Ortadoğu'nun Mistik Ülkesi Suriye - II
Ortadoğunun mistik ülkesi Suriye'de ki gezimiz sırasında Halep şehrinin neden tarih boyuncu büyük bir ilgi çektiğini ve neden hala gizemli bir şehir olduğunu...
Ortadoğunun mistik ülkesi Suriye'de ki gezimiz sırasında Halep şehrinin neden tarih boyuncu büyük bir ilgi çektiğini ve neden hala gizemli bir şehir olduğunu anlamak zor olmadı. Büyülü atmosferi ve güzel yerleri ile tam bir "Hayal Kent" gibi karşınıza çıkıyor
HALEP
60 km sonra Halep'teyiz. Suriye'nin ikinci büyük şehri olan Halep, şehir merkez nüfusu 3 milyon civarında ve bağlı birimlerle birlikte toplam 4 milyon nüfusa sahip olduğunu öğreniyoruz. Tarih boyunca çeşitli kültür ve medeniyetlere ev sahipliği yapmış olan bir şehir. Ekonominin başkenti olarak nitelendiriliyor. Yedi ayrı kapıdan şehre girildiğini öğreniyoruz. Şehre taş binaların hâkim olması ve el işçiliğinin fazlaca göze batması, taş ustalığının oldukça ileri düzeyde olduğunu gösteriyor.
Şehrin caddelerinden ilerlerken kendinizi Kayseri, Bursa veya Gaziantep'in eski yerleşim yerlerinden geçtiğinizi hissediyorsunuz. Meraklı gözlerle izlemeye devam ederken Merkezde büyükçe bir kümbetin dibinde durduk. Burasının meşhur Halep Kalesi olduğu söylendi. Otobüsü park edecek yer ararken kumpetin etrafında bir yarım daire çizdik. Park yeri bulduğumuzda kale giriş kapısının karşısına varmıştık. Heybetli bir yapı ihtişamıyla karşımızda bulunuyordu. Burada bizi genç rehberimiz Yusuf Abdulaziz karşılıyor. Gezi esnasında Halep'ten itibaren bize rehberlik edecek Yusuf, Ailesi 1940 yıllarda Kırşehir Çiçekdağ'dan gitme Türkiye kökenli bir Suriyeli.
Öncelikle yol yorgunluğunu atmak ve sabah kahvaltısı ihtiyacını gidermek için meydanda bulunan kahve-restoran türü hizmet veren yerlerden biri olan AL-TTAR' da grup olarak yerimizi aldık.
Bol mezeli (Humus, zehtar-kekik ve susam-, eritilmiş tereyağı, Bakla ezmesi vb.) kahvaltı sofrasında sıcak soğuk içecekler yanında hemen karşımızda saç üzerinde yapılan BAZLAMA herkesin ilgisini çekti. Kalenin giriş kapısı önünde kahvaltımızı yaparken o muhteşem yapıyı izlemekte ayrı bir güzellik katıyordu.
Suriye'nin üç büyük şehrinden; Şam sularıyla, Halep yemekleriyle ve üçüncü büyük şehri Humus ise güzelleriyle anılırmış. Bu arada böyle bir bilgiyi de öğrenmiş oluyoruz.
Yemekleriyle meşhur olan Halep'in yemek kültürü ile bilgi almak istediğimizde insanlarının ehli keyif olduğu ve belli yemek saatleri olduğu ortaya çıkıyor. Karın doyurma yerine uzun süre bir arada olmak için yemek saatlerinin süresi ve zamanın ayrı bir önem taşıdığını öğreniyoruz. Sabah kahvaltısı saat 11.00, öğle yemeği saat 16.00 ve akşam yemeği saat 24.00 civarında olduğu bilgisini rehberimiz Yusuf Abdülaziz'den alıyoruz.
Büyük bir bölümü Osmanlı döneminden kalan çarşı Pazar, han ve bedestenlerin zenginliği ve çeşitliliği dikkat çekiyor. Koruma altına alınmaya çalışılan taş evleri büyük bir mimari zenginlik örneği sergilemektedirler.
HALEPKALESİ
Şehrin ortasında 50 metre yükseklikte bir tepenin üzerinde kurulmuş. Çok eski tarihlerde önce Hitit Tapınağı, daha sonra Yunan tapınağı olarak yer almış. 10.yy'da Hamadani hanedanı döneminde Seyf Ed-Devle, tepeyi haçlı ordularına karşı stratejik bir kale olarak tahkim etmiştir. Yapı itibariyle Gaziantep Kalesine benzeyen bu yapının, kesin olmamakla birlikte aynı dönemde yapılmış olduğu konusunda kanaat oluşmuştur.
Bugünkü Halep Kalesi, Selahaddin-i Eyyubi'nin oğlu Malik el Zahir Gazi döneminde yeniden inşa edilmiş ve çevresi 20m. derinliğinde bir hendekle güçlendirilmiştir. Zamanla toprakla dolan hendeğin yeniden eski haline getirilmek için temizlenme çalışmaları devam ediyor. Daha sonra su ile doldurulup tarihi görünümü tamamlanacakmış. Bu işlem gerçekleştiğinde kaleye ilginin daha fazla artacağı muhakkak diye düşünüyorum.
Giriş kapısı, orijinal halinde hendeğin üstüne açılır bir köprüyle karşıya bağlanmakta iken, son hali taştan yapılmış mükemmel bir köprü ve girişteki savunma kulesiyle kalenin ihtişamını tamamlayan bir yapı oluşturmuş.
Giriş yaptığımız bölümlerden de anlaşılıyor ki, zor kullanarak içeri girilmesi hiçte kolay olmayan bir yapı olduğu anlaşılıyor. Birçok kalede karşılaştığımız düz giriş yerine zikzaklı koridorlar ve oldukça geniş taş duvarları önemini ortaya koyuyor. Günümüz teknolojisinin sağladığı imkânlarla oluşturulan kamera sisteminin işlevini yapan duvarlarda ve tabanda yapılan gözetleme delikleri ilgi çekici.
Kalenin içi gezerken anlıyoruz ki, savunma amacının yanında halkın barınması için ne gerekirse düşünülmüş, kalabalık bir nüfusu barındırmaya yetecek düzeyde mekânlar oluşturulmuş, ihtiyaç anında bir şehri barındırdığı anlaşılmaktadır. İbadethaneler, hamamlar, idare haneler, kral daireleri ve tabii zindanlarıyla işlevini iyi yürüten bir mekân olduğu anlaşılmaktadır.
Kale burçlarından Halep'i izlemek ayrı bir keyif veriyor insana. Düz bir ovada kurulmuş kalenin etrafında genişçe yayılmış kocaman bir şehir. Tarihi yapılar Halep'in nerede ise insanlığın var olduğu günden beri ayakta olduğunu hissini veriyor. Rehberimizin anlatımlarını dinlerken, şehrin tepe üzerinden görebildiğimiz muhteşem manzarasını fotoğraf makineleriyle kaydetmeye devam ediyoruz. Fotoğraf çekmek, geziye çıkan insanları en iyi uğraşları ve zevkle yaptıkları bir iş olsa gerek. Gördüklerini unutmamak için yanlarına alabilmenin en kolay ve zevkli yanı. Bu duygularla olsa gerek makineler durmadan çalışıyor.
KAPALI ÇARŞI
Kale turundan sonra rehberimiz grubu serbest bıraktı ve hemen yan taraftaki çarşıya dağıldık. Yapı olarak kıyaslandığında İstanbul'un mısır çarşısındaydık sanki. Ortadoğu'nun en uzun çarsısı olan Halep Kapalı Çarşısının 10km'den fazla olduğunu öğreniyoruz. Çarşının büyük bir kısmı 15. yy. yapılmış. Birbirini takip eden hanlardan oluşmakta ve içinde çok sayıda kervansaray yer almaktadır. Kervansaraylar günümüzde imalathane olarak işlev görmektedir.
Bu büyük çarşıda sokaklar genellikle işkollarına göre ayrılmış esnaflar; turistik eşyalar ile Halep ipekleri, telkari işçiliği, halı-kilim, kumaş, ip, giysi, el işleri ve baharat satarlar. Bu arada küçük dükkânlarda et ve ezme ağırlıklı yiyecek mekânları da çokça göze çarpmaktadır. Fıstıklı tatlı çeşitleri dikkat çeken yiyecek türlerindendi.
Tabii ki, dükkânların işlevi ve düzeni yöre halkının özelliklerini taşıyordu. Çarşıya girer girmez ağır bir baharat kokusu ile karşılaşıyorsunuz. Orta doğuda olduğunuzun en bariz göstergesi olsa gerek. Yöre kültürüne ait değişik ürün bulma ve hatıra olarak götürme arzusuyla pasajları dolaşıyoruz. Baharat, elişi oymacılık ve dokuma çeşitleri dışındaki ürünlerin neredeyse tamamına yakını Çin üretimi olduğu her halinden belli olan mallardan oluşuyordu. Bir saati aşkın meraklı gözlerle gezdik dolaştık. Geriye dönüp geldiğimizde elinde çanta olan çok az arkadaşımızın olması, herkeste oluşan kanaatin aynı olduğunu gösteriyordu.
ZEKERİYE CAMİİ (ULU CAMİİ VEYA UMEYYED CAMİİ OLARAK DA ANILMAKTADIR)
Şehrin merkezinde ve Kapalı Çarşısının hemen bitişiğinde bulunan camii, Halep'in en eski ve en ünlü camilerden birisidir. Caminin yapımına Emevi Halifesi El Velid Bin Abdülmelik tarafından yapılmaya başlanmış ve 715-717'de Halife Süleyman döneminde bitirilmiştir. Memluklular ve Osmanlılar döneminde tamirler ve ekler yapılarak genişletilmiştir. Şam'daki Emeviye Caminin küçük bir modeli olarak kabul edilmektedir.
Hz. Yahya'nın babası olan Hz. Zekeriya peygamberin türbesi cami içinde yer almaktadır. Bundan dolayı da halk arasında Zekeriya Camii olarak bilinmektedir. Ne zaman ve nasıl getirildiği bilinmemekle beraber Peygamber Efendimizin Uhud Savaşında kırılan dişi de bu Camide muhafaza edilmektedir.
HALEP ŞEHİR TURU
Halep şehrini üç ayrı düzeyde görebildiğimizi söyleyebilirim. Özellikle tarihi yapılarıyla eski Halep'i muhafaza eden ve turistlerin rağbet ettiği eskişehir. Genellikle dar olan cadde ve sokaklarıyla yüzyılların izini taşımaktadır. Camiler, türbeler ve medreseler en fazla göze çarpanları.
İkinci kısım, Kayseri, Konya ve Bursa'nın modern caddelerini andıran yenişehir. Burada caddeler biraz daha geniş, mağazalar dünya modasıyla birlikte ülke kültürünü de yansıtan giyim kuşam ve çağın elektronik aletlerinin pazarlandığı yerler bulunmaktadır. İkametgâh olarak kullanılan yapılar daha bir düzeyli ve yeni mimari yapıyı taşımaktadırlar.
Üçüncü kesim bir başka Halep'i yansıtmaktadır. Türkiye sınırından geçtikten sonra sıkça göze çarpan taş ocaklarından üretilen taşlardan yapılmış oldukça modern yapılardan oluşmaktadır. Taş işçiliğinin güzel örneklerini görmek mümkün. Cadde ve sokakları daha temiz ve düzenli, tamamına yakını konak düzeyinde iki üç katlı bahçeli lüks evler. Halep tarihi itibariyle ticaret şehri olduğunu burada çok net olarak ortaya koymaktadır. Halep esnafının sahibi olduğu bu evler/konaklar şehrin farklı bir yönünü ortaya koymaktadır.
HALEP'E VEDA VE AKŞAM YEMEĞİ
Halep şehrinden çıktıktan sonra yolumuz üzerinde bir parkta akşam yemeği yiyeceğimiz söylendi. Ülkemizde olduğu gibi orada da insanların stres atacağı, ailece zaman geçirebilecekleri oldukça büyük park alanları oluşturulmaya başlanmış. Girdiğimiz bu park ne ararsan bulursun cinsinden. İnsanların eğlenebilmesi için her şey planlanmış. İbadet yerlerinden her tür eğlence mekânlarına kadar var. Yeşil alanlar, çocuklar için lunapark, restoranlar, kahveler, çeşitli yiyecek stantları, spor alanları ve yürüyüş alanları mevcut. Türk mutfağını aratmayan karışık kebaplardan oluşan menü ile açlık ihtiyacımızı gideriyoruz. Akşam karanlığı bastığı ve yola gideceğimizden dolayı kısa bir çevre turu attıktan sonra oradan ayrılıyoruz.
NAZMİ ŞİMŞEK
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.