"Saldırganlığınız, İsrail halkının geleceğini tehdit ediyor"
Mısır ziyaretinde Arap temsilcilere seslenen Başbakan Erdoğan, Arap Baharı'nı "Farklı dillerle aynı anlam coğrafyasını ve kaderi paylaşan bizler için...
Mısır ziyaretinde Arap temsilcilere seslenen Başbakan Erdoğan, Arap Baharı'nı "Farklı dillerle aynı anlam coğrafyasını ve kaderi paylaşan bizler için yeniden ortak geleceğe sahip çıkmanın zamanı gelmiştir." diye yorumladı. İsrail hükümetinin saldırgan politikalarının İsrail halkının geleceğini tehdit ettiğini söyleyen Erdoğan, “Barışın önündeki engel, İsrail hükümetinin zihniyetidir. İsrail hükümeti tarafından aslında İsrail halkı ablukaya alınmıştır'' dedi. Kahire'de Arap Birliği Dışişleri Bakanları Konsey toplantısında konuşan Başbakan Erdoğan, konuşmasının başlarında Arap Baharı denilen değişiklilere sonlarına doğru ise İsrail-Filistin konularına değindi. Erdoğan, konuşmasının başında Türkler ve Araplar arasındaki yakın bağa dikkat çekerek, “Türkler ve Araplar olarak yüzyıllardır tarihi dostluk ve kardeşlik bağlarına sahip halkların evlatlarıyız. Yüzyıllarca bir arada aynı coğrafya üzerinde aynı medeniyeti aynı inancı ortak bir kültürü paylaştık. Aynı medeniyet üzerine inşa edilmiş değerleri, farklı lisanlarla da olsa nesilden nesile aktardık.” dedi. Erdoğan, “Birimizin kederi hepimizi kederlendirdi, yine birimizin sevinci neşesi hepimizin yüzünü güldürdü. Bizler geçmişleri bugünleri ve gelecekleri ortak çizilmiş iki milletiz. Sana’da torununa bir tahta oyuncak dahi alamayan bir dedenin yüreğindeki hüzün Rabat’ta, Beyrut’ta gözyaşına dönüşür. Riyad'da Doha’da yaşanan mutluluklar Kudüs’te İstanbul’da gönüllerimizi şenlendirir. Gazze’de ağlayan Filistinli bir çocuk Ankara’daki bir annenin yüreğini sızlatır. Kahire’de gençliğin yükselen sesi, Trablus’ta, Şam’da, İstanbul’da aynı heyecanla yankılanır.” diye ekledi. Türkler ve Arapları “aynı bedenin ve aynı ruhun unsurları” olarak niteleyen Erdoğan, “Zira bizler büyük ve köklü bir aileyiz. Aile içinde sevinçler paylaştıkça artar, üzüntüler paylaştıkça azalır. Şimdi sevinçlerimizi ve üzüntülerimizi en üst düzeyde paylaştığımız tarihi bir dönemeçteyiz.” şeklinde konuştu. Şimdi iki halkın birbirlerini her zamankinden daha iyi anladığını daha iyi hissettiğini vurgulayan Erdoğan, “İstikbale umutla ve güvenle bakıyoruz.” dedi. Erdoğan ayrıca “Türk ve Arap halkları olarak ebedi kardeşliğimizden aldığımız güçle aramızdan gün ışığının geçmesine izin vermeyecek kadar saflarımızı sıkı tutmalıyız. Farklı dillerle aynı anlam coğrafyasını ve kaderi paylaşan bizler için yeniden ortak geleceğe sahip çıkmanın zamanı gelmiştir. Bu şuuru canlı tutmak hem geçmiş nesillere bir borcumuz hem de gelecek nesillere karşı sorumluluğumuzdur.” ifadelerini kullandı. Daha fazla özgürlük, demokrasi ve insan haklarının herkesin ortak şiarı olması gerektiğini kaydeden Başbakan Erdoğan, “Zira halklarımızın geleceğe umutla bakmayı hak etmediğini hiç kimse iddia edemez. Halklarımızın meşru taleplerini mutlaka ama mutlaka meşru yollarla ve meşru yöntemlerle karşılamaya mecburuz. Meşru talepleri gayri meşru yöntemlerle güç kullanarak bastırmaya çalışanlar, adaleti erteleyenler bugün değilse yarın büyük bir yanılgı içinde olduklarını anlayacaklardır.” diye belirtti. Arap Baharı’nın tetikleyen Tunuslu Muhammed Bouazizi’ye de değinen Erdoğan, “Mütevazi hayatında seyyar tezgahını korumak ve evine ekmek götürmekten başka bir gayesi olmayan Muhammed Bouazizi insan onurunun değerini dünyaya bir kere daha hatırlatmıştır. İnsan onurunun her türlü siyasi rejim ya da güvenlik tartışmasından üzerinde bir etki yapacağını göstermiştir. Bu onurlu duruş Arap halklarını kendisinden başka hiçbir yerde aramasına gerek olmayan medeni değerlerin bir yansımasıdır.” diye devam etti. Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Önümüzdeki yol meşakkatlidir, zordur. Bu süreci tersine çevirmeye çalışan ve çalışacak gizli mihraklar da vardır, olacaktır. Bu gizli mihraklara karşı tedbirli olmalıyız. Ama artık gizli mihrakları bahane ederek çözümleri ertelemeye son verme zamanı da gelmiştir. Yürekten inanıyorum ki kardeş Arap halkları asla belirsizliğe fırsat vermeden kendi iradeleriyle bu süreci başarıyla hayırla sonuçlandıracaklardır. Adalet ve hakkaniyet çizgisine sadık kalınması ve herkesin hukukunun korunması halinde yeni umut kapılarını ardına kadar açacak olan Allah'ın yardımı mukadderdir.” Halkların meşru beklentilerinin vakit kaybetmeden karşılanması için eş zamanlı olarak siyasi, ekonomik ve sosyal reformların gerçekleştirilmesinin elzem olduğunu vurgulayan Başbakan Erdoğan, “Bu tarihi süreç tamamlandığında adalet ve hakkaniyetin tecelli etmesi, barış ve huzurun, emniyet ve güvenin, demokrasi ve hukukun herkesi kuşatacak şekilde hissedilmesi bugün göstereceğimiz vakur duruşa bağlıdır. Tarihin yeniden evirildiği bir dönemde kardeş Arap halkların bu vakur duruşunu saygıyla selamlıyorum.” diye kaydetti. Erdoğan, “Bazıları gibi çıkar hesaplarıyla değil sadece ve sadece kardeşlerimin onurlu bir geleceğe sahip olması için Arap halklarının bu değişimi gerçekleştirmesini diliyorum. Bazılarının Libya’nın yeraltı zenginlikleri üzerinde yaptığı veya yapacakları hesaplara bakarak değil sadece Libyalı kardeşlerimi sevdiğim için bunları ifade ediyorum. Dolayısıyla insanlık tarihinde çığır açmış yeniliklere imza atmış bölge halkı üzülerek ifade etmeliyim ki bu süreç en çok ortak aklın harekete geçmesi en çok dayanışmanın gerçekleştirilmesi için gerekli bir süreçtir. Bizler bu akışı tersine çevirebilecek birikime fazlasıyla sahibiz.” dedi. Ardından Libya’ya değinen Başbakan Erdoğan, “Bu bağlamda Libya halkının özgürlük ve demokrasi mücadelesini zaferle sonuçlandırmasını memnuniyetle karşıladım” dedi. Libya’nın Arap Birliği’nde Ulusal Geçiş Konseyi tarafından temsil edilmesinin önemli olduğunu vurgulayan Erdoğan, Türkiye olarak da Birleşmiş Milletler’de da Libya’nın Geçiş Konseyi tarafından temsil edilmesi düşüncesinde olduklarını aktardı.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.