezsiniz. Ne verirseniz az bulacaklardır. Hiç bir zaman verdiklerinizle doymayacaklardır. İsteyeceklerdir. Hep isteyeceklerdir.Önce gelenler eli boş olanlar geliyorlar. Yarınlarda öteki eli boşlar gelecektir. Zaten dışarıda çalışanları gelmeyecekler. Eli silah tutanları da gelmeyeceklerdir. Onlar tehdit unsuru olmaya devam edeceklerdir. Dışarıda olup ta boş gezenler, şu bu adı altında yardımlarla geçinenler geleceklerdir. Adamlar bu beleş geçinenleri bize göndermektedirler.Ayrıca Kuzey Irak’ta, dört beş seneden beri, üniversitelerde okuyanlar ellerinde birer diploma ile geleceklerdir. PKK’lılarla barış yapmış olduğuna ve isteklerini yerine getirmeyi kabul ettiğimize göre üniversiteli diye gelenleri kucaklamak zorundasınız. Diplomalarının hakkını vermek zorundasınız. Vatanına bağlı yasalarına saygılı, kaderine boyun eğmiş vatandaş ilkokuldan başlayarak dershane kapılarında çürüttüğü, üniversitede okutabilmek için canı çıkan ülkesine ve bayrağına bağlı ve sevgi ve saygı bağlarıyla bağlı insanların gençleri, yine ortada kalacaklardır.Barış istemeyenin gözü kör olsun. PKK’nın silah bırakmasını istemeyenin de gözü kör olsun. Ancak bu gidiş barışa giden yol değildir. Bu açılım masalı, birilerin bizim yönetimlere verdiği taşeronluktur. Bu aymazlıktan bizim ülkemize, bizim yurttaşlarımıza bir yarar olmaz. Kimse Demoklesin Kılıcının tepemizde sallandığını unutmasınASIM ATABEY EMEKLİ ÖĞRETMEN
Demoklesin kılıcı
Milattan önce dördüncü yüzyılda, Eski Yunanlılarda Dionysos adında Sirakuza kralı vardır. Kralın Demokles adında yakın bir dostu vardır. Çoğu kez...
İlk yorum yazan siz olun