SAYIN MELİH GÖKÇEK BEYEFENDİYE AÇIK MEKTUP
Ömrümün 40 yılı memleketimin ve medeniyetin merkezi Başkentimiz Ankara’da devlet memurluğu yaparak, bu arada yazar ve senarist olarak basın ve medya ile...
Ömrümün 40 yılı memleketimin ve medeniyetin merkezi Başkentimiz Ankara’da devlet memurluğu yaparak, bu arada yazar ve senarist olarak basın ve medya ile iştigal ederek geçti. Ankara denilince aklıma gelen, Ankara ile özdeşleşmiş ilk ve son Belediye Başkanı olarak zaat-ı âlîlerinizi tanıyor ve böyle biliyorum. Şimdi daha sakin ve sade bir yaşantı içinde, yine Ankara-Kırşehir arasında gidip gelerek yaşantım sürüyor. Şimdilerde bu Gazete Anadolu’nun köşe yazarlığını yaparken, Mucur temsilciliğini de yürütmeye çalışıyorum. Bu mini girizgâhın ardından sadede geliyor ve Ankara’mızın çok değerli Belediye Başkanı Sayın Melih Gökçek beyefendiye hayranlığımın dışında bir ricamı huzura getirmek istiyorum: Mucur’umuzun birbirine bitişik, sınırlarını küçük yolun ayırdığı, yan-yana iki köy var: Birisinin adı: Asma Köyü; ikincisinin adı da: Karadam Köyü’dür. Duydum ki bu köyler tepelerine büyük boyda birer Türk Bayrağı dikmişler. Bizzat gidip yerinde gördüm ve bayrağımıza selâm durdum. Teknoloji değişim gösterip ilerlemiş ve artık bayraklar da güneş enerjili panel aracılığıyla geceleri çok uzaklardan görülür bir şekilde Ankara’lı bir firma tarafından da dizayın edilmiş. Ne güzel! Yaşadığım mekân: Ankara-Kırşehir-Kayseri karayolu güzergâhı üzerinde ve Hacıbektaş yol kavşağı yakınındadır. Evimin önünden günlük ortalama 8374 ilâ 20000 arasında araç geçiyor. Sayın Belediye Başkanım Melih Beyefendi’den; Ankara’mızdaki firmanın çağımıza ve standartlara uygun paslanmaz malzemeden ürettiği uzun, boylu-poslu ‘Bayrak Direği’nden bir tanesinin mekânıma hediye olarak dikilmesini istiyorum. Bir ömür boyu milliyetçi-muhafazakâr çizgide yazılar yazmış; yaptığı işlerle-hizmetlerle, ürettiği projelerle iyi-doğru-güzel şeyler yapmış birisi olarak acaba Sayın Melih Beyefendi’den çok mu bir şeyler istiyorum; bilemiyorum? Ben bu hususta ‘az’ dedim; umarım, değerli büyüklerimiz yetmişini aşan bu sakin ve sade vatandaşın son dileğini ‘çok’ anlar. Mithat Cemal Kuntay üstat: “Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır; Toprak eğer uğrunda ölen varsa vatandır.” derken; bu necip millete millî birlik ve beraberlik şuurunu belleklere aşılamıştır. Büyük milletimiz de: “Bayrak inmez, Ezan dinmez, Gençlik sinmez, Şehitler ölmez, Vatan bölünmez” diyerek özüne sadakatle bağlanmış, bölücü-yıkıcı-parçalayıcıların tuzağına düşmemiştir. Sözün özü: Değerli öğretmenim, ozan Vahit Bulut’un Bayrak şiirinden bir kıta ile noktalıyorum: “VAHİT der; sevdim ezeli, Gönlüm aşkınla bezeli; Yetmez mi göğümün güzeli Bir yıldızla bir ay sana!” Bu açık mektup, hizmetlerini takdir ettiğim Sayın Melih Gökçek beyefendiyedir. Umarım ve dilerim ki yerine ulaşır. Saygılarımla arz ediyorum. Hoşça kalınız. Kırşehir Anekdotları Yazarı E.posta: duranerdogan1947@gmail.com (Web) http://www.duranerdogan.com
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.