SABRIN MÜKÂFATI-KAYA SAK
Değerli Can Dostlarım !.. Bu hafta sabır kahramanı Hz.Eyyub (aleyhisselâm) hakkında Efendiler Efendisinin temsillendirme yoluyla sunduğu bir Hadisini ben...
Değerli Can Dostlarım !..
Bu hafta sabır kahramanı Hz.Eyyub (aleyhisselâm) hakkında Efendiler Efendisinin temsillendirme yoluyla sunduğu bir Hadisini ben de sizlere sunmayı düşündüm. Rabbimin müsaade ettiği nispette.
Hz.Eyyub (aleyhisselâm) çok zengin bir peygamberdi. Pek çok malı,mülkü,bahçesi,hayvanları ve çocukları vardı.Bunca zenginlik O nu hiçbir zaman kibirlendirmemişti ve O Allah’a ibadet etmeye, insanları hak ve hakikate çağırmaya devam ediyordu.
Rabbimiz, Kur’an-ı Kerim’de Hz.Eyyub’u sabır ve teslimiyette bütün insanlığa örnek gösteriyordu.Bu sebeple onu büyük bir imtihana tabi tuttu.Önce bütün malını mülkünü elinden aldı ardından çocukları birer birer vefat etti. Hz.Eyyub çok zor durumda kalmıştı ama bütün bunlara rağmen en ufak bir şikâyette bulunmuyor, maruz kaldığı bu imtihana sabırla ve şükürle mukabelede bulunuyordu.
İmtihanlar devam ediyordu. Daha sonra Allah, Hz Eyyub’a çok ağır bir hastalık verdi.O kahraman bu hastalığa da sabır gösterdi ve kulluk vazifesine devam etti.Bu imtihan döneminde eşi de kendisini hiç yalnız bırakmamış ve hep yanında olmuştu.
Cenab-ı Hak, zamanla Hazretin hastalığını daha da artırdı.Sabır kahramanı bu yüce Peygamber artık dili ve kalbi ile yapması gereken kulluğunu adeta yapamayacak hale geldi .
Bu durum O’nu çok üzmüş ve telaşlandırmıştı. Allah'a kulluk vazifesini yapamadıktan sonra yaşamanın onun için hiçbir önemi yoktu ,bu sebeple ellerini açtı ve Rabbine şöyle yalvardı :
-Ya Rabbi! Hastalığım artık bana zarar vermeye başladı. Kalbimle kulluğumu yapmama, dilim ile seni zikretmeme engel oluyor. Ben ibadetsiz yaşayamam, halimi senin sonsuz merhamet ve kudretine havale ediyorum. Diye dua eder. Bu duayı o yüce Peygamber Duadaki kelimelerden de anlaşılacağı üzere vücudunun sıhhat ve rahatı için değil sırf kulluğundan geri kalma telâşından dolayı yapıyordu.
Allah (cc) bu samimi duasını kabul etti ve Ondan ayağını yere vurmasını, oradan çıkacak su ile yıkanmasını ve o suyu içmesini söyledi.Hz. Eyyub (as) denileni yaptı ve eski sağlığına kavuştu. Aynı zamanda Allah(cc) Ona eski zenginliğinden daha büyük bir zenginlik ve evlâtlar verdi.
Hz. Eyyub (as) eskisinden daha zengin, daha rahat ve daha huzurlu bir hayata kavuşmuş Kulluk ve Peygamberlik vazifesi de bütün hızı ile devam ediyordu. Günler bu şekilde geçip gidiyordu. Bir gün Hz. Eyyub(as) yıkanırken üzerine, nereden geldiği belli olmayan Altın Çekirgeler dökülmeye başladı. Hazret hemen bunları toplamaya koyuldu bunun üzerine Allah(cc) :”-Ya Eyyub! Ben malını sana iade etmek suretiyle seni zenginliğinden daha büyük bir zenginliğe kavuşturmadım mı? Bunları toplamaya ne ihtiyacın var ki?” dedi.
Hz.Eyyub (as) şöyle cevap verdi:
“-Evet Rabbim! Bana çok büyük zenginlik bahşettin.Ancak bu; senin bereket hazinelerinden ilgisiz kalmamı gerektirmez. Senin tarafından ne ihsan edilirse kabulümdür. Çünkü veren sensin. Senin verdiğin bir şeyi ben nasıl reddederim ki!.” der.
Muhterem Can Dostlarım !..
Sizlere aktarmaya çalıştığım bu hadis ten bizim nasıl bir hisse almamız gerekir diye düşünecek olursak:
1-) Hayatımızın her an-ı seyyalesi imtihanlarla dolu. Bu imtihanlar sabır ve azimle karşılandığı takdir de insanı olgunlaştırır ve niyetine göre Rabbine yaklaştırır. Her insanın hayatının değişik karelerinde yaşadığı ve insana sağlığın ne kadar büyük bir nimet olduğunu öğreten bir imtihanımız var. O da Hastalık. Hastalık asla istenmez, ancak geldiği zaman da sabredilir,şükredilir ve hastalığı veren den günahlara kefaret olarak kabul buyurması dilenir.
2-) Şu an yaşadığımız hayat asla ebedi değildir, ebedi hayatın bir tarlası mezra-ı yani kazanma veya kaybetme yeridir.Asıl hayat ahret hayatıdır.İşte bu inanca sahip bir insan dünyada başına gelen musibetleri “Günahlarıma kefarettir ve derecemi arttıracaktır.”sabrın ötesinde şükürle karşılamalıdır.
3-)Allahın verdiği temiz ve helâl malı sevmekte ve istemekte hiçbir beis yoktur , ancak dinin yasakladığı yollardan servet sahibi olmak ki Allah cümlemizi böyle bir felâketten muhafaza buyursun işte o zaman bu işin tevbesinde bile kul hakkı dolayısı ile çok ciddi sıkıntılar var.
Malın gerçek sahibi olan Allah’ı unutmadan,Zekât ve Sadaka gibi dinin emirlerini aksatmadan zengin olmayı istemek ve bu yolda çalışmak dinimizin uygun gördüğü bir davranıştır.
4-)Efendimizin şu hadisi bu kıssadan alınacak ders ile çok güzel örtüşmektedir:”Mümin kişinin durumu ne kadar ibret alınmaya lâyıktır! Zira her işi onun için bir hayırdır ve bu durum sadece Mümin e hastır , başkasına değil. O na memnun olacağı bir şey gelse şükreder bu onun için hayırdır zarar göreceği bir şey gelince de sabreder bu da onun için hayırdır.”(Müslim,Zühd 64 )
Aziz Can Dostlarım !..
Yüce Rabbimizden cümlemize kendisine lâyık birer kul, Habib-i Edibine lâyık birer ümmet olmayı nasip ve müyesser kılmasını bütün Ruh-u canımla diler, Mübarek Cuma Bayramınızı tebrik ederim.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.